İtalyan şair, romancı, çevirmen ve eleştirmen Cesare Pavese, 9 Eylül 1908 tarihinde Torino’da doğdu. O, daha çok romancılığıyla tanındı. Edebi anlamda verimli ve başarılı olduğu bir dönemde, Yalnız Kadınlar Arasında romanıyla İtalya’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden Strega Ödülü’nü kazandı. Bu başarısından sonra; sonu gelmez aşk ilişkilerinin getirdiği buhranla intihar etmeye karar verdi ve 26 Ağustos 1950'de, bir otel odasında 21 adet uyku hapı alarak hayata veda etti.
42 yıllık kısa ömrünün son 15 yılında yaşadıklarını, hissettiklerini ve düşündüklerini günlüğüne aktardı. İntiharından yaklaşık 3 ay önce şöyle yazmıştı günlüğüne: "Artık sabahı da kaplıyor acı." 18 Ağustos 1950 tarihli son notları arasında ise şu cümleler vardı:
Gizlice en çok korkulan şey hep gerçekleşir sonunda.
Tiksiniyorum bütün bunlardan.
Sözler değil. Eylem. Artık yazmayacağım.Cevat Çapan’ın çevirisi "Yaşama Uğraşı" adıyla Can Yayınları’ndan yayımlanan günlüğünden; Cesare Pavese’nin yaşama, aşka, acıya, şiire ve yazmaya dair yazdıklarından sizler için seçtiğimiz sözler:
8 Ocak 1937
Yanlışlar hep başlangıçla ilgilidir.
30 Eylül 1937
Yaşama sanatı, sevdiklerimize onlarla birlikte olmaktan ne büyük bir zevk duyduğumuzu belli etmemekten başka bir şey değildir; bunu başaramadık mı, bırakıp giderler bizi.
31 Ekim 1937
İnsanın çocukluğu, derdini söylemekle ona çare bulmanın aynı şey olamadığını anlayınca biter.5 Ocak 1938
Yaşama sanatı; yalanlara inanmayı bilme sanatıdır. Bunun korkunç yanı, doğrunun ne olduğunu bilmememize karşın, bir yalanın yalan olduğunu hâlâ anlayabiliyor olmamızdır.
17 Ocak 1938
Hiçbir sakınma duymadan sevmek, karşılığı durmadan ödenen bir lükstür.
24 Ocak 1938
Hayalci değil, deli olmak gerek. Düzenliliğin berisinde olmalı, ötesinde değil.
Bir deli yeniden akli dengesini kazanabilir, ama hayalcinin yeryüzünden kopmak dışında yapacağı bir şey yoktur. Delinin düşmanları vardır. Hayalcinin kendisinden başka bir şeyi yoktur.20 Şubat 1938
Acı çekmenin verdiği bıkkınlıktan doğan iyilik, acı çekmekten daha kötü, korkunç bir duygudur.
21 Şubat 1938
Ancak kayıtsızca istediğimiz şeyleri elde edebileceğimizi gösteren bir yasa vardır.
30 Mayıs 1938
İnsan ilişkilerini ticarette de geçerli olan yasalar yönetir. İyi sözleşmeler yapmak için, bir şeye ilgi duysanız da duymasanız da görünüşte ilgi duymuyormuş gibi davranmalısınız.
Sadece ona karşı duyduğu bağlılık ve içtenlikle bir kadını tutabileceğini sanan erkek, budalanın biridir.17 Haziran 1938
Gerçekte, kazandığın bir şey varsa o da deneyimdir, yani hayatta en belirsiz ve işe yaramaz şey.
Acı çeken hiç kimse artık eskisi gibi değildir.
22 Haziran 1938
Yaşama sanatı, eğer yaşamak için başkalarına acı çektirmemiz gerekiyorsa (cinsel hayatımızda, iş alanında ve öbür uğraşlarımızda olduğu gibi), rahatımızı bozmadan her türlü aşağılık oyunları oynayabilecek bir ustalık elde etmekten başka bir şey değildir. Böyle doğal bir yetenek bir insanın sahip olabileceği en üstün niteliktir.
6 Kasım 1938
Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum…16 Nisan 1940
Her zaman çalışıp inceleyen, sayfaları çevirerek gözlerini doyuran bir gencin en önemli şiirlerini balkona çıktığı; ormanda, kırda bayırda dolaştığı anlarda yaratmış olması önemli bir şeydir. Şiir hayat boyunca yaptığımız işin, her zamanki uğraşımızın değil, başımızı kaldırıp hayatla yüz yüze gelmekten şaşkınlığa düştüğümüz anların sonucudur.
15 Ekim 1940
Tek korkusuz kural: Yalnız, yalnız, yalnız olmaktır.
Davranışlarında ve düşüncelerinde, bir başka insanın varlığını hesaba katmadan bir gün geçirebildiğin zaman, kendini yiğit bir insan sayabilirsin.
30 Ağustos 1942
Tanımak, bilmek isteğidir aşk.12 Mart 1945
Sonunda, acı ona yol açan tedirginlikten, anılardan, kuşkudan kopar ve insan ruhunda tek başına yaşar.
27 Kasım 1945
Gençken bir kadının acısını duyarız, olgunlaşınca, bütün kadınların.
26 Şubat 1946
Başkalarıyla –hatta karşına çıkan tek insanla- sanki her şey o an başlayacak ve biraz sonra bitecekmiş gibi yaşamalısın.4 Mayıs 1946
Yazmak güzel bir şey; çünkü kendi kendine konuşmak ve bir kalabalığa konuşmak gibi iki zevki birleştiriyor.
23 Mart 1950
Gerçekten tek büyük olumlamadır aşk; olmak, biri sayılmak ve ölüm er geç gelecekse, yiğitçe, alkışlar arasında ölmek; kısaca, bir anı olarak kalma dürtüsü.
Yorum Bırakın