İnsanlığı etkileyen önemli buluşların nasıl gerçekleştiğini aktarmak sinemanın vazgeçilmez parçalarından biri olmuştur. Bu çerçevedeki filmlerden biri de, İngiliz yönetmen Tom Harper'ın yönetmenliğini üstlendiği The Aeronauts (Balon Pilotları). Filminde gök bilimci ve meteorolog James Glaisher'a yer vermiş ve onun çalışmalarından bahsetmiş.
Filmin başrolleri ise Felicity Jones (Amelia Wren) ve Eddie Redmayne (James Glaisher) ikilisinden oluşuyor. Zaten ne zaman tarihten gerçek bir karakter canlandırılacak olsa Eddie orada. Ama hakkını yemeyelim, Eddie bu işi gerçekten hakkını vererek yapıyor. The Theory of Everything filminde, Stephen Hawking'i canlandırdığı rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında oscar ödülünü aldı. Sonraki sene de The Danish Girl ile bir kez daha aday oldu. Tüm bunlara bakınca Eddie'nin tarihsel kişileri canlandırmada özel bir yeteneği olduğunu kabul edebiliriz.
1860'larda geçen film, bilim insanı Glaisher'ın havaya dair daha fazla bilgi toplayabilmesi için gökyüzüne doğru yapılan bir yolculuğu konu alıyor. O dönemde turistik ve macera amaçlı yapılan balon uçuşları da Glaisher için inanılmaz bir fırsat. Bu güne kadar toplanmış verilerden daha fazlasına ulaşmak için de daha yükseklere çıkmak gerekiyor. Bu noktada da tabii ki devreye bir balon pilotu olan Amelia devreye giriyor ve ikili bu tehlikeli yolculuk için havalanıyor.
Gökyüzünün sonsuzmuş gibi uzanması ve koskoca balonu minicik gösterecek kadar uzaktan yapılan geniş açılı çekimler seyirciyi oldukça etkiliyor. İkilinin fırtınanın içinden geçerken ve iniş sırasında yaşadıkları tehlikeler de tadında bir gerilim yaratıyor. Ama üst üste yaşanılan talihsizlikler bu kadar da olmaz dedirtecek kadar abartılı. Atmosferin kıyısından son anda dönmeleri, balon gaz kapağının sıkışması zaten gerçekten de yaşanmış şeyler. Ama sıkışan kapağı açmak için pilotun balona tırmanması ya da iniş sırasında sepeti bile kesmeleri biraz zorlama sahneler olmuş fakat yine de seyirciyi geriyor.
1862'de gerçekleşen gerçek uçuşun pilotu aslında bir erkekti. İnsanın daha önce çıkmadığı yükseliğe çıkarak rekor kıran uçuşu pilot Henry Coxwell gerçekleştirdi. Yerden neredeyse 11 km yüksekliğe ulaşan Coxwell ve Glaisher, az daha atmosferden dışarıya çıkacaklarmış. O kadar yükseklikteki hava soğukluğu ve oksijen seviyesi sebebiyle neredeyse ölüyorlarmış. Soğuk nedeniyle donan gaz çıkış kapağını açmak için Coxwell'in iplere tırmandığı biliniyor. Gaz çıkışını sağladıktan sonra yavaş yavaş aşağıya inen ikili ölümden son anda dönmüş.
Film ne kadar gerçek bir hikâyeye dayansa da Amelia kurgu bir karakter. 1860'larda geçen bir olayı, o dönemlere kıyasla daha modern biz zamanda filme aktarırken, erkek pilotun yerine kurgulanmış kadın bir pilot konması elbette ki yadırganacak bir durum değil. Fakat Hollywood'ın eski kafalı ihtiyarları, cinsiyet eşitliği kapsamında kadınların her role yazılmasını eleştirmiş.
Amelia'nın üniversite binasına girdiğinde herkesin ona bakması ve "yolunu kaybetmiş herhâlde" gibi söylemlerde bulunması, yönetmenin, o zamanlarda kadınlara karşı olan bu cahil tavrı eleştirmesiydi. Belli ki Harper, pilotu bir kadının oynamasıyla gurur duyuyordu.
The Aeronauts, gerçekten yaşanmış bir olayı anlatırken biraz da feministlik serpiştirilmiş bir film. Yönetmen yaşanılanları dümdüz olduğu hâliyle anlatmak yerine, kadınların önemini vurgulamak için pilotun kadın olmasını tercih etmiş ve izleyicinin ilgisini canlı tutmak için de hiç yaşanmamış sahneleri gerilimi arttırmak amacıyla filme eklemiş. Genel olarak değerlendirirsek, filmi izlerken sıkılmıyorsunuz ama bazı sahnelerin zorlama olması izleyiciyi rahatsız ediyor. Dönem filmi sevenleri memnun edeceğine eminim ama yükseklik korkusu olanlar zor anlar yaşayabilir.
Kaynak: 1, 2
Yorum Bırakın