Advertisement

İçimizden Bir Yazar, Bu Kez Fantastik 2; Felanties: Mahşerin Gölgesi

İçimizden Bir Yazar, Bu Kez  Fantastik 2; Felanties: Mahşerin Gölgesi
  • 0
    0
    0
    0
  • Serinin ilk kitabı olan Sessiz Şarkılar karşıma çıktığında kitap hakkında genel olarak pek bir bilgim yoktu açıkçası. Dolayısıyla herhangi bir beklentim olmadan kitabın başına geçip tüketmiş, beğenmiş ve ikinci kitap için aşılması gereken bir beklenti duvarı inşa etmiştim.

    Bilirsiniz bu duvarı. Herhangi bir eserin devamı için bizi heyecanlandıran, içimizin içimize sığmamasını sağlayan bu duvardır. Ama aynı zamanda da engeldir. Boyutları çok büyükse devam eserinin bu büyüklüğün altında kalma ihtimali vardır. Büyüklüğü ise duvarın ustası olan kişi ve kişinin ustası olan hisler belirler. Aynı eseri tüketen iki farklı kişiden biri İstinat Duvarı, diğeri Çin Seddi inşa edebilir. Özetle duvar boyutlarının kesinliği yoktur.

    Ama bir şey kesindi ki; artık serinin ikinci kitabı Mahşerin Gölgesi beklentisizlik lüksüne sahip değildi. Yazar Anıl Teryaki’nin işi şimdi daha zordu.

    Ve Anıl Bey sade ve akıcı kalemini daha da derinleştirip kalemini iki - üç seviye yukarı çıkartarak beklenti duvarımı fersah fersah aşan harikulade bir eser ile karşıma çıktı.

    Hiç lafı uzatmadan* Mahşerin Gölgesi'nin en iyi yaptığı, beni hayran bırakan şey ile başlamak istiyorum: Evren yaratma (worldbuilding) aşamasındaki titizlilik, tutarlılık ve detaycılık.

    *İnceleme yazıları yazan biri için tuhaf kelime öbeği seçimi. Bir sonraki incelemede "Uzatmayalım kitap iyi, okuyun" gibi cümlelere hazır olalım en iyisi. Belli ki inceleme yazarı tuhaf.

    Fantastik kurgu okuyan bizlerin, diğer gerçekçi kurgu türleri (dram, polisiye vb.) okuyanlardan farklı olarak, eser içerisine tam anlamıyla girebilmemiz için okuduğumuz eserin dünyasına/evrenine “inanmamız” gerekir. Dolayısıyla içine girdiğimiz evrenin detaylı ve tutarlı olmasını isteriz. Fakat aksiyonun, büyük savaşların, büyünün ve mucizelerin olduğu bölümler varken evreni genişletip  detaylandıran ve inandırıcı kılan bölümleri okumak görece sıkıcı gelir bizlere.* Yani kim ejderha sırtında yapılan epik savaşların olduğu bölümleri okumak yerine bilmediği bir krallığın soy ağacının anlatıldığı bölümleri okumak ister ki?

    *Evet, Fantastik kurgu okuyan bizler tutarlılık isteyen tutarsızlarız. Grubumuz bile var. Tutarlı Tutarsızlıklar. Her hafta toplanıp ne kadar tutarlı olduğumuza dair tutarsız tartışmalar yapıyoruz. Eğer siz de kendinizi grubumuza ait hissediyorsanız bizi takip edebilir ama beğenmeyebilirsiniz. Böylece doğru kişi olduğunuzu anlarız.

    Fakat Anıl Teryaki tüm kitap boyunca görece sıkıcı olması gereken bu evren yaratma aşamasının üstesinden ustalıkla geliyor. Bazen iki karakterin kavgası esnasında, bazen geçmiş hakkında anlatılan etkileyici bir hikaye içinde, bazen de kadim yapıların mimari* bilgileride anlatıyor bulunduğumuz dünyanın cografyasını, tarihini. Bu sırada bir de ilk kitapta Aydınlık ve Karanlık** olarak tarif edilen büyünün detaylarını da işin içine sokuyor ve bize farkettirmeden ince ince işlediği tüm bu konularla evrene karşı merak duymamızı ama daha da önemlisi evrene inanmamızı sağlıyor. Kitap boyunca kendimizi kah diyarın en büyük büyücüsü olmak için büyünün tüm detaylarını öğrenmeye çalışan bir büyü öğrencisi, kah diyarın en büyük tarihçisi olmak için tarih çalışan bir akademi öğrencisi olarak buluyor, daha da ilginci onlar gibi hissediyor, onlar oluyoruz. Özetle kitap evreniye ve karakterleriyle iliklerimize kadar işiliyor.

    *Bu incelemede inşaat, mimari gidiyoruz bakalım. Acaba mühendis kişiliğim bu yazıyı ele mi geçiriyor? Haftada 5 gün günde 9 saat zaten direksiyonda sen varsın, bari burada bırak peşimi be! (Gerçi kirayı ödeyen olarak tüm söz hakkı senin. Cici mühendis, tatlı mühendis bunlar hep şaka, alınıp beni terk etme lütfen.)

    **Kabul edelim burası en az bu incelemenin başlığı kadar yaratıcı. Yani: "Sonsuza kadar ve ötesine" Buzz Işık Yılı.

    Mahşerin Gölgesi evren yaratma konusundaki başarısını hem ilk kitaptaki karakterlerinin gelişiminde hem de yeni gelen karakterlerin sahneye çıkışlarında da gösteriyor. Karanlığın kapılarının açıldığı ıstırap, keder ve kanın serbestçe dolaşmaya başladığı diyarda savaş hazırlıkları yapan karakterlerimizle bu zor süreçte daha çok vakit geçiyor ve onları daha iyi tanıyıp benimsiyoruz. Ayrıca bu süreçte kısa anlar için olsa da Karanlık ve Aydınlık tarafın kudretli karakterleriyle de tanışıyoruz. Her ne kadar bu tanışmalar kısa olsa da bu, karakterlerin kişiliklerinin ve kudretlerinin net ve etkileyici bir şekilde aktarılmasına engel olmuyor. Özellikle aydınlık taraftaki büyücünün tanıtıldığı bölümde büyücünün öğrencilerine anlattığı ve öğrencilerine üzerine düşünmeleri için ödev olarak verdiği öyle bir hikaye var ki...

    Hikaye biter bitmez bir süre kitaba ara verip kurulabilecek olan bağlantılar üzerine kafa yoruyor,* zihnimizde teoriden teoriye koşuyoruz. En sonunda da kendimizi tıpkı büyücünün öğrencileri gibi ödev üzerine çalışırken ve bu çalışmayı büyücüye götürüp fikrini almak, takdirini kazanmak istersen buluyoruz.** İşte bir önceki paragrafta bahsettiğim karakter gibi olmak, karakter olmak. Hem de ana karakter bile değil, sadece o evren içerisinde yaşayan standart bir NPC(*) gibi olmak. Mümkün olduğunu düşünmediğin bir olay. Bambaşka bir başarı.

    *Evet yorulmak. Olumsuz. Çünkü kafa yormak iyi değildir, zekayı geliştirir. Zeka karanlık tarafa giden yoldur. Zeka derde, dert korkuya, "korku öfkeye, öfke nefrete, nefret ise acıya yol açar." O nedenle Jedi birliğine zeki insanlar alınmaz.

    (*)Non-Player Character. Oyunlarda oyuncu tarafından kontrol edilmeyen karakter. Kitaplar için kendimizi özleştirdiğimiz ana veya yan karakter dışındaki karakterler diyebiliriz, yani sanırım. Okunmasa da olur Karakter? Unnecessary-Read Character? URC. Bilemiyorum Altan, bilemiyorum.

    **Birçok yazarın bu yöntem ile yazar olduğu bilinen bir gerçektir. O anda okur olan yazar adayı, anlık fark ediş> ile kitapların esas dokusuna dokunur ve yazmaya başlar. Sonrası Türkiye için açlık, sefalet... Öhöm... eee yani güzel olan her şey.

    >Yazıların beyin kimyasına olan uzun süreli etkinin sonucudur. Anlık değil, birikimdir. Sadece o anda olur. Okumak zihni sadece geliştirmez, değiştirir de. O nedenle lütfen dikkatli olun. Okuduktan sonra siz, siz olmayabilirsiniz. Ve bu yeni siz, sizinle ve sizdenle artık sizin gibi yani sizce olmayacaktır. (Evet azıcık eğlendim, özür dilerim.)

    Sessiz Şarkılar incelemesinde doyumsuz ve iştahlı* bir fantastik okur olduğumu belirtmiştim. Mahşerin Gölgesi de bu iştahımı önüme koyduğu leziz açık büfe ile gidermeyi başardığını söylemekten mutlukuk duyuyorum. Fakat iştahım şimdilik kesilmiş olsa da doymadığımı söylemelim. Dolayısıyla en yakın zamanda tekrardan bu sofraya dönmeyi ve leziz tatlar ile mest olmayı heyecanla beklemekteyim.

    *AMA ASLA ZEVKSİZ DEĞİL!

    Herkese iyi okumalar dilerim.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.