Merhaba, Şimdiye kadar hep okunması gereken kitaplardan bahsettik biraz da okunmaması gereken kitaplardan bahsedelim.
Bir kitapçıya gittiğinizi hayal etmenizi istiyorum. O labirentimsi koridorlarında kaybolmuş, aradığınız cevheri bulmak yerine
"Enerji Yükselten Taşların Gizemi" yahut "Pozitif Düşünceyle Kuantum Sıçraması" gibi abidik gubidik eserlerle karşılaşmaktan bıktınız mı? Ben bıktım!
Sanki kitap değil de, kişisel gelişim gruplarının ağzından düşürmediği o içi boş sloganların cilalanmış hali. Aman ha, bir de bu tür kitapların kapaklarına dikkat edin; genellikle gün batımı, sonsuzluk işareti ya da gözlerini kapatmış, huzur dolu bir insan siluetiyle süslenirler. Sanki kitabı okuyunca Nirvana'ya ulaşacaksınız."
Bir de " aydınlanma" kelimesi var ya, o kelimeyi gördüğünüz an arkanıza bile bakmadan kaçın. Zira o kitapların tek aydınlattığı şey, yazarlarının ve yayınevlerinin cepleridir, sizin zihninizi değil.
Sonra gelelim şu "aforizma acılarına".
Sanki bilge, derviş, ermiş, muallim kişilerin derin düşüncelerinin özetiymiş gibi sunulur ama çoğu zaman iki satırlık, anlamsız, içi boş cümlelerden ibarettirler. Kocaman harflerle yazılırlar, sanki çok derin bir anlamı varmış gibi. Geri kalan sayfalar ise bomboş! Ya hu o sayfaların basılması için kaç ağaç kesildi haberin var mı?
İşte size bir örnek: "Onlar seni küçümsüyorsa sen de onları kıçımsa." Ya bu ne şimdi? WhatsApp grubu mu burası? Bu mudur edebiyat, bu mudur bilgelik? Allah aşkına, biraz ciddiyet!
Şimdi de fenomenlerin dünyasına uzanalım...
Sevdiğiniz takip ettiğiniz bir fenomen, elli yerden reklam alıp makyaj videosu çekiyorken ertesi gün "Hayata Dair Derin Düşüncelerim" başlığı altında kitap çıkarıyor. Ne ara düşündü bu derin mevzuları, ne ara yazdı bu kitabı, anlamak mümkün değil. Çünkü onlar yazar değil, onlar fenomen! Şöhretlerinin rüzgarıyla kitap çıkarırlar, sırf isimleri var diye o kitaplar satar.
Şeyma Subaşı'nın "Hayatımın Aşkı Kendim" miydi neydi o kitabı, Murat Övünç'ün "Yanık Görümcesi. Ya Gülben Ergen'in o "hayat dersleri" dolu kitapları.
Raflar zaten yeterince karışık, Dostoyevski Tolstoy gibi yazarların kitaplarını ararken yanık görümce isimli kitabı görünce kitapçıyı terk ediyorum.
Velhasıl bu liste uzar gider. Son olarak Dostoyevski Tolstoy ya da Balzac gibi yazarlar öleli çok olduğu için telif olayından bağımsızlar ve bu yüzden isteyen her yayınevi onların kitaplarını basabiliyor. Ancak çeviriler gerçekten çok özensiz ve kalitesiz. Dolayısıyla bu şahane yazarlardan Türkçeye iyi çevrilmiş kitaplarını okumanız lazım. Aksi takdirde bu kitaplar bile bu listeye girer.
Peki hangi yayınevinden alalım o zaman diye soracak olursak? Can Yayınları,Yapı Kredi ya da İş Bankası Yayınları gibi yayınlar önerilebilir.
Yorum Bırakın