Stresi Düşman Değil, Müttefik Yapmanın Yolları

Stresi Düşman Değil, Müttefik Yapmanın Yolları
  • 0
    0
    0
    0
  • Günümüzde stres, genellikle kaçınılması gereken bir düşman gibi görülüyor. Ancak psikoloji ve koçluk perspektifinden bakıldığında, stresin tamamen kötü bir şey olmadığını biliyoruz. Doğru dozda stres (optimal stres), bizi motive edebilir, öğrenme sürecimizi hızlandırabilir ve hedeflerimize ulaşmamız için itici bir güç olabilir.

    Peki, ne kadar stres faydalıdır?

    Stresin İki Yüzü: İyi Stres (Eustress) ve Kötü Stres (Distress)

    Psikolojide stresin iki türü vardır:

    Eustress (İyi Stres): Bizi motive eden, öğrenmeye teşvik eden ve gelişmemizi sağlayan pozitif stres türüdür. Zorluklarla başa çıkmamıza yardımcı olur, yeniliklere açık olmamızı destekler ve bizi harekete geçirir.

    İş hayatında, yeni bir projeye başlamak, terfi almak için çabalamak veya önemli bir sunum öncesinde heyecanlanmak, performansı artırarak daha verimli çalışmayı sağlayabilir. Öğrenme sürecinde, sınav kaygısı motivasyonu artırarak daha disiplinli ve etkili bir şekilde çalışmaya teşvik edebilir. Kişisel gelişim açısından, yeni bir hobi edinmek, bilinmeyen bir şehre seyahat etmek veya belirlenen hedeflere ulaşmak için çaba göstermek, kişinin kendini geliştirmesine katkıda bulunur. Spor ve fiziksel aktivitelerde ise bir yarışmaya hazırlanırken hissedilen stres, eforu artırarak başarıya ulaşmaya yardımcı olabilir.

    Distress (Kötü Stres): Uzun süreli, yoğun ve kontrolsüz stres türüdür. Kişinin fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığını olumsuz etkileyerek performans düşüşüne, motivasyon kaybına ve tükenmişlik sendromuna yol açabilir.

    İş yerinde yoğun iş yükü, uzun çalışma saatleri ve sürekli baskı altında hissetmek, iş tatminini düşürerek tükenmişliğe yol açabilir. Benzer şekilde, öğrencilik hayatında sınav kaygısı, sürekli yetişmesi gereken ödevler ve yüksek beklentiler, öğrenme sürecini zorlaştırarak motivasyon kaybına neden olabilir. Kişisel hayatta ise finansal zorluklar, aile içi problemler veya sağlığa dair endişeler, bireyin günlük yaşam kalitesini olumsuz etkileyerek stres seviyesini artırabilir.

    Stresin Performansa Etkisi: Yerkes-Dodson Yasası (Robert M. Yerkes- John Dillingham Dodson, 1908)

    Psikolojide Yerkes-Dodson Yasası, stres ile performans arasındaki ilişkiyi açıklar. Bu teoriye göre:

    -Çok düşük stres seviyelerinde motivasyon düşüktür ve performans optimal değildir. Örneğin, hiç baskı hissetmediğin bir işte kendini geliştirmek için neden çaba harcayasın?

    -Orta seviyede stres, performansı artırır. Hafif bir baskı hissetmek, dikkatimizi toplamamıza ve en iyi versiyonumuzu ortaya koymamıza yardımcı olur. Örneğin, yaklaşan bir proje teslim tarihi seni disiplinli çalışmaya teşvik eder ve süreci daha verimli yönetmeni sağlar.

    -Aşırı stres, bilişsel kapasiteyi düşürür, hata yapma riskini artırır ve motivasyonu olumsuz etkiler. Örneğin, sürekli yetişmesi gereken çok sayıda işin varsa ve zamanın yetersizse, hangi işe öncelik vereceğini bilemeyebilir, verimli çalışmak yerine panik içinde hareket edebilirsin.

    Koçluk seanslarında, danışanların stres seviyelerini yönetmelerine yardımcı olurken, onları “verimli stres” bölgesinde tutmaya çalışırız. Yani tamamen stresin dışında bir rahatlık alanında kalmak değil, aynı zamanda tükenmişlik noktasına ulaşmadan üretken ve enerjik hissettikleri bir seviyede kalmalarını sağlamak önemlidir.

    Stres ve Kortizol: Stresin Biyolojik Yansıması

    Stres, vücudumuzda bir dizi biyolojik reaksiyona yol açar. Bu reaksiyonlardan en bilineni, adrenal bezlerimizin stresle başa çıkmak için salgıladığı kortizol hormonudur. Kortizol, vücutta enerji sağlar, bağışıklık sistemini düzenler ve acil durumlar için hazırlık yapmamıza yardımcı olur. Ancak, uzun süreli ve yüksek seviyelerde kortizol, vücutta olumsuz etkiler yaratabilir. Aşırı kortizol, bağışıklık sistemini zayıflatabilir, uyku düzenini bozabilir ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden stresin yönetilmesi, hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığımız için oldukça önemlidir.

    Koçluk Perspektifinden Stres Yönetimi: Güçlü Sorularla Farkındalık Yarat

    Koçlukta en güçlü araçlardan biri doğru sorular sormaktır. Eğer stresin seni motive eden mi yoksa tüketen mi olduğunu anlamak istiyorsan, aşağıdaki sorular üzerine düşünmeyi deneyebilirsin:

    -Stresin seni motive eden ve performansını artıran bir faktör olmaktan çıkıp, tükenmişlik, kaygı veya verimsizlik yaratmaya başladığını hangi fiziksel, duygusal veya zihinsel belirtilerden anlayabilirsin?

    -Şu an yaşadığın stres seni ileriye taşıyan bir güç mü, yoksa seni engelleyen bir yük mü?

    -Stresin seni en çok hangi alanlarda zorladığını fark ediyorsun? (Düşünce yapın, duyguların, davranışların…)

    -Bu stresi daha yönetilebilir hale getirmek için hangi küçük değişiklikleri yapabilirsin?

    Bu sorular, stresle ilişkini daha sağlıklı bir noktaya taşıyabilir ve farkındalığını artırabilir.

    Stresi Faydalı Hale Getirmek İçin 3 Adım

    Koçluk sürecinde stres yönetimi konusunda sıkça kullandığım üç temel yaklaşım:

    1. Stresin Kaynağını Tanımla
    Stresin gerçekten neyden kaynaklandığını anlamadan, onu yönetmek zor olur. Bu yüzden stresin kaynağını tanımlamak, onu yönetebilmenin ilk adımıdır. Çoğu zaman stresin kaynağını dışsal faktörlerde ararız; iş yükü, sorumluluklar veya başkalarının beklentileri gibi. Ancak stres, büyük ölçüde içsel düşünce kalıplarımızdan da beslenir. Kendi kendimize yüksek beklentiler koymak, mükemmeliyetçi bir yaklaşım sergilemek veya başarısızlık korkusu taşımak, stres seviyemizi ciddi şekilde artırabilir. Örneğin, “Bunu mükemmel yapmalıyım” veya “Yetiştiremezsem başarısız olurum” gibi inançlar, stres seviyemizi artırabilir. Bu tür düşüncelerimizi fark edip yeniden değerlendirmek, daha sağlıklı bir stres yönetimi için temel oluşturur. 

    2. Kontrol Alanını Belirle
    Koçlukta sıkça kullandığımız bir teknik, stresin hangi kısmının kontrolümüzde olduğunu belirlemektir. Kontrol edebileceğin şeylere odaklanmak, stresin yarattığı kaygıyı azaltır ve daha bilinçli hareket etmene yardımcı olur.

    -Bu durumda kontrol edebileceğin şeyler neler?
    -Neyi değiştirme gücün var?
    -Hangi kısımları kabullenmek ve bırakmak daha sağlıklı olur?

    3. Stresi Güçlü Bir Araca Dönüştür
    Stresin tamamen kötü bir şey olmadığını kabul etmek, onu yönetmeyi kolaylaştırır. Eğer stresini bir düşman olarak görmek yerine, seni harekete geçiren bir güç olarak görmeyi seçersen, onunla olan ilişkin değişebilir.

    -Bu stres sana ne öğretiyor?
    -Bunu bir fırsata çevirmek için nasıl bir bakış açısı geliştirebilirsin?
    -Bu stresin seni güçlendirebileceği bir alan var mı?

    Bu sorular, stresle mücadele etmek yerine, onu dönüştürerek ondan faydalanmanı sağlar.

    Stresle Barış İçinde Yaşamak

    Stresi tamamen hayatımızdan çıkarmaya çalışmak, çoğu zaman ulaşılması güç bir hedeftir. Çünkü stres, insan doğasının bir parçasıdır ve tamamen ortadan kaldırmak yerine, onu doğru bir şekilde yönetmek daha gerçekçi ve sağlıklıdır. Önemli olan, stresin hayatımızdaki rolünü nasıl algıladığımızdır: Bizi engelleyen bir faktör mü, yoksa büyümemize, gelişmemize ve daha iyi bir versiyonumuzu ortaya koymamıza yardımcı olan bir araç mı?

    Stresin genellikle olumsuz bir şey olduğunu düşünürüz, ancak doğru yönetildiğinde stres, aslında güçlü bir müttefik olabilir. Stres, vücudumuzun bizi bir tehlikeye karşı hazırlaması için evrimsel olarak geliştirdiği bir yanıt olsa da, günlük yaşamda stresin pozitif yönlerini görmek mümkündür.

    Ancak stresin verimli olabilmesi için ona karşı farkındalığımızın artması gerekir. Stresin hayatınızdaki rolünü yeniden tanımlamak istiyorsanız, ilk adım farkındalık kazanmaktır. Kendinize doğru soruları sormak, stresle barış içinde yaşamanın anahtarıdır. "Bu stres beni nasıl etkiliyor?" veya "Stresle nasıl başa çıkabilirim?" gibi sorular, stresin olumlu ya da olumsuz etkilerini ayırt etmenize yardımcı olabilir. Aynı zamanda, stresle başa çıkma stratejileri geliştirerek, stresin üstesinden gelmeyi bir güç haline getirebilirsiniz. Unutmayın, stres sadece bir zorluk değil, doğru yönetildiğinde gelişim ve başarı için bir fırsat olabilir.

    Stresin, hayatımızda kaçınılmaz bir gerçek olduğunu kabul ederek, onunla barış içinde yaşamak, kişisel ve profesyonel hayatımızda sağlıklı bir denge kurmamıza yardımcı olur. Bu dengeyi bulduğumuzda, stres artık bir tehdit değil, büyümemize hizmet eden bir araç haline gelir. Kendinizi daha iyi tanıyın, stresin size nasıl hizmet ettiğini fark edin ve onu yönetmeye başladığınızda, hayatınızda büyük bir değişim göreceksiniz. Stresle dost olmak, sadece ondan kaçmak değil, onunla birlikte büyümeyi öğrenmektir.

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.