Van Gogh’un kesik kulağı, sanat tarihinin en ilginç gizemlerinden biri. Bir sanatçının akıl çırpınışları mıydı, yoksa bir kavganın sonucu mu? Belki de zamanın kendisi, ona görünmez bir fırça darbesi vurmuştu.
Çünkü biz geçmişi sabit bir gerçeklik gibi görüyoruz. Ama belki de yanılıyoruz.
Kuantum fiziği, bildiğimiz her şeyi sarsıyor. Zamanın yalnızca ileriye değil, geriye doğru da akabileceğini söylüyor. Çift yarık deneyinde, bir parçacığın nasıl davrandığını, geçmişteki yolunu, gelecekte yaptığımız bir ölçüm belirleyebiliyor. Yani, zaman çizgisel değil. Belki de gelecek, geçmişin üzerine gölgesini düşürebiliyor.
Peki ya bu sadece atom altı dünyaya ait bir gerçek değilse? Eğer insan hayatı da aynı kurallara tabi ise?
Van Gogh’un kulağını gerçekten o anın acısı mı kesti, yoksa çok daha büyük bir şey mi?
Zamanın Kanayan Fırça Darbeleri
Van Gogh’un hikayesini düşün. 1800’lerin sonlarında, yalnız, yoksul ve anlaşılmamış bir adamdı. Kimse onun büyük bir sanatçı olduğuna inanmıyordu. Kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplar, çaresizliğiyle doluydu. “Belki de hiçbir zaman başarılı olamayacağım,” diyordu. “Ama belki de gelecekte biri beni anlayacak.”
Ve işin ilginç tarafı, haklıydı.
O yaşarken, tabloları satmadı. İnsanlar onun renkleri kullanış biçimine güldü, fırça darbelerini bir delinin eseri olarak gördü. Ama bugün Louvre’dan MoMA’ya, dünyanın dört bir yanında milyonlar onun eserlerine hayranlıkla bakıyor.
Peki, ya Van Gogh’un gelecekte kazanacağı bu değer, geçmişteki onun hissettiği acıyı şekillendirdiyse?
Ya kulak, yalnızca bir çılgınlık anı değil, gelecekte bir sanatçının mirasına dönüşecek bir sembol olduğu için koptuysa?
Zaman, bizim düşündüğümüz gibi düz bir çizgi değilse… Ya geçmiş, aslında geleceğin eliyle yeniden yazılıyorsa?
Gelecek, Geçmişi Şekillendiriyor Olabilir mi?
Fizikte buna retro-kauzalite deniyor. Neden-sonuç ilişkisi yalnızca geçmişten geleceğe değil, gelecekten geçmişe de akabiliyor olabilir. Bazı teorilere göre, evrenin en başından beri tüm zamanlar iç içe. Biz yalnızca zamanı bir kitap gibi sayfa sayfa okuyoruz, ama belki de tüm hikâye zaten yazılı.
Ve belki de, geçmişte aldığımız bazı yaralar, gelecekte kim olduğumuzun bir parçası olduğu için var.
Bir an dur ve düşün.
Eğer Van Gogh’un kulağı kesilmeseydi, bugünkü Van Gogh olur muydu? Eğer o anın acısını yaşamasaydı, onun resimlerindeki o çılgın ruh, o duygusal derinlik var olabilir miydi?
Belki de senin hayatındaki kırılma anları da böyledir. Belki şu an yaşadığın zorluklar, seni gelecekteki sen yapan şeylerdir. Ve belki de şu an, gelecekteki sen tarafından çoktan şekillendirildi.
Yani ne geçmişin seni zincirlesin, ne de gelecek seni korkutsun.
Sen, şu an buradasın.
Belki suyun altındasın, belki ışığın süzüldüğü yerde. Ama kim bilir, belki de gelecekteki “sen”, bu anını bir sanat eserine dönüştürüyor.
Ve belki de en başından beri, fırça senin elindeydi
Yorum Bırakın