Sobalı bir odada, geniş aile fertleri uyuyor. Onur, 25 yaşında, uyumaya çalışıyor. Ayağı, ondan 5 yaş küçük kardeşinin kafasına değiyor. Onur pozisyon değiştirirken, kafasına sert çarpan ayağını, kardeşini ve samimi dolunay ışığının cömertliğiyle odayı gözlemliyor.
Sönen ateşin ivmesini düşünüyor ilkin. Odun ve kömür görevini layıkıyla yapmış; Kemal Sunal izlenen, üzerinde patates pişirilen, çay ısıtılan anaç bir ortamın ham maddesiydi soba. O da olmasa bu kadar kişinin soluk alıp vermesi; dakika ve saniye hesabını çapraz kura bağlayacak ve tutmayacaktı matematiği!
Sahi, matematik neydi? Sabah erkenden işe gidilen sorumluluk dışında hayat neydi? Bu yorgun beden neden uyumuyor? Kafası yine susmuyordu. Kuzeybatı tarafından gelen ablasının soluk alışıyla, ayağının altındaki kardeşinin soluk verişini Berlin Duvarı’nın doğu ve batı tarafına benzetti. Sonra bunu gülünç buldu.
Evet, ne diyordu hiç susmayan iç sesi: Matematik nedir?
Bunu düşünüp pozisyon değiştirirken gözleri en küçük kardeşine takıldı. Annesinin normalde menopoza girmesi gerekirken bu tatlı şebeği doğurması, babasının "Ulan bunca çocuğa bir belediye maaşıyla nasıl bakarım?" diye düşünmeden ve "Canım eşim, adet misin? Hasta mısın? Gel bi seveyim seni," demeden aldığı riskin adıdır matematik.
Ne oluyor şimdi, eksi ile eksinin çarpımı mı?
Yok yok, bu böyle olmaz; en iyisi uyumak, dedi ve tam uyuyacakken ustasının sözü aklına geldi. Baraj kapakları açılmış sular gibi hızlıca aktı düşünceler…
"Işığı kendin bul," demişti ustası. Dolunaydan nasiplenmeyen, tavanda kümelenmiş karanlığa dikti küçük gözlerini. Yoksulluk nasıl bertaraf edilir? Işık nasıl bulunur? Neden mutsuzum? diye, soru üçgeninde kaybolurken; kuzeybatı tarafından ve doğu yakasından, yani kardeşlerinden gelen soluk sesleri kesildi!
Ne oldu şimdi, Berlin Duvarı mı? diye düşünürken, gözlerinin alıştığı karanlık, yavaş yavaş gelen bir arabanın farlarıyla beyaza büründü. Birden gülümsedi:
"Işığı buldum!" dedi.
Ama bir problem vardı. Aydınlığa bakamıyordu çünkü hem ışığı kendisi bulmamıştı hem de gözlerini yakmıştı…
Yorum Bırakın