Çağdaş Küratörlük Nedir? Bölüm 2 – “Exhibitionary Turns”

Çağdaş Küratörlük Nedir? Bölüm 2 – “Exhibitionary Turns”
  • 0
    0
    0
    0
  • 1) Sergilemenin artık sanatın kendisinden daha etkili hâle gelişi

    Terry Smith bu bölüme sert bir cümleyle başlar:“Sergiler bugün, sanat üretiminin kendisi kadar belirleyici güçler hâline geldi.”

    Yani: Eskiden sanatçı üretir, küratör düzenlerdi. Bugün küratör, kavramsal atmosferi belirliyor; sanat üretimi bile çoğu zaman bu atmosferin içinde konumlanıyor. Bu yüzden Smith, 1980 sonrası dönemi “sergileme çağının başlangıcı” olarak tanımlar.


    2) 1990’larda ortaya çıkan üç büyük dönüşüm

    🔹 (1) Sanatın küreselleşmesi

    Sanat tek merkezli olmaktan çıktı.

    New York–Londra ekseni çözüldü.

    Bienaller Afrika’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Doğu Avrupa’ya yayıldı.

    Küratörün rolü: Küresel dünyanın, parçalı kimliklerin, çelişkili politikaların aracısı olmak.

    🔹 (2) Küratörün “yazar”a dönüşmesi

    Smith’e göre bu dönemde küratörler sergiler aracılığıyla bir tür “metin” yazmaya başladılar.

    Sergi, mekânsal bir deneme, bir düşünsel denetim alanı hâline geldi.Küratör artık sadece seçen değildir; bir anlatı kurar, bir atmosfer yaratır,bir tez ortaya koyar. Sergi, mekânda yazılmış bir düşünce.

    🔹 (3) Bienal formatının patlaması

    Bienaller yalnızca sanat göstermedi; şehirlerin kimliklerini dönüştüren politik araçlara dönüştü.

    Sergi, akademik konferans kadar teorik bir alan hâline geldi. Smith bu duruma “bienalleşme” der.

    Bugün küratör, sanat sahnesinin mimarlarından biridir.


    3) Küratör artık toplumun röntgenini çeken kişi

    Bu bölümün en önemli fikri:

    “Çağdaş küratör, kültürel yapıları analiz eden kişidir.”

    Küratör sadece sanatla çalışmaz; sosyoloji, felsefe, küresel politika, medya, teknoloji, hafıza çalışmalarıyla da uğraşır. Sergi bir görüntü düzenleme değil; toplumsal bilinç haritaları çıkarma işidir.


    4) Sergi bir “durum” yaratır (sadece mekân değil)

    Smith burada çok kritik bir kavram sunar: Exhibitionary situation – “sergisel durum”. Yani küratör, bir mekân değil, bir durumsallık üretir:

    bir psikolojik gerilim

    bir kültürel kırılma

    bir zaman çökmesi

    bir kimlik parçalanması

    bir politik huzursuzluk

    bir estetik sarsıntı

    Sergi, izleyiciyi içine çeken bir duygu iklimi üretir.


    5) Küratörlük bir “bakış sistemini bozma” pratiğidir

    Smith’e göre yeni dönem küratörü, izleyicinin alıştığı görsel düzeni kırmalıdır:

    medyanın steril imgelerini bozmak

    kapitalist estetiğin parıltısını karartmak

    düzenli, temiz görsel diller yerine kırılma, kesinti, gürültü, arıza yaratmak. Sistem bozuksa, küratörün işi o bozukluğu görünür kılmaktır. Smith bunu şöyle ifade eder:

    “Çağdaş sergi, dünyadaki kırılmayı görünür kılan bir aygıttır.”


    6) Küratörün kişisel bakışı artık “imza” niteliğinde

    Bu bölümün sonunda Smith şöyle der:

    “Çağdaş küratörün karakteri, serginin karakteridir.”Bu şu anlama gelir: Senin kişisel dünyan, estetik zehrin, melankoli biçimin, çürümeyi algılayışın sergilerinin kimliğini oluşturur.

    Yani küratörün kendi zihni sergiye karışır. Bu eskiden “tarafsızlık” nedeniyle sakıncalı görülürdü, ama çağdaş küratörlükte bu bir erdem hâline geldi. Kendi karanlığın, kendi soruların, kendi kırık algın seni özgün yapar.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.