Kitap incelemesine geçmeden önce, kitabın bahsettiği ve kitaba ismini veren Yahuda’nın kim olduğundan bahsetmek istiyorum. Yahuda’nın kim olduğunu öğrendikten sonra bir de kitapta bahsedilen Leonardo’nun Yahuda’sını inceleyelim.
Yahuda İskariot Kimdir?
Yahuda İskariot, Hristiyanlık tarihinde “ihanet” kelimesiyle birlikte anılan en ünlü figürlerden biri. İsa’nın seçtiği on iki havariden biri olmasına rağmen, tarihteki yeri İsa’ya olan ihaneti ile bilinmektedir. “İskariot” isminin, ailesinin yaşadığı bölge olan Kerioth’tan geldiği düşünülmektedir.
Yahudi yüksek mahkemesi, kendini Tanrı’nın oğlu olarak tanıtan İsa’yı, Tanrı’ya küfretmekten suçlu bularak ona ölüm cezası verir. Çok geçmeden kâhinler, askerler ve başka silahlı kişilerden oluşan bir kalabalık onu tutuklamak üzere gelir. Yahuda, Başrahipler ile görüşür ve İsa’yı onlara teslim etmek için pazarlık yapar. Karşılığında 30 gümüş para alır. Bu rakam, sembolik olarak “kıymetsiz bir bedel” anlamına gelir.
Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosuyla hafızalara kazınan yemek sahnesi, aslında Yuhanna İncili’nde geçen dramatik bir ana dayanır.
Son yemek sırasında İsa, havarilere dönerek şöyle der:
“Size doğrusunu söyleyeyim, içinizden biri bana ihanet edecek.”
Bu cümleyle masaya bir sessizlik çöker. Havariler şaşkına döner, herkes “O ben miyim?” diye sorar.
Hikâyeye göre İsa, ihanet edecek kişinin kim olduğunu işaret etmek için küçük bir sembol kullanır:
“Ekmek lokmasını kime vereceksem odur.”
Bu lokmayı Yahuda’ya verir.
İsa ve öğrencileri Getsemani Bahçesi’nde dua ederken Yahuda askerleri oraya götürür. Yahuda, askerlerin İsa’yı tanıması için bir işaret vermeyi kararlaştırmıştır. İsa’yı yanaklarından öperek “Bu ‘o’,” der. Bu nedenle Yahuda’nın öpücüğü tarihte “ihanet öpücüğü” olarak anılır. Bu olaydan sonra İsa tutuklanır. Yahuda ise pişmanlıkla büyük bir çöküş yaşar; bazı anlatılarda kendini asarak intihar ettiği söylenir.
Bundan sonrası kitap için spoiler içerir!
Leonardo’nun Yahuda’sı

Leonardo’nun Yahuda’sı, Leonardo Da Vinci tarafından resmedilen dünyaca ünlü "Son Akşam Yemeği" tablosunun hikâyesini anlatmaktadır. Kitap aslında iki farklı kurgudan oluşuyor, ancak iki hikâye kitabın sonunda aynı olay örgüsüne bağlanıyor. Roman, tablosunu bir türlü bitiremeyen Da Vinci’nin, rahip tarafından Milano Dükü’ne şikâyet edilmesiyle başlar ve bu başlangıçla biz okurlar da tablonun neden 3 yılda yapıldığını Leo Perutz’un kurgusuyla okuyoruz.
Üstat Leonardo yıllar boyu baskılarla, sıkıştırmalarla, Santa Maria delle Grazie Kilisesi’nde yapmaya çalıştığı eserinde tek bir eksiğin sancısını çekti: Haini resmetmek.
Günler geçiyor, aylar geçiyor ve Da Vinci eseri üzerinde hiçbir çalışma yapmıyor. Bu durumdan şikâyetçi olan manastırın başrahibi, aylarca hiçbir şey yapmayan üstada şimdiye kadar doğru dürüst hiçbir şey yapmadığını söyler. Bu duyduklarına çok şaşıran Da Vinci, şaşkınlığını belli ederek böyle bir ithamı kabul etmediğini söyler. Çünkü o, kafasının içinde hiç durmadan bu eser üzerine yoğunlaşmaktadır.
Kendisine “Son Akşam Yemeği”ni tamamlamamakta neden bu kadar ısrarcı olduğu sorulduğunda ise şu cevabı verir:
“Çünkü en önemli şeyi, yani Yahuda'nın başını henüz hiçbir yerde göremedim,” diye cevap verdi Üstat Leonardo. “Yanlış anlamayın efendiler, benim aradığım herhangi bir sahtekâr ya da kötü insan değil, hayır, ben Milano'daki en kötü insanı bulmak istemiyorum, Yahuda'ya yüz hatlarını verebilmek için peşindeyim onun; gece gündüz her yerde onu arıyorum, sokaklarda, meyhanelerde, pazarlarda, hatta sizin şatonuzda yüce efendim; onu bulmadan çalışmaya devam edemem. Yahuda'yı izleyiciye arkasını dönmüş vaziyette de tasvir edebilirim tabii, ama bu benim şerefime leke sürer. Bana Yahuda'yı verin yüce efendim, o zaman işe nasıl dört elle sarıldığımı göreceksiniz.”
Kötülüğün resmini yapmak hiç bu denli zor olmamıştı Da Vinci için. Tabloda eksik kalan hain Yahuda'yı resmedemediğini, çünkü Milano’daki her yeri dolaşmasına rağmen henüz onun kadar kötü bir insanla karşılaşmadığını; resmin gerçekçi olabilmesi için Yahuda kadar kötü birini bulup çizmesi gerektiğini ve bunun için günlerce sabahtan akşama kadar uğraştığını ifade ediyor.
Bernardo Bocetta adında cimri bir adamın adı veriliyor Da Vinci’ye. Üstat bu isim üzerine şu yorumu yapıyor:
"... Yahuda’nın günahı cimrilik değildi, Getsemani bahçesinde Efendimizi öpmesinin nedeni para hırsı değildi."
“Nedeni,” dedi Bellincioli, “insanlık dışı bir kıskançlık ve kötü kalplilikti.”
“Hayır,” diye itiraz etti Üstat Leonardo. “Yoksa İsa onun kıskançlığını ve fesatlığını affederdi. Bunlar insanın doğasında var. Kendinden aşağı olanların kıskançlığını ve fesatlığını hissetmeyen büyük bir adam var mıdır ki? Zaten bu 'Son Akşam Yemeği'nde ben Mesih'i kıskançlık ve fesatlık da dahil dünyadaki tüm günahların bedelini kendini feda ederek ödeme arzusuyla dolup taşan biri olarak tasvir etmek istiyorum. Fakat İsa, Yahuda'nın günahını affetmedi.”
“Yahuda iyiliği bilmesine rağmen kötülüğün peşinden gittiği için mi?” diye sordu Moro. “Hayır,” dedi Üstat Leonardo. “Bu dünyada zaman zaman ihanet ve kötülük etmeden ayakta kalarak eserine hizmet edebilen kim var ki!”
... “Sırrı ve Yahuda'nın günahını biliyor musun sen? İsa'ya neden ihanet ettiğini?” diye sordu Üstat Leonardo. (On yedi yaşındaki genç hizmetkâr delikanlıya)
“İsa'ya onu sevdiğini anladığı için ihanet etti,” diye cevap verdi delikanlı. “Onu çok fazla sevmek zorunda kalacağını anladı ve kibri buna izin vermedi.”
“Evet. Yahuda'nın günahı, kendi sevgisine ihanet edecek kadar kibirli olmasıydı,” dedi Üstat Leonardo.
Leonardo’nun Yahuda’yı bulabilmesi için, kibrinden dolayı sevgisinden ve büyük tutkusundan bile vazgeçebilecek birini bulması ve o kişiyi tanıması gerekir… Kendi sevgisine ihanet edecek o kahraman ise Alman bir tüccar olan Behaim’dir.

Kitabın devam eden bölümünde ise Milano’ya gelen tüccar Behaim’in hikâyesi anlatılır. Bohemyalı Alman bir tüccar olan Behaim, eski bir borcunu tahsil etmek için Milano’dadır. Ticaret için de burada olan Behaim, aynı zamanda şehri keşif turlarına çıkar. Milano sokaklarında Niccola adlı bir kıza tutulur. Onu ilk gördüğü gün izini kaybeder; günler boyu bütün şehirde onu arar. Kız da onu görmüştür ama çıkan karmaşada gözden kaybolur. Behaim, onu günlerce aklından çıkaramaz ama kızı aramak için en ufak girişimde de bulunmaz, ta ki girdiği bir birahanede lafı açılana kadar. Birkaç zaman sonra Behaim, âşık olduğu bu kız ile buluşmayı başarır ve ilişkilerinin daha ilk sabahında Behaim, o âşık olduğu kadının, borcunu tahsil etmek üzere geldiği dolandırıcı Bocetta’nın kızı olduğunu öğrenir.
Önceleri bu gerçeği kabullenemez. Sonrasında ise bunun gerçek olduğuna emin olduğunda, kızdan vazgeçmek yerine, alacağı olan 17 Venedik dukasını ele geçirmek için kızı kullanmaya karar verir. Kız ise Behaim’e o kadar âşıktır ki, sevgilisinin tuzağına düşer ve babasından çaldığı paraları, birlikte kaçacaklarına inandığı Behaim’e getirir. Ama Behaim sadece 17 Venedik dukasını alır, bunun bir oyun olduğunu da söyler. O âşık olduğu kadın, nefret ettiği o dolandırıcının kızı olduğu için kızdan ayrılır.
Bu hikâyeyi duyan Üstat Leonardo, Behaim ile tanışmak ister ve sohbetleri sırasında onu resmeder. Üstat, bu hikâyede sonunda aradığı Yahuda’sını bulmuştur. Ve Leonardo'nun Yahuda'sı için seçtiği Alman, "Son Akşam Yemeği"nde yerini alır.
Yıllar sonra Behaim Milano’ya tekrar ayak bastığında, onu gören herkes ondan kaçmaya başlar. Kimse ona oda, yemek vb. vermez. Tüm bu olanlara öfkelenen Behaim’e uşaklardan biri gelip resmi görmesini tavsiye eder ve resmi ziyarete giden Behaim gördüklerine inanamaz, öfkelenir ve Da Vinci’ye lanet okur. Resimdeki Yahuda, ta kendisidir. Kendisine Yahuda olmayı asla yakıştıramaz. Neden olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktur, düşünmez ve öfkeyle şehri terk eder.

Yorum Bırakın