Ozymandias ismini çizgi roman severler iyi bilir. Özellikle Watchmen okuyanlar... Çizgi roman tarihinin en önemli eserlerinden olan Alan Moore ve Dave Gibbons imzalı seride Dünya’nın en zeki insanı olan Adrian Veidt’in kahraman ismidir Ozymandias. Aslında Alan Moore, Veidt’e Ozymandias ismini verirken gerçek hayatta yaşamış birinden esinlendi. Antik Mısır’ın 19. Hanedan firavunlarından biri olan II. Ramses’ten...
Peki II. Ramses ya da Yunanlı tarihçilerin deyimiyle Ozymandias aslında kim? Antik Mısır’ın firavunlarından biri olması dışında onu bu kadar önemli kılan özelliği ne? Babası I. Seti tarafından 16 yaşındayken veliaht seçildikten sonra 20’li yaşlarının başında firavun olarak tahta geçen Ramses, tam 60 yıl boyunca Mısır’ı yönetti. Adına anlatılan efsanelere göre ise Kadeş Savaşı esnasında Mısır Mitolojisi’ne göre baş tanrı Amon’un gücü ile Hititleri alt etmeyi başardı.
Ramses II, hükümdarlığı süresince kendisini oldukça güvenen bir firavundu. Öyle ki adeta kendisine tapan firavun, kendisinin pek çok heykelini yaptırdı. Hatta kendine ait bir piramidi bile vardı. Yaptırdığı heykellerin birisinde de şu cümleler yazılıydı. Bu cümleler ileride kendisi ile alakalı Percy Shelley tarafından yazılan meşhur bir şiire ilham kaynağı olacaktı:
Kralların Kralıyım, Ben Ozymandias. Her kim benim ne kadar haşmetli olduğumu ve nerede yattığımı bilirse, eserlerimden birini geçmesine izin verin.
Antik çağ tarihçisi Diodorus’a göre bu cümleler, Mısır Luxor yakınlarında II. Ramses’in cenaze tapınağında yıkılmış bir heykelde yazılıydı. Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi II. Ramses, kendi ismini ve eserlerini oldukça ön planda tutardı. Öyle ki eserlerinden biri de 1995 yılında Krallar Vadisi’nde bulunan mezardı. Üstelik bu mezar, Krallar Vadisi’nin en geniş mezarı olarak kabul ediliyordu. Mısır’ın turizm adına en büyük cevherlerinden biri olan bu mezarın gizemi de büyüktü. Yıllar geçtikçe mezarın sırları yavaş yavaş açığa çıkmaya başladı.
Arkeologlar, mezarın derinliklerine indikçe daha da ilginç şeylerle karşılaştılar. Karşılarında en az 67 odalı devasa bir mozole duruyordu. Arkeologların akıllarına ilk gelen şey II. Ramses’in oğullarıydı. Çünkü araştırmalara göre II. Ramses, 52’si erkek olmak üzere tam 100 çocuğun babasıydı. Belki mezarın derinliklerine inerlerse arkeologlar, II. Ramses’in oğullarına ulaşabilirlerdi. Düşüncelerine göre II. Ramses’in oğulları, bu mezarda yatmaktaydı.
Antik Mısır mezarları çoğunlukla birkaç odadan oluşmaktaydı. Ayrıca bu odalar oldukça küçüktü. Bulunan mezar ise karmaşık bir plana sahip 67 oda dışında pek çok merdiven ve eğimli koridorlardan oluşuyordu. Üstelik bu eğimli koridorların sonunda daha pek çok oda bulunuyordu. Yapılan keşfi anlatan Kahire Amerikan Üniversitesi’nde Mısırbilim Profesörü Dr. Kent R. Weeks, bu gizli kalan odalarla birlikte mezarın toplam oda sayısının 100’ü bulabileceğini söyledi. Daha keşfedilmeyen pek çok oda ve gizem vardı.
Dr. Weeks’in 1995 yılındaki bu sözlerine nehrin karşısında Luxor’da çalışan Chicago Üniversitesi’nden arkeolog Dr. Peter Dorman da hak verdi. Dr. Dorman’a göre bu keşif, oldukça önemli ve bir o kadar da heyecan vericiydi. Bulunan bu kalıntılar II. Ramses’in büyük bir sır perdesi arkasındaki ailesine ışık tutabilecekti. Mezar, kralına sadık olan prensler hakkında büyük bilgiler içeriyor olabilirdi. Mezarın keşfi, akıllarda çok fazla soru işaretleri oluşturdu. Belki de daha pek çok firavun ailesi, keşfedilmemiş mezarlarda yatmaktaydı.
Mezar, II. Ramses’in kendi mezarından yaklaşık olarak 30.48 metre uzaklıktaydı. Ayrıca Tutankamon’un mezarına da yakındı. Öyle ki Kral Tut’un mezarını kazan İngiliz arkeolog Howard Carter, bilmeden bu mezarın girişine ulaşmış sonra da bunu gizli tutmuştu. Bu giriş Carter’dan önce 1820 yılında İngiliz bir gezgin tarafından da keşfedilmişti. Ancak bu gezgin, en dışta bulunan 3 odadan ileri gidemedi. 1980’li yıllarda ise Dr. Weeks ve diğer arkeologlar 19. yüzyıl gezginlerinin günlüklerini inceleyerek bu girişi bir kez daha keşfetti.
Nitekim girişin önü taşkınlar tarafından tıkanmıştı ve bu durum keşfe engel oluyordu. 1995 yılının Şubat ayında ise Dr. Weeks ve ekibi, kalıntıları bulundukları yerden kaldırmayı başardı. Kaldırılan enkazın arkasında ise 16 sütunlu büyük salon ve Osiris’in heykeli vardı. Üstelik mezarın bu kısmı, sudan daha az etkilenmişti. Osiris’in heykelinin sonundaki dar geçitten geçen ekip, iki kola ayrılmış koridora ulaştı. Üstelik bu koridorda 20 adet odaya açılan 20 farklı kapı bulunuyordu. Odaların en küçüğü ortalama 3 metreye 3 metre, en büyüğüyse 18 metreye 18 metre boyutlarındaydı. Üstelik burada bulunan yapılar, diğer mezarlardan oldukça karmaşık ve farklıydı.
Dr. Week’e göre ise ana seviyedeki odalar, dini törenlerde ölen kişilere sunulan ganimetlerin bulunduğu odalardı. Odalarda binlerce çanak, heykel parçaları, mücevherler, ahşap mobilyalar, yazılı taş kaplar ve mumyalanmış insan bedenleri bulunuyordu. Geçmiş zamanlarda mezarı bulan bazı yağmacıların izleri mezarın dış kısımlarında görülüyordu. Ancak anlaşılan yağmacılar buradaki odalara ulaşmayı başaramamıştı.
Mezardaki yakın incelemeler, II. Ramses’in oğullarından 4 tanesinin ismini açığa çıkardı. Girişteki küçük odalardaki süslemelerde II. Ramses’in ilk oğlu olan Amon-her-khepeshef ve 2. oğlu Ramses Jr.’ın isimleri görülebiliyordu. Kaymak taşından bazı kalıntılarda ise bir başka oğul Sety’nin ismi vardı. Girişin dışında ise kireç taşının üstünde 15 yaşındaki Mery-amon’un ismini görmek de mümkündü. Tarihçiler, II. Ramses’in 52 oğlunun isimlerini biliyorlardı ancak oğullar hakkında bilinen bilgiler oldukça sınırlıydı. Daha önce firavunun sadece 2 oğlunun mezarları bulunmuştu. 13. oğul Mernepteh, aynı babası gibi firavun olmuş ve kendi mezarını yaptırmıştı. 5. oğul Khaemwase’in ise Giza Piramitleri’nin güneyindeki Saqqara’da yatmakta olduğu düşünülüyordu.
Keşfi gerçekleştiren ekibe göre bu kadar büyük bir mezarda 4 oğuldan fazlası vardı. Nitekim çalışmalar yıllar boyunca devam etti. En son geçilen kayıtlara göre 2006 yılında keşfedilen oda sayısı 130’a ulaştı. Ancak daha bu mezarla ilgili keşfedilmesi gereken daha pek çok oda ve kalıntı vardı. Kazılar devam edecekti. Belki de II. Ramses’in diğer oğulları ve hatta kızları da bu devasa mezarda cansız olarak yatmaktalardı.
Kaynak: 1,2
Yorum Bırakın