Şair, ressam, deneme ve oyun yazarı olarak tanınan Johan August Strindberg, 22 Ocak 1849’da Stockholm’de doğdu. Yarısı tiyatro oyunu olmakla birlikte 120 kadar eser üreten Strindberg, Avrupa ve Amerikan tiyatrosu üzerinde büyük etki yarattı.
[caption id="attachment_68514" align="aligncenter" width="770"] August Strindberg[/caption]
1867'de Uppsala Üniversitesi'nde tıp öğrenimine başladı. Ancak parasal sıkıntıların araya girmesiyle okulu bırakmak durumunda kaldı. Bu süreçte gazetecilik, özel ders gibi işler yaparak geçimini sağladı. Tiyatroya ilgisinden dolayı birkaç tiyatroda muhasebeci olarak çalıştı, başarısız bir oyunculuk girişimi oldu; ardından oyunlar yazmaya başladı. 1870 yılının Ocak ayında, Uppsala Üniversitesi'ne estetik ve modern dilleri incelemek ve birkaç oyun üzerinde çalışmak için geri döndü. İlk yapıtı, 13 Eylül 1870'te sahnelendi. 1872'de Stockholm'e taşınan Strindberg, ilk kısa öyküsünü yazdı ve ilk tablosunu yaptı. Yaptığı resimlerde natüralist akımının izleri görüldü.
Bütün yaşamı boyunca kendini aramış, bu süreçte içinde bulunamamış dünyaları bulan ve her arayışında bilinçaltının daha karanlık noktalarına yönelen yazar kendini asla bulamadı. Gittikçe kötüleşen ruhsal durumu oyunlarında özgün bir yapı oluşturdu. Çağdaşı olan Ibsen’ın aksine oyunlarında gerçekçi toplumsal sorunları değil kendi iç dünyasını ele aldı ve her oyununda kendini anlattı. Ayrıntılara önem vermeyen, oyunlarının yapısı her seferinde değişen, başka yöne çekilebilen ve garip düşlerin dünyasını veren bir yazar oldu. İlk çalışmalarından itibaren dramatik eylem, dil ve görsel kompozisyonun yenilikçi biçimlerini geliştirdi ve modernin babası olarak kabul edildi.
Düşünce düzeyinde Buckle, Kierkegaard ve Swedenborg; yazarlık alanında ise Byron, Shakespeare ve Maeterlinck onu fazlasıyla etkiliyordu. Aynı zamanda dinsel ve siyasal inançları yönünden hemen her kategoriye sokulacak bir yazardı: Pozitivist, ateist, toplumcu, katolik, hindu, budist ve Swedenborg’un etkisinde bir mistikti. Strindberg, ilk yazınsal başarısını 1879 yılında yayımladığı Kırmızı Oda adlı romanı ile kazandı. İlk önemli natüralist İsveç romanı olan bu eser ile tüm İskandinavya'da tanındı.
1872'de yazmaya başladı Olof Usta'yı 1881’de bitirdi ve aynı yıl sahnelendi. Bu onun oyun yazarı olarak ilk büyük başarısı oldu. Yazar, Olaus Petri'yi ihtilalci eylemi içinde işledi ve işlediği karakter derinliği oldukça beğenildi. 1882'de yayımlanan Yeni Krallık adlı kitabı ise skandala yol açtı. Bu eserde krallık ve diğer güçlü kurumları eleştiren oyunlar yer alıyordu. Yazar, aldığı düşmanca tepkiler nedeniyle ülkeyi terk etti; kendi ifadesi ile sürgün edildi.
1883'te geçici bir süre için İsviçre’ye dönerek ailesiyle Geneva Gölü kıyısında bir köye yerleşti. Burada, 1884’te, Evlilik adlı kitabı üzerine çalıştı. Bu kitabı yüzünden hakkında çeşitli davalar açıldı. Davalardan aklansa da bu deneyim onun ruhsal dengesini olumsuz etkiledi ve evliliğini yıprattı. Kadın hareketi ile aynı döneme rastlayan evliliğindeki sorular, kadınlara karşı aşağılayıcı bir bakış geliştirmesine yol açtı. Yazar, Baba adlı eserini tamamladı ve İsviçre'ye geri döndü. Strindberg'ün ilk natüralist oyunu olan Baba, 1887'de yayımlandı.
Danimarka'ya döndüğünde deneysel bir İskandinavya Tiyatrosu kurmak için girişimde bulundu. Amacı, oyunlarını sahnelemeyi kolaylaştırmaktı. Paris'teki Theatre Libre'yi model alan tiyatronun ilk oyunu Matmazel Julie'nin Danimarka sansürü tarafından engellenmesiyle tiyatro başarısız oldu ve Strindberg mali açıdan çöktü. 1889'da İsviçre'ye dönen Strindberg, Açık Deniz oyunu üzerine çalıştı. Eserde bir bilim adamının yerli köylüler ve doğa ile mücadelesini anlattı.
[caption id="attachment_68508" align="aligncenter" width="784"] Władysław Ślewiński, Portrait of August Strindberg1895, National Museum in Warsaw[/caption]
1892'de Stindrinberg, Berlin'e gitti ve orada eserlerini sahnelemeye istekli sanatçılarla tanıştı. Edward Munch, Paul Gaugin ve Nietsche gibi hayranlık duyduğu kişilerle birlikte olma fırsatını buldu ve bohem bir yaşam sürmeye başladı. Resim yapmakla da uğraşan sanatçı, daha çok kendi portrelerini çizdi. Bir yandan da görünmez düşmanlar ve halüsinasyonlar ile mücadele etti.
[caption id="attachment_68506" align="aligncenter" width="656"] Edvard Much, Portrait of August Strindberg, Museum of Modern Art, Stockholm - Sweden[/caption]
1894 Paris'te Knut Hamsun, Frank Wedekind, Henri Becque, Paul Gauguin ile arkadaşlık etti. Amatör bir bilim adamı olarak çeşitli kimya deneyleri yaptı. Olof Sager-Nelson ile birlikte Gothenburg’da bir resim sergisi açtı. Uğraşları, aşırı yoksulluğu ile birleşerek akıl sağlığını kötü olarak etkilemeye devam etti. İsviçreli hristiyan mistiği/din adamı Emanuel Swedenborg'un öğretilerinden etkilenen Strindberg bir dinsel dönüşüm geçirdi ve yaşadıklarını, 1897'de yazdığı Inferno otobiyografik romanda anlattı. Bu kitap, onun akıl hastalığının tescillenmesi olarak kabul edildi. 1898'de Inferno’nun devamı olan Efsaneler'i ve ardından içsel mücadeleler ile ilgili bir eser olan Şam Yolu adlı oyunu yazdı. 1899'da Stockhom'e yerleşti.
Sanatçı Stockolm'de 22 oyun yazdığı üretken bir dönem geçirdi. 1906’da aktör August Falck ile birlikte Stockholm'de deneysel bir tiyatro kurmak için uğraşmaya başladı. Bu tiyatroda karakterin içsel gelişimine odaklanan oda oyunları sahneye konacaktı. 1907 sonunda açılan tiyatro için dört yeni oyun yazdı. Artık eserlerinde natüralizm yerine sembolist ve ekspresyonist teknikleri uyguluyordu. 1901'de Rüya Oyunu ve 1907'de Hayaletler Sonatı gibi simgesel oyunları Alman dışavurumcu tiyatrosunun temellerini atmıştır. Ülkesinde saygın bir kişi kabul edilen Strindberg, 1909'da sosyalist liman isçisinin yönettiği halk kampanyası sayesinde devlet tarafından emekli maaşıyla ödüllendirildi. Avrupa'ya Oda Tiyatrosu'nu kazandıran ve tiyatronun öncüsü kabul edilen sanatçı, 14 Mayıs 1912'de Stockholm'de mide kanserinden hayatını kaybetti; devlet destekli bir cenaze ile defnedildi.
Yorum Bırakın