20.yy'ın olguları kıran serkeş adamı Charles Bukowski 16 Ağustos 1920'de doğan Amerikalı yazar ve şair. Eserlerinde daha çok aykırılığı ve nihilizmi ele alan yazarın şiir ve öykülerden oluşan 45 kitabı vardır.
Bukowski, namıdiğer Henry Chinaski, peri masallarına inanan, şatosunda hayatının erkeğini veya kadınını bekleyen iyimser insanların peşinden elektrikli testereyle koşan bir realizm bekçisidir. Onun ahlak, din, kural kavramları yoktur. İnsanın doğuştan içinde bulunan ve saklanan 7 ölümcül günahtan ikisini; tembellik ve kibri cümleleriyle harlayan bu pis moruk reddettiği her kavramla günahlarımızın babasıdır.
Bazı kaynaklara göre Bukowski hayatına giren sayısız kadınlardan biri olan Frances Dean Smith’e yaptığı evlenme teklifinden olumsuz cevap aldı. 45 yaşındayken de Amerika’nın az bilinen yazarlarından olan Frances’dan 7 Eylül 1964’te evlilik dışı Marina adında bir kızı oldu. Çift hiç evlenmedi. Bukowski iki kez evlendi. İlk evliliğini yayıncı Barbara Frye ile yaptı. Diğer evliliği ise 18 yıldır birlikte olduğu Linda'ya aitti.
Bukowski Marina’ya farklı bir şekilde hayrandı. ‘’Kızım İçin Şiir’’ ve ‘’Marina’’ gibi şiirlerinde bunu dile getirdi. ‘’Ateşin İçinde Ne Denli İyi Yürüdüğündür Mesele’’ kitabını da aynı şekilde kızına adadığı söylenir.
Eserlerindeki yaşam tarzının dışında Bukowski’nin başka bir yönünü gören 3 kişi vardı. Karısı Linda, kızı Marina Louise ve kitap yayıncısı John Martin. İnanması zor olsa da üçü de Bukowski’nin kitaplarındaki adam olmadığı konusunda hemfikirdi.
Marina Louise babası Charles Bukowski için şunları söylüyor;
"Yazdıklarından bekleyebileceğiniz biri değildi. O bildiğiniz babalar gibiydi. Beni okuldan alırdı, oldukça tipik şeyler yapıyorduk, konuşurduk ve akşam yemeğimizi yapıyorduk. Dünyanın geri kalanına ‘’Charles Bukowski' idi. Bana göre ise o benim babamdı. Sadece orada olduğunu bilerek özlüyorum. Onu ne kadar çok özlediğime kesinlikle şaşırıyorum, çok büyük bir kayıp olduğunu söyleyebilirim… Pişmanlığım yok, ikimiz de birbirimizi sevdiğimizi biliyorduk. Ona söyledim.’’
‘’Biftek ve lima fasulyesi yapardı. Onun elinden çıktığı için de çok severdim. Yemeklerden sonra dinlenmekten hoşlandığını hatırlıyorum. Tabii ki ben de küçüktüm ve oyun oynamak istiyordum. Sevdiğim oyunlardan biri de “Batman ve Robin” oyunuydu, şöyle oynardık. “Sen Batman ol Marina işleri sen yapacaksın, ben de Robin olacağım” çünkü o hiçbir şey yapmazdı. Yatağa uzanıp kestirmeye başlardı. Ben de yatağın üzerinde zıplayarak “Batman’cilik” oynardım. Elbette ki babamın diğer babalardan farklı olduğunun farkındaydım. Annem de çok farklıydı. Hayatımız farklıydı, tüm arkadaşlarımız farklıydı. Belki de bu tür bir hayat, uyamayacağım ortamlara ayak uydurma isteği yerine üzerimde hayata bakış açısından pozitif etkiler bırakmıştı.‘’
Şuan 52 yaşında olan Marina, oğlu Nikhil ile San Rafael'de yaşayan eski bir bilgisayar programcısı. Babasıyla kavga etmediğini, çocukluğunda sarhoş olduğunu hiç görmediğini ve babasının şimdiye kadar yaptığı bir anlaşmazlığı hatırlayamadığını söylemiştir. Marina, Bukowski hakkındaki hatıraları genelde olumlu karşılamıştır.
Bütün bunlara rağmen Bukowski’nin Kadınlar adlı kitabında Marina’dan ‘’…evlilik dışı doğmuş 6 yaşında bir kızım vardı. Annesiyle birlikte yaşıyordu ve ben de çocuk yardımı gönderiyordum. 6 yıl boyunca her Noel’de bana uzun mektuplar yazdı. Hiçbirini cevaplamadım…’’ diye bahsetmesi akıllarda soru işareti bırakmıştır.
Kaynak: https://bukowski.net/poems/lbptarticle.php
'' Dünyanın geri kalanına ‘’Charles Bukowski' idi. Bana göre ise o benim babamdı. '' mehhhhh... Nefis!