Namık Kemal; (1840-1888) Türk düşünür, yazar, gazeteci, devlet adamı ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deyimiyle ‘’Türkiye’de insan haklarının bayrağını ilk kaldıran adamdır.’’ (19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi) Düşüncelerini halka hizmet etmek için sonuna kadar kullanmış ve gerektiğinde karşısına iktidarı hedef aldığı için sürgüne gönderilmiş ama asla pes etmeden ülküsü uğruna savaşmaktan vazgeçmemiştir.
Bu çetin yolda hem siyasi hem de edebî zorluklarla karşılaşmıştır. Osmanlıda Bâb-ı hükûmette çalışması, Şinasi ile tanışması, Batılı yazarları tanıyıp ‘’hürriyet, milliyet, vatan, özgürlük’’ gibi düşünceleri benimseyip bunları halkla da tanıtmak istemesi, bu yüzden oradan ayrılıp ‘’Genç Osmanlılar’’ cemiyetine dâhil olması yüce felsefesinin temel taşlarını oluşturur. Bu temel taşlar ise onun ‘’Vatan ve Hürriyet Kahramanı’’ oluşudur. Onun mahiyetinde mücadele, muhalefet ve kavga vardır.
Bu yazıda bahsedeceğim Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’ne de düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilmek için Londra’ya gidip orada çıkardığı ‘’Hürriyet’’ adlı gazetede rastlıyoruz. Bu kasidede aslında iki şekilde yenilik vardır. Birincisi divan edebiyatındaki ağır sanatlı ve mücerret anlamlar barındıran şiir yerine aynı nazım biçimiyle (kaside) farklı konular üslup açısından daha sade şekilde işlenmesi. İkincisi ise muhteva açısından kaside her zaman devlet ve din büyüklerine övgüler için yazılmış şiir türüyken bu şiirde devleti karşısına alıp halkı övmek ve halka cesaret vermek amacıyla yazılmıştır. Bunu Mehmet Kaplan Şiir Tahlilleri I eserinde şu şekilde özetler: ‘’Eski edebiyatın umumiyetle dalkavuk, iktidardakiler methetmekle övünen şairi yerine, iktidara karşı cephe alan, arkasını saraya değil, halka dayayan ihtilâl adamı geçiyor ve edebiyat artık beyaz kâğıt üzerinde oynanan sakin ve eğlenceli kelime oyunu olmaktan çıkarak bir mizacın, bir fikrin, bir hayatın ifadesi oluyor. ‘’
Özgürlükçü düşünce, mücadele ve muhalefet ruhu, zalimliğe karşı dik duruş dünyanın tüm ülkelerinde veya tüm zamanlarında karşımıza çıkan aydınlık bir girişimdir. Ne olursa olsun bu duruşu bozmadan elimizden geleni yapabilmek boynumuzun borcudur. Namık Kemal’in de bu mücadele yangını fitilini ateşleyen Encümen-i Şuara grubundan Leskofçalı Galib’in divanından bir beyittir:
‘’Olup mecrûh-ı peykân-ı havâdis tâir-i devlet.
Demâdem hûn akar çeşmim gibi şehbâl-i milletten’’
(Kader okundan yaralanan devlet kuşunun
Millet (adlı) kanadından gözüm gibi daima kan akar)
Bu beytin ardından hamaseti çok daha güzel işiteceğimiz otuz bir beyitlik Hürriyet Kasidesi’ni yazar. Ben bu kasideden özellikle beğendiğim ve karamsar, umutsuz durumlarda güç vereceğini düşündüğüm birkaç beyti açıklaması ile birlikte yazacağım. Birinci beyit şöyle başlıyor:
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten
(Çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek kendi arzumuzla devlet kapısından ayrıldık.)
İlk beyit vurucu bir şekilde başlıyor. Devletin gereklilikleri yerine getirmediğini ve bu yüzden ona sırt çevirdiğini söylüyor. Tanpınar, Namık Kemal’e göre iyi kurulmuş bir cemiyetin iki özelliği olduğundan bahseder. Adalet ve müsavat(eşitlik). Kemal’e göre devlet bunu tanzim edememiştir.
Üçüncü beyit şu şekildedir:
Hakir olduysa millet şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten
(Eğer bir millet hor görüşmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma,
Yere düşmekle cevher değerinden, özünden bir şey kaybetmez.)
Ona göre insanlar, özellikle de hürriyeti için savaşan insanlar, zulüme uğrayan insanlar kıymetten düşmez.
On sekiz ve yirminci beyitte ise millet ve hürriyet adına savaşmaktan kaçmayacağını ve hezimete uğrasa bile bu yoldan dönmeyeceğini söyler:
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
(Hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert,
Yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?)
Son olarak yirmi dördüncü beyitte ise fikirlerin kılıçtan keskin olduğunun ve her türlü işkenceye rağmen düşüncelere ket vurulamayacağını söyler:
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
(Zulüm ile işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün
Eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idrakı kaldırmaya çalış!)
Bu şiir bir ‘’hayat şiir’’ örneğidir yani edebiyat sahasını aşarak cemiyet üzerine tesir eden ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere sonra gelen nesillere vatan millet sevgisini, mücadele ruhunu ve özgürlük sevdasını aşılayan, benzerlerine nadir rastlanan bir şiir.
Yorum Bırakın