Victor Hugo’nun 1829 tarihinde yazmış olduğu Notre Dame’ın Kamburu romanındaki Rahip Frollo’nun Esmeralda’ya duyduğu yasak aşk, yalnızca bir karakterin trajedisini değil, aynı zamanda insan doğasının karanlık yüzünü ve ahlaki çatışmalarını da gözler önüne serer. Frollo’nun kendi içinde mücadele ettiği bu yasak aşka Freud’un kuramıyla baktığımızda, rahibin içinde bastırılmış bir “id”, onu dizginlemeye çalışan bir “süperego” ve arada kalan bir “ego” görürüz. Bu yazıda, Frollo’nun içsel savaşını Freud’un psikanalitik bakış açısıyla inceleylim. Önce id,ego ve süperego nedir bunlara bakalım.
Sigmund Freud’a göre insan kişiliği karmaşık bir yapıya sahip olup birden fazla bileşen içerir. Psikanalitik teorisinde bir insanın kişiliğini oluşturan üç bileşenden bahseder. Bunlar id,ego ve süperegodur. Bu üç bileşen birlikte çalışır ve her biri kendi katkısını ekler. Freud’un bu teorisine göre kişinin bazı yönleri daha ilkeldir ve kişi bu ilkel dürtülere göre hareket etmek ister. Kişiliğin diğer bölümleri ise bu ilkel dürtüleri kontrol etmeye çalışır.
İd: İnsanın en ilkel ve temel içgüdülerini barındıran kısmıdır. Doğrudan zevk ve tatmin arayışıdır ve haz ilkesiyle işler; yani id’in amacı, kişinin içsel ihtiyaçlarını hemen ve engellenmeden karşılamaktır.
Ego: İd’in arzularını toplumsal gerçeklikle uyumlu bir şekilde kontrol etmeye çalışan, daha mantıklı ve bilinçli kısımdır ve gerçeklik ilkesiyle hareket eder; yani id’in arzularını, gerçek dünya koşullarına uygun ve kabul edilebilir bir şekilde tatmin etmeye çalışır. İd ve süperego arasında denge kuran bileşendir.
Süperego: Bireyin sahip olduğu ahlaki değerleri, toplumsal normları ve kültürel kuralları temsil eder ve bireyin içindeki “doğru” ve “yanlış” anlayışını, toplumsal ve ebeveynsel değerlere göre şekillendirir. Süperego aynı zamanda kişiyi davranışlarına göre suçluluk, utanma, pişmanlık gibi duygularla cezalandırabilir.
Rahip Frollo'nun id, ego ve süperego incelemesi
Bir rahip neden âşık olur ve bu aşk, neden bir lanete dönüşür? Notre Dame’ın gölgesinde büyüyen Rahip Frollo’nun Esmeralda’ya duyduğu tutku, yalnızca bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda bastırılmış arzularla etik değerler arasında sıkışmış bir ruhun savaşıdır.
Esmeralda, Paris sokaklarında dans eden genç, güzel ve neşeli bir çingene kızıdır. Güzelliği ve özgür ruhu Paris’teki herkesin dikkatini çeker. Rahip Frollo, Esmeralda’yı ilk kez Notre Dame meydanında halkın önünde dans ederken görür. Onun güzelliği ve çekiciliği, Frollo’nun içinde bastırmış olduğu tüm duyguları uyandırır. Çingenelerden nefret eden ve onları Paris’te görmek istemeyen bu rahip emir verdiği askerlerle Esmeralda’yı durdurmak ister. Asi ve güzel Esmeralda’nın rahipten kaçması da Esmeralda’yı Frollo için ulaşılması güç ama ulaşılmak istenen bir unsur haline getirir. Frollo Esmeralda’ya karşı bir çekim hisseder ancak bu çekimi günah olarak görüp kendine kızar, onu şeytani bir cazibe olarak tanımlar ama zamanla bu his, ruhani bir mücadeleye dönüşür. Hayatını dine adamış bu adam arzularını bastırarak yaşamış biridir. Esmeralda ise onun için tüm bu bastırılmış arzuların simgesi haline gelir. Esmeralda'nın masumiyetiyle karışık güzelliği, Frollo’yu büyüler ancak Esmeralda’ya karşı duyduğu hisler aşk ve sevginin ötesinde takıntı, hırs ve kontrol etme arzusu içerir.
Frollo’nun Esmeralda’ya duyduğu çekim, doğrudan idin etkisidir: bastırılmış cinsellik, arzular ve tutkular… Ancak bu arzulara karşı duyduğu yoğun suçluluk duygusu, onun süperegosunun ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Kendini Tanrı’ya adamış biri olarak bu arzuyu günah olarak nitelendirir. Frollo’nun zihninde süregelen savaş, giderek tek taraflı bir katliama dönüşür. İd artık sadece arzularını değil, kıskançlığını, öfkesini ve kontrol etme arzusunu da fısıldar kulağına. Esmeralda’nın özgürlüğü, güzelliği, kendi inanç sistemine karşı koyan varlığı, onu hem büyüler hem de tehdit eder.
Oysa ben zindanımı içimde taşıyorum, içim kışla, buzla, umutsuzlukla dolu, ruhum karanlık.. Neler çektiğimi biliyor musun? ( Notre Dame’ın Kamburu)
Bu noktada ego, artık dengeyi koruyacak güce sahip değildir. Süperego ise Frollo’nun kendisini cezalandırmasına neden olur. Tanrısal adanmışlığıyla gurur duyan bu adam, içindeki şeytani dürtülere teslim oluşunu "kader", "büyü" ya da "günahkâr kadın" olarak adlandırır. Esmeralda'yı değil, kendisini değil; arzunun varlığını suçlar.
Oysa suçlu olan arzunun kendisi değil, onunla başa çıkamayışıdır. İçsel çatışmasını bastıramadıkça dışsal bir savaşa dönüştürür. Esmeralda’yı yok ederek arzuyu susturabileceğine inanır ama yok ettiği, sadece masum bir kadının hayatıdır.
İnsan yüreği (Claude Frollo bu konuyu çok yoğun bir şekilde düşünmüştü) umutsuzluğa ancak belli ölçüde katlanabilir. Sünger suyu emdiğinde, üzerinden deniz geçse bile bir damla su daha ekleyemez. Esmeralda'nin ölümüyle sünger emebilecegini emmiş, Claude Frollo için bu dünyada söylenecek tek söz kalmamıştı.(Notre Dame’ın Kamburu)
Frollo’nun trajedisi, onun sadece Esmeralda’yı değil, kendi insanlığını da yitirmesine neden olur. İdin kontrolsüz güçleri, egonun dengelenecek bir alan bulamaması, süperegonun sürekli olarak baskı yapması, Frollo’yu bir çıkmaza sürükler. Onun için doğru ve yanlış arasındaki sınırlar giderek daha da bulanıklaşır. Esmeralda’ya duyduğu aşkla birlikte içindeki idin isteklerine karşı duyduğu öfke, sonunda ona büyük bir çöküş yaşatır. Tanrı’yı, ahlakı, sevdiği kadını ve hatta kendi kimliğini suçlarken, sonunda hem kendini hem de Esmeralda’yı yok eder.
İlk kez 1998 yılında Paris’te sahnelenen Notre Dame de Paris Müzikalinde yer alan ve Rahip Frollo’nun yaşamış olduğu tutkulu ve yasak aşkı bize en güzel şekilde anlattığı “tu vas me detruire” (beni mahvedeceksin) şarkısını aşağıya ekliyorum. Rahip Frollo’nun isyanını bir de ondan dinleyelim. Keyifli okumalar ve keyifli dinlemeler.
Yorum Bırakın