Fantastik ve bilimkurgu hayranı olarak listeme aldığım ama okuyamadığım bir çok eser var. Bu kadar çok eserin olması ise beni bir yandan mutlu ederken bir yadan da hüzünlendiriyor. Mutlu ediyor çünkü sadece hayal gücünün sınırladığı diyarlarda kaybolup "gerçek hayatın*" sıkıcılığından kaçabileceğim bir sürü eser oluyor önümde. Hüzünlendiriyor çünkü o kadar vaktim yok. Fakat mutluluk hüzne baskın geliyor olacak ki sürekli kendimi yeni kitap önerileri ararken buluyorum. İşte bu aramaların birinde Anıl Teryaki ve kitabı Sessiz Şarkılar ile karşılaştım. Hem en iyi fantastik kitap anketinde adının geçmesi hem de hiç Türk bir yazardan fantastik eser okumamış olmam nedeniyle kitabı hemen listeme aldım ve kitap elime ulaştığı anda da hiç bekletmeden kitaba başladım.
*"Neyin gerçek neyin hayal olduğunu nasıl bileceğiz?" diye düşünüyorsanız benim yaptığımı tavsiye edebilirim. Zamanınızın çoğunda işe veya okula gidiyorsanız o hayat gerçektir.
Sessiz Şarkılar; fantastik bir evrenin sahnesinin kurulduğu, dekorasyonlarının oluşturulduğu ve baş aktörlerinin tanıtıldığı iyi bir başlangıç eseri. Yazar Anıl Teryaki’nin kalemi ise sade ve çok akıcı. Kitap hiçbir anında okuyucu sıkmıyor, aksine bir oturuşta sayfalarca okutuyor kendini. Bunu da önümüze bol bol yeni karakterler çıkartarak ve evreni daha iyi tanımamızı, ısınmamızı ve sevmemizi sağlayan kaliteli diyaloglarla başarıyor. Hem böylelikle karakterleri bol bir kitap için sayfa sayısı kısa olmasına olmasına rağmen her bir karakter ile bağ kurdurabilmiş de oluyor. Sağlam kalem* bu demek değilse nedir?
*90'larda öğrenci olanların aklına hemen gelmiştir; Rotring.
Fakat tam bu noktada doyumsuz bir okur* olarak kitap ile ilgili üç isteğimden ilki ortaya çıkıyor; bağ kurduğum karakteri zor koşullar altında biraz daha tanımak. Örneğin; “Kimmel” karakterinin yanında bulunan karakterin iç çelişkilerini daha çok okumayı ve onu daha fazla tanımayı isterdim.
*Ama kesinlikle zevksiz değil. Ağız tadını iyi bilen, gurme bir okur. Kendince. Kendine kadar...
İkinci isteğim ise; kitabın daha karanlık olması. Sanki karşılaştığımız herkes fazla iyi gibi geldi bana. Ayrıca ana karakterlerimiz de fazla hızlı güvendi bu insanlara. Tabi bu istek tamamen kişisel bir hissiyat ile alakalı olup belki de hep bu tarzda karanlık kitaplar okuduğum için bir koşullanmanın sonucu oluşuyor olabilir.* Bilemiyorum.
*Ya da değişen dünya görüşleri ile alakalıdır. Dost canlısı uzaylılarla tanışmak için dünyanın koordinatlarını gönderelim diyen ve bu fikre katılan insanlarını düşünün. Cevap verecek uzaylıların düşman olabileceği ve bizi "böcek>" gibi ezebilecekleri hiç akıllarına gelmemiş.
>Bknz. Üç Cisim Problemi
Son isteğim ise; ilk defa karşılaştığımız güçlü karakterlerin ana kahramanlarımız ile olan geçmiş ilişkilerinin okura bir tık* daha çıtlatılması ve o geçmişin gerginliğinin okurda daha çok oluşturulması. Örneğin yine “Kimmel” karakterinden gidecek olursak; karakterinin geçmişi ve yapısı okuyucuya çok iyi geçerken, Lonca ile Kral’ın ilk karşılaşmasındaki o gerginlik biraz havada kalıyor. Belli ki bu karakterlerin aralarında bir şeyler yaşanmış, bu okura geçiyor. Yani gizem okurun zihninde o ilk kıvılcımını oluşturuyor ama arkasından gelecek olan merak kıvılcımları oluşamadan sahne kapanıyor. Bir kaç kere daha gizemin çakmak taşına** vurulsa ve ufak tefek kıvılcımlar biraz daha saçılsa aslında...
*Bu gerçek bir birimdir. Birimi olmayan şeyler için kullanılır. Örneğin; Bugün bir tık yorgun gözüküyorsun.
**Bu taş tanrılar tarafından insanlık ile dalga geçilmek üzere verilmiştir. Kıvılcımları sadece merak oluşturur. Çakıldıkça daha çok merak oluşur ve insanlar meraklarını gidermek için her şeyi yaparlar. İnsanları izleyen tanrılar da bu durumdan çok eğlenirler. Hatta bir süre sonra bundan kutu oyunu çıkarttıkları bile söylenir.
Nitekim bu isteklerin hepsinin çok daha fazla kelime demek olduğunun farkındayım ve perdenin diğer tarafını, yazar tarafını, bilmiyorum. Ama başta dediğim gibi ben doyumsuz bir okurum* ve beğendiğim şeyin fazlasını istiyorum. O nedenle serinin ikinci kitabında ilk kitabın kurduğu sahnelerin oynanmasını ve aktörlerimizin bu sahnelerdeki performanslarını merak içerisinde beklemekteyim. Ve beklentim oldukça yüksek diyebilirim.
*Ama ZEVKSİZ değil!
Anıl Bey ve emeği geçen herkesin eline sağlık.
Herkese iyi okumalar dilerim.
Yorum Bırakın