Gustav Klimt Resimlerinin Sembolik Anlamları

Gustav Klimt Resimlerinin Sembolik Anlamları
  • 1
    0
    0
    0
  • Avusturyalı ressam Gustav Klimt Art Nouveau’nun kurucularındandır. Gustav Klimt'in ürettiği birçok eserde desenler, heykeller, mitolojik karakterler, kadın portreleri bulunmaktadır. Art nouveau akımının bir temsilcisi olan Gustav Klimt eserlerinde çiçek motifleri veya asma filizleri kullanmış ve bunları stilize ederek geometrik formlara dönüştürmüştür. Çalışmalarda erkek figürünü çok az kullanmış daha çok kadın figürlerine yer vermiştir. Gustav Klimt ise kendi sanatı hakkında şu sözleri söylemiştir:

    ''Kendim veya sanatım hakkında bir şey söylemem gerektiğinde, ben ne yazılı ne de sözlü söz söyleme yeteneğine sahibim. Benim sanatçı kişiliğime dair kim bir şey öğrenmek istiyorsa, kayda değer yapılacak tek şey resimlerime dikkatlice bakmak ve benim ne olduğumu ve ne yapmak istediğimi görmeye çalışmaktır.''

    PALLAS ATHENA

    Gustav Klimt ’in ‘Pallas Athena’ adlı eseri sanatçının antik medeniyetlere karşı duyduğu ilgiyi belli etmektedir. Bu resimdeki karakter olan Pallas, Antik Yunan mitolojisinden seçilmiş bir karakterdir. Pallas Athena, Yunan mitolojisinde zekâ, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçasıdır. Geleneksel olarak Athena’nın giysisi üzerinde Medusa’nın başı dikkat çekmektedir. Klimt bu sembolü abartılı bir şekilde betimlemiştir. Mitolojide Medusa, Gorgon yaratıklarından en çok üne sahip olanı ve en çok korku salanıdır. Efsaneye göre Medusa kurbanını gözüne bakarak öldürebilmektedir ancak Perseus onu öldürebilmeyi başarmıştır. Perseus’un başarısı, Athena tanrıçası sayesinde gerçekleşmiş, Athena Medusa’ya karşı kalkanını tutarak ayna etkisi oluşturmuş böylelikle Perseus Medusa’nın başını kesmiştir. O günden beri Athena giysisi üzerinde Medusa’nın resmini taşımaktadır. Tabloda Athena’nın arkasında karanlık içerisinde iki figür sezilmektedir. Sağında Harakles solunda ise Triton bulunmakta ve savaşmaktadırlar. Harakles Romalıların ‘Hercules’ adı ile andıkları, ezici güce sahip bir tanrı iken, Triton ise denizin uğultu tanrısıdır. Gustav Klimt bu resimde Triton ve Herakles karakterlerini sanat devriminin alegorisini oluşturmak için kullanmıştır. Bu karakterler Klimt’in sanata getirdiği yenilikleri simgeler. Birçok toplumda sol kavramı olumsuzluk anlamına gelirken Athena’nın solunda Triton bulunmakta ve bir deniz canavarı olarak düşünülerek, dönemin Viyana’daki tutucu sanatçıları temsil etmektedir. Sağ tarafında bulunan Harakles’in ise dönemin yeni sanat akımı olan Art Nouveau’yu temsil eden sanatçıları temsil ettiği yorumlanıyor. Athena figürü ise karanlık karşısında gücün zaferi gibi bir duruş sergilemektedir. Asker giysisi taşıyan Athena, erkek karakterini çağrıştırmaktadır fakat silueti kadındır. Athena karakteri burada kadın olarak değil de maskülen kadın imgesi halinde androjen bir özellik yüklenmiştir.

    JUDITH

    1901 yılında yapılan bu resim İncil’de adı geçen ve Batı Avrupa’da sık sık tasvir edilen bir karakteri betimlemektedir. Sanat tarihi kapsamında defalarca işlenmiş bu konu kahramanlık, cesaret ve erdemliliği anlatmaktadır. Öyküde Judith adlı kadın kahraman, Asurlular tarafından Yahudi şehri Bethulia’nın kuşatılması sırasında, halkı açlıktan acı çekerken teslim olmaya hazır hale gelmiştir fakat Judith düşman kampına girer ve General Nebuchadnezzar’i baştan çıkarırken, sarhoş halinden yararlanarak kafasını bir kılıç yardımı ile keser ve şehrine bir efsane olarak geri döner. Orta Çağ’da popüler olan bu öykü, bir erdemin göstergesidir. Gustav Klimt ise diğer sanatçılardan farklı olarak dramatik bir öykü kahramanı yerine vamp bir kadın kurgulamıştır. Figür yarı çıplak yarım boy portre olarak tasvir edilmiştir. Boynundaki altın sarmalı kolye ve belindeki kemer, figürün çıplaklığını vurgulamaktadır. Resmin sağ alt köşesinde figürün tuttuğu kopmuş erkek başı bulunmaktadır. Kadın figürünün arkasında ise incir ve zeytin ağaçları yer almaktadır. Figürün bakışları seyircinin bakışları ile karşı karşıyadır. Klimt bu karakteri İncil’de geçen bir karakter olarak kurgulamamış, göz kapaklarının yarı kapalı olması ve elbisenin açıklığı hem konunun gerilimini hem de erotizmi arttırmıştır. Bir bütünlük içinde kibir ve asalet hissedilmektedir fakat sunduğu asalete rağmen gözlerindeki bakışlarda sinsilik taşımaktadır.

    Adele Bloch - Bauer I

    Bu resimde Viyana’nın önde gelen ailelerinin kızlarından biri olan Adele Bloch-Bauer’e ait bir portre tasvir edilmiştir. Kadının siyah saçları ile beyaz yüzü ile bir kontrast oluşturulmuştur. Kadın figürü resmin sağ tarafına yerleştirilmiştir. Realist bir yaklaşımla elleri ve yüzleri betimlenmiştir. Resmin şiirselliği kullanılan kadın figürünün zarafetinden kaynaklanmaktadır. Arka plan ile kadının elbisesi neredeyse ayırt edilemeyecek şekildedir. Etraf motifler ile bezenmiştir, figürün çevresindeki motifler sembolik anlam taşımaktadır. Üçgen, yumurta, göz ve badem formundadır. Kandel bu figürleri şu şekilde yorumlamaktadır: '‘Doğurganlığın sembolleri, baştan çıkartan ve üreme kapasitesi ile karşılaştırmayı vurgulamak için yapılmış tasarımlardır.’'

    THE KISS - ÖPÜCÜK

    ‘The Kiss’ adlı resim sanat tarihinde yer alan en ünlü eserlerden birisidir. Dünya üzerinde birçok reprodüksiyonları bulunan bu baş yapıt, Gustav Klimt’in en önemli eserlerinden birisidir. Resim incelendiğinde 2 figür göze çarpmaktadır. Kare formu belli bir dinginliği ifade etmek için kullanılır. Resmin merkezinde diz çökmüş bir kadına bir erkek sarılmıştır. Kadının sol eli, adamın hem elini tutar gibi hem de onu uzaklaştırmayı ister gibi algılanmaktadır. Sağ elinin parmaklarını bükmesi adamın sırtını kavramak istememesini hissettirmektedir. Resme bütünsel olarak yaklaşıldığında 2 figürün de gerçek olmayan bir dünyadalar gibi algılanmaktadır. Klimt eserinde erkeğin yüzünü saklamış ve başına Romalı İmparatorları andıran bir taç kondurmuştur. Bu anlatım Romalı İmparator Justinian’a bir gönderme olabilir. Erkek elleri ile kadının başını sarmış ve kadın figürünü hareketsiz hale getirmiştir. Kadın üzerinde olan baskı ile donuk bir hissiyat vermektedir. Erkek figür çıplak değildir fakat üzerindeki giysi pelerin havası verip kadını hapseder gibi gözükür. Belki de ressam bu anlatımda bize bir otoritenin sembolize edilmiş halini gösteriyor olabilir. Erkek figürün üzerinde helozon çizgiler ve dikdörtgen formlar bulunurken, kadının giysisi çiçeklerle süslenmiştir. Giysi ile bütünleşmiş çiftin vücutları yüzeysel bir biçimde tasvir edilmiştir. Resme bakıldığında hacimli olarak sadece kadının yüzü elleri ve ayakları yer verilmiştir. ‘The Kiss’ adlı resim 2. Dünya Savaşı sonunda Alman ordusunun çekilişi sırasında yok edilmiş birçok eserden birisidir.   Kaynakça: GUSTAV KLİMT’İN RESİMLERİNİN SEMBOLİK ANLAMI Meryem Zeynep ÖZBAY Yüksek Lisans Tezi

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.