Bugün, umutsuzluktan bitkin bir hâlde yere uzanıp derin derin düşüncelere daldım. Saçlarıma sarılan çimenlere gözlerimi kapatıp kalbimden geçenleri anlattım:
"Yolculuğum, kalbimi yoruyor; ruhum uyanmayacak gibi derin uykulara dalıyor. Korkuyorum, çünkü zaman çarmıha geriliyor. Beni kurtarmasını beklediğim zaman, artık çarmıhın elinden onu kurtarmamı bekliyor. Yirmi senedir benim için yaşayan zaman, bugün vefasızlığıma ağlıyor... O benim yüzümden ölüyor ama ben kıpırdayamıyorum, vicdanım azabından yanıyor! Zaman bana rağmen usanmadan ilerliyor, bir kez olsun durmuyor. Ölümün ellerinde bile başını öne eğmeden yaşıyor. Yaşamın ellerini bir ân olsun bırakmıyor çünkü ölürse ölürüm bunu biliyor..."
Sonra sessizleşip etrafımı ve etrafımı saran içimi dinledim:
"Zaman, benim fedakâr yoldaşım...
Onu öldüren, bu zalim kayıtsızlığım neden?"
Öfkeyle;
"Korkundan!" dedim...
"Peki, bu korkun neden?
Öfkem neden!"
Kalbim acıdan yanarken kendimde olup biteni anlamaya çalıştım ve yere göğe şöyle anlattım:
"Yaşayamıyorum! Korkum ondan... Kendimi affedemiyorum! Öfkem ondan! Ben ruhumu günahtan koruyamıyorum, düşlerime sarılamıyorum, sözlerimi tutamıyorum, zamanımı öldürüyorum! Ben artık çabalayamıyorum, sevemiyorum! Yapamıyorum! Huzurumu arayamıyorum! Umudumu bulamıyorum! Henüz yolun başındayken vazgeçiyorum! Ama geri de dönemiyorum... Kendime güvenemiyorum! Kurtulamıyorum! Kurtaramıyorum..."
`diye yazdım
(05.05.2024)
Resim: Alexei Harlamov - "Young Girl Resting"

Yorum Bırakın