Yolculuğumu uzun süredir fırtınaların ruhuyla mücadele ederek sürdürüyordum. Zalim rüzgârlara yenik düşmeden, dev dalgalara kapılmadan ilerliyor; ölüme karşı yılmadan direniyordum. Günlerim böyle sürüp giderken bir zaman sonra artık yorgunluktan bitap düşüyor, ölüme teslim olur gibi uykuya dalıyordum. Sonra gök gürültüsünün o hazin sesine uyanıyor, yaşadığıma hayret ediyordum. Afallamış bir hâlde etrafıma bakınıyor, fırtına içinde gördüğüm o dünyayı gözlerimle öpüyordum... Acısına bile razı olduğum şu dünyadan, yaşamanın kıymetini öğreniyordum. Fırtınalar yaşamımı ele geçirdiği zaman kurtulacağım günleri arzuluyor, dingin sulara kavuştuğumda berrak göğün gözlerine bakıp neler yapacağımı düşlüyordum! İşte, o zaman yaşamak nedir biliyordum! Ama bugün... Fırtınanın ortasında yarınları düşleyebilen ben, kavuştuğum yarınların içinde yaşamak nedir bilmiyorum!
...
Fırtınaların sesini bastıran, huzurumun hakikatini bağıran o gönlümün sesini arıyorum...
`diye yazdım
(12.06.2024)
Resim: Albert Bierstadt - "Seal Rock"

Yorum Bırakın