Yunanistan’ın meşhur “On İki Ada”sından Türkiye’ye en yakın (2.1 km uzaklıkta) olan Meis’in resmi adı Megisti yani Yunanca’da “en büyük” demek. On İki Ada’nın en küçüğü olan Meis’e bu ismin verilme sebebi ise Kaş açıklarında bulunan en büyük ada olmasıdır. Osmanlı egemenliğindeki adı ise “Kızılhisar”dır. Bu isim adanın tek yerleşim yeri olan ve merkezi sayılan “Kastellorizo”dan (İtalyanca Castellorosso’dan yani Kızıl Kale) gelmekte. Kaş’tan feribotla ulaşabileceğiniz adaya günübirlik seyahat edebileceğiniz şekilde gündüz ve akşam seferleri bulunmakta. Son zamanlarda Kaş’a gelen turistlerin uğrak noktalarından biri haline gelen, yerlilerin samimiyetiyle, limanda sizi karşılayan deniz kaplumbağalarıyla, ara sokaklarını dolaşırken size eşlik eden kedileriyle kendini sevdiren "Kaş'ın gözü" Meis’i keşfedeceğiz bu yazımızda.
Küçük bir ada olmasına ve ülkemize bu kadar yakın olmasına rağmen rengarenk evleri, daracık sokakları, kıyı boyu dizilmiş tavernalarıyla Yunan adası ambiyansının tam ortasında buluyorsunuz kendinizi. Diğer Yunan adaları kadar konaklama, restoran, plaj seçenekleri fazla olmasa bile kalınacak 3, 4 ve 5 yıldızlı oteller, hosteller; iner inmez yudumlayabileceğiniz soğuk frappe satan klasik Yunan kafeleri ve cam gibi tertemiz suyunda yüzebileceğiniz plajlar mevcut.
Mavi Mağara Meis’e gitmişken görmeniz gereken olağanüstü yerlerden biri. Mağaranın içinde güneş ışık oyunları yaparken sıradışı fosforlu bir mavide yüzebiliyorsunuz. Tek dikkat edilmesi gereken şey suyun yükselmemiş olması zira su yükselirse mağarada yüzmek tehlikeli hale geliyor. Kim bilir belki de mağaranın içinde yaşayan fokları gören bazı şanslı ziyaretçilerden biri olabilirsiniz!
Eğer daha uzun denize girmek ister, şezlongunuzda kitabınızı okumak isterseniz yine deniz taksileriyle (İstanbul’dakiler gibi değil küçücük sandallar) Meis’ten de küçük Aya Yorgi Adası’na giderek St. George plajındaki tertemiz camgöbeği rengi suda yüzebilirsiniz. Ayrıca küçük de bir işletmesi ve Yunan adalarının vazgeçilmezi bembeyaz kilisesi olan adada şirin bir manzara eşliğinde karnınızı doyurabilirsiniz.
[caption id="attachment_183580" align="alignnone" width="640"] Fotoğraf: Baya İyi[/caption]
[caption id="attachment_183581" align="aligncenter" width="640"] Fotoğraf: Baya İyi[/caption]
Eğer yalnızca deniz-güneş-kum tatili yapmak istemiyor daha kültürel bir gezi hayal ediyorsanız bu küçücük adanın girişinde bulunan kırmızı kubbeli Osmanlı camini ziyaret edebilirsiniz çünkü orası artık ibadet yeri olarak değil de bir arkeoloji müzesi olarak kullanılıyor. İçinde Meis’in tarihi koleksiyonunu görebilirsiniz. “Küçücük adada ne tarihi?” diye düşünmeyin zira Meis 1947’de Yunanistan’ın yönetimine girene kadar ; Likyalılara, Romalılara, Bizanslılara, Rodos Şövalyelerine, Memlüklere, Napoli Krallığına, Osmanlı İmparatorluğuna ve Dünya Savaşı’nda önce Fransızlara sonrasında uzunca bir süreliğine (İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar) İtalyanlara ev sahipliği yapmıştır.
Yine tarih severlerin hoşuna gidecek iki durak daha var o da Likya Mezarı ve Saint Jean Şövalyeleri Kalesi. İki yapı da deniz seviyesinden yüksekte (kale 200 metre, mezar ise 30 metre) olduğu için mükemmel bir ada ve Kaş manzarasıyla karşılaşıyorsunuz. Ayrıca kalenin ilerisinde Türk hamam kalıntılarına da rastlayabilirsiniz.
[caption id="attachment_183590" align="aligncenter" width="1321"] Kaleye çıkan merdivenler[/caption]
[caption id="attachment_183591" align="aligncenter" width="1326"] Likya Mezarlığı[/caption]
Adaya gitmeden önce çoğunluğu Meis’te çekilen, 1991 yılında Oscar ödülü kazanan Mediterrano filmini izlemenizi öneririz. O zaman adanın sokaklarında gezerken daha çok keyif alacaksınız.
Yorum Bırakın