hayatımı durmadan bıçakladım
sızan kanlarım beni yüceltti
gözlerimi oyup yenisi aldım
eskisi kabuslarıyla öldü
durmadan dans edip
havayı her zerreme kadar soludum ki
dönüp bakınca mahrum kaldım sanmayayım
işte bu minval üzere geldim bu güne
bendimi aştım
beni bedbaht kılan ruhumsa dedim
ruhumu çıkarıp tanrıya geri verdim
ağladım çok ağladım
dönüp geri de baktım ama
yaşlarım kurumuştu artık
ardından yas tutmaya, gerek duymadım
sahile indim, önümde denizi gördüm
uçsuz bucaksız masmavi bir deniz
dalgaları kıyıya imdat diye vuruyordu
biraz baktım,su kızıllaştı
içinde herkes birbirini yiyor
denizle yeryüzünün tek farkı rengi midir dedim
oysa ne güzel durur değil mi dışardan
ama içine girince seni de tüketir benliğini de
çiçekleri kokladım, yaşam bulunacak bir koku
biraz sonra bir böcek geldi kondu çiçeğe
belki de kokladı yaşam bulurum diye
ancak çiçeğe yapıştı, kaçayım derken kanatları koptu
her aşk insanın benliğinden bir parça koparırmış dedim.
Yorum Bırakın