Turgut Uyar tarafından kaleme alınmış şiirler. Bütün şiirleri. Tamı tamına 717 sayfa. Kendi sağlığında ve isteğiyle yayımladıkları dışında notları arasında bulunanlara da bu kitapta yer verilmiş. Bir hazine gibi Büyük Saat. Turgut Uyar'ın kaleminden damlayan nice kelime, cevher...
Bu kitapta yüzlerce şiir var. Sayfaları çevirdiğinizde zaman içinizde akıyor.
Şairin popüler şiirine nazaran kıyıda köşede kalmış, daha az duyulmuş şiirlerinden 7 tanesini sizler için derledik.
1) ATLIKARINCA Tel cambazı istiyordu ki dünya istediği gibi olsun. Bile bile aldanmaya vardırıyordu işi. Ama olmuyordu kendisi vardı. Önceleri terliydi avuçlarımdan kayıyordu Sonra sonra hem alıştım hem sevdim Dedim ki ne iyi bu kadındır gecenin yarısında Etleri var beyaz, gergin sıcaklığı var öp öp ısın Karanlık sokakları kötü lokantaları ısınmış rakıları Düşündüm göğsümden iki düğme çözdüm Gittim bir ormanı dört ucundan tutuşturdum geldim Burada bana göre bir şeyler vardı Oturdum Bu ellerimi nereye koysam yakışmıyor Dedim ki en iyisi kucağında dursun Şu kravatımı çiviye as gel Sigaramı yak birlikte at arabalarını düşünelim Sarı pirinçten pırıltılı koşumlarını düşünelim Bir zamanlar bilerek unuttuğum ‘Küçük Deniz Sokağı’nı Denizi odun depolarını demli çayları Ben iyiyim bunlar da iyi şeyler sen nasılsın Kolların çıplak değildi ama hiç de zararı yoktu Bir gülünce tanıyordum sen değildin ne yapsam Elimden gelmiyordu Tanıyordum elimden gelmiyordu Yoksa ne güzel aldanacaktım Yabancılığın daha alımlıydı belki Ama seni bir ormanda yakalasaydım İlk günlerin ilk çiçeklerin tadında Kandırdılar 23 lira 10 kuruşumu aldılar iki kadehe 90 kuruşu da ben tutup garsona verdim Sonunda şehre vardım gökyüzüne fişekler atıyorlardı Bir kalabalık vardı sarıydı utanmazdı geçkindi Böylesi daha yakışıyor bildiklerime Gün doğsun bir arınayım istiyorum Güneş tozlu caddeler kaygılarım beni bir arıtsın istiyorum İşte tam böyle istiyorum.
2) GECELERDE Sabahı dağlarda gördüm göreli, Ürkerim akşam ezanlarından. Ne şarap, ne sevda, ne yâr adı Daha tatlı kelime yok, “yarın”dan. Ağlamak, sızlamak kaç para eder Bir şarkı söylenir, bir şarkı biter. Ömür dedikleri gitti gider Bir avuç su gibi parmaklarından. Ne gülü, bülbülü gülşeni -hasın, Elâlem varsın korkakmış desin. İstemem istemem gece olmasın İşim daha güzel, rüyalarımdan…

3) İyimser Bir Sonuç'a ben bir gün giderim ki neyim kalır eksik bıraktığım her şeyim kalır yaz günü kim ister ki öldüğünü eksik bıraktığım her şeyim kalır yaşamam bir beyazlık gibi sanki eksik bıraktığım her şeyim kalır genişlerim dağılırım beyazım ben bir gün giderim ki neyim kalır ben bir gün giderim ki ey diri at elbette benim de bir şeyim kalır
4) UYANINCA ÜŞÜMEK Kurutulmuş bir çiçektiniz sanki, göğünüzü getirdim Karşılıklı bakışan sulardan ve en iyisi Sırmayla süslenmiş bir eski zaman ceketi örttüm üstlerinize ısındınız, uyudunuz, ölmediniz gülümsemeyle uzun bir araba atlarını itiyordu ve size baktım. Yaprağın bir soğuku yadırgayan yeşili ancak üstümüzdeydi Durmadan karanlıktan uykunuz uzuyordu, sıcaktan Uyuyordunuz... ve evler birbirlerinden eskirlerse ve eskiden olmak tükenirse, ve yalnızlığınızın bütün yakılmış mumları erirse, ve sırmalı uykudan usul usul uyanırsanız korkmayın... O zaman lokantalar var daha başka Akşamla. Ve dindiren şarkısı kendi olmanın Büyük ve kesin cezalanışı yani sevincin Uzun içkilerde, uykulu zehirlerde, bir yıl sonra ve her yerde Yaşamak yani, bağırmak, gürültüler, geçip gitmesi bir beyaz resmin ve çökmek, Sizi titreten taşra aydınlığı yahut birdenbire Karışıp yalan ışıltısına yaşamanın hani... solgun gece, uzun ve yuvarlak gece ve o su ve o çıplanmış bedenlerin sonu gelmez buğusu sizi alır ve bırakırsa, sizi bırakırsa korkmayın... o zaman uzun antikacılar var gene ve onların dükkanları kullanılmış takvimlerden artan hüzünler sizi alır götürürüm, yirmi dört parça tentene alırsınız örtünürsünüz.
5) ÖLÜ YIKAYICILAR İyi ki geldiniz burada bulundunuz Her şey öyle uzun, biz soğukuz ve öyle solgunuz… Perdeleri kaldırdık. ölüm Islaktı dünyada. Denizsiz bir salı günüydü. Camları açtık, öyle kaldı artık. Denizsiz bir salı kimler için önemli? Ölü, boşluğumuzu doldurdu birden, Kolasız, yakışıksız (ölü yıkayıcılar gelince) Sigara masalarında, tenteneler, Duvarlarda aile fotoğrafları, ölüye uygunsuz. Camları açtık, öyle kaldı artık. ta ki, bir kadın su içsin evinde. -adın bir avunmadır omuzlarımda ve anlağımda, büyük su- bazan bir ölüm büyük bir yadırgamadır şehirlerde. “Geldiler. büyük ocaklarını kurdular bir atı ürküttüler ve yusufçukları. Denize gitti onlar. Ölünün çenesini bağlamışlardı, uzattılar. Karnına bıçak koydular, kara saplı aradılar. Apış aralarını sildiler, temizlediler. Karnını oğdular, yine sildiler. Ayak başparmaklarını bağladılar. Kefenine biçip giydirdiler. Ölümü tazeleyip bağışladılar.” Vapurda bilet sordular, birden. vakit, Geçti. Küçüldüm. - Bir ölüye geç kalmayalım baylar, biletler nasıl olsa kesilir. Sokak başlarını tazelediler bitkin sonuçlar - Bir de fonde de pouvoir, nasıl ölür kim bilir? ayaklarını yıkadıktan sonra. umulmaz. - tersaneden bir işçi, bir otelden bir garson ve ben ve bir su. Uzungar'lar, uzunavlular, uzunsessiz yitirdiğimiz o son duyarlık, o sessiz başkaldırma ölüme ve kaçamak bir bakış, çekici kül rengine ölünün ağzındaki. “Uzun sessiz ölüyü yıkadılar. Direnmedi. Anısı tükenmedi. Sürdü.” İyi ki geldiniz, burada bulundunuz Her şey öyle uzun, biz soğukuz ve öyle solgunuz…

6) GEYİKLİ GECE Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan toprağı sürdük Bir yandan kaybolduk Glâdyatörlerden ve dişlilerden Ve büyük şehirlerden Gizleyerek yahut döğüşerek Geyikli geceyi kurtardık Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz Bilir bilmez geyikli gece yüzünden "Geyikli gecenin arkası ağaç Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı" İster istemez aşkları hatırlatır Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş Şimdi de var biliyorum Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli Hiçbir şey umurumda değil diyorum Aşktan ve umuttan başka Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor. Biliyorum gemiler götüremez Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı Koltuk altlarımız gitgide tatlı gelirdi Geyikli gecenin karanlığında Aldatıldığımız önemli değildi yoksa Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak Gümüş semaverleri ve eski şeyleri Salt yadsımak için sevmiyorduk Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz Ne iyiydik ne kötüydük Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı Ama ne varsa geyikli gecede idi Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında Büyük otellerin önünde garipsiyorduk Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk Yahut bir adam bıçaklasak Yahut sokaklara tükürsek Ama en iyisi çeker giderdik Gider geyikli gecede uyurduk "Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede İmdat ateşleri gibi ürkek telâşlı Sultan hançerleri gibi ayışığında Bir yanında üstüste üstüste kayalar Öbür yanında ben" Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım Eskimiş şeylerle avunamıyoruz Domino taşları ve soğuk ikindiler Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık Gölgemiz tortop ayakucumuzda Sevinsek de sonunu biliyoruz Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum İyice kurulamıyorum saçlarını Bir bardak şarabı kendim için içiyorum "Halbuki geyikli gece ormanda Keskin mavi ve hışırtılı Geyikli geceye geçiyorum" Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
7) Islak Çeltikler'e benim bir sevincim var yüzün artık akşam bir çocuğun gülüşünü görüyorum nereye baksam kıyımız uzak ve kuytuda ellerimiz sanki yok ellerimiz yok ama senin ellerini bir tutsam bazı çocuklar doğar bilirim bazı çocuklar doğmaz doğmayan çocuklar için bilmem ne yapsam ey çavlan. bitmeyen temmuz güneşi. ey aslan silkin. sakla harmanını. çocuğunu sakla ey aslan. suya kaptır kendini ellerin sanki yok bir güzel günde mızıkalarla bir alanda dursam sen yoksun gazeteler yok geçmişin razı değil bilmem ki doğmayan çocukları ben mi doğsam
Yorum Bırakın