“Orta Doğu’nun En Kudretli Ses Sanatkârı”



Atatürk Münir Nurettin’e Neden Darılmıştı?
Fahrettin Altay anlatıyor:
"Atlas Sineması'nda “Üçüncü Selim’in Gözdesi” isminde yerli bir film oynadı. Burada Selim’in sazendesi Sadullah Ağa’yı o eski kıyafeti ile Münir temsil ediyor ve pek güzel yapıyordu. Bir kabahati yüzünden Selim’in gazabına uğrayan sazende sonunda affa mazhar olarak Selim’in elini öpüyor.
Münir bu rolü yaparken on beş seneye yakın bir geçmiş günde kendisine dargın Atatürk’ün de elini öperek affına nasıl mazhar olduğunu hatırlamamak kabil değildir.
Anlatayım: Rahmetli Atatürk’ün son senelerinde beraber bir tren seyahati yapıyorduk, vagon salonunda yalnızdık.
Garsona gramofon çalmasını ve birer kahve getirmesini emretti. Garson onun çok sevdiğini bildiği Münir Nurettin’in plaklarından birisini koydu. Ses başlar başlamaz Atatürk ‘Değiştir onu!’ diye bağırdı. Çocukcağız hemen Münir’in diğer bir plağını koydu. Bu da çalmaya başlayınca, rahmetli daha gür bir ses ile garsonu tekdir ederek değiştirmesini ve plakları atmasını emretti. Ben derhal gramofonun başına geçtim ve Safiye’nin bir plağını bularak taktım. Atatürk tebessüm ederek öteki plakların pencereden dışarı atılmasını emretti. Münir’in o güzel plaklarını birer birer pencereden fırlattı. Bir şey bilmediğim için hayret ettim, sebebini soramadım da, kendisi de bir şey söylemedi. İhtimal benim meseleyi bildiğimi sanıyordu.
Sonradan başkalarından öğrendim ki, Münir’e dargınmış, sebebi de bir masa âleminde Münir şarkı söylerken Atatürk ona takaddüm ediyor ve Münir’i kendisini takibe mecbur ediyor; Münir bu yüzden besteyi bazen bozmaya mecbur kaldığından müteessir oluyor, nihayet dayanamıyor, Atatürk’e bu işi kendisine bırakmasını söylüyor, Atatürk güceniyor, onu bir daha dinlemek istemiyor.
Atatürk her şeyde herkesi kendi arkasından gelmeye mecbur eden kuvvetli bir liderdi, hiçbir işte başkasının arkasından gitmeye tahammül edemezdi… Bu yüzden, çok sevdiği Münir Nurettin’i dinlemek zevkinden bile uzun müddet kendisini mahrum etmeye katlanmıştı.
Günün birinde Bursa’da Çelik Palas’ta yemek salonu Atatürk için hazırlanmıştı. Çepeçevre büyük bir sofranın ortasında kendisi oturmuş birçok dostları da sıralanmıştı. Ben de salonda oturuyordum. Baktım, karşı kenarda en nihayette Münir Nurettin başı açık oturmaktadır.
Bir barışıklık olduğunu anlayarak sevindim. Yüksek ayaklı bardaklara rakılar dolduruldu. Suları konarak beyazlaştırıldı. Atatürk arka cebinden bir tabanca çıkararak Münir’e tevcih etti ve ona bardağını başına koymasını işaret etti. O da bilâ perva dolu bardağı başının üstünde tuttu ve gözlerini emniyetli bir bakışla Atatürk’e dikerek hedefine hazır olduğunu gösterdi. Atatürk dikkatli bir nişan alırken, hepimiz şaka yaptığına kani idik. Şiddetli bir patlama sesiyle heyecanlandık. Kurşun kadehe değil arkadaki direğin başına değmiş ve bir delik açmıştı, o delik hâlâ duruyor.
Atatürk’ün tetiği çekerek namluyu yukarı kaldırdığı anlaşıldı. Münir derhal ayağa kalkarak bardağı ağzına götürdü ve sonuna kadar içti ve eğildi. Atatürk mütebessim bir halde onu yanına çağırdı. O da elini öptü. “Sesin gibi zekâ ve cesaretinin de mükemmel olduğunu ispat ettin, haydi bize bir şarkı oku da dinleyelim." sözleriyle onu taltif ederken tabancayı cebine yerleştirdi. Münir yerine dönerek Atatürk’ün çok sevdiği “Şahane gözler…” şarkısına, fevkalade bir surette başladı. Rahmetli bu defa şarkıya hiç karışmaksızın tatlı tatlı dinledi. Ve sonra da güzel şeyler anlatmaya başladı, belli ki, çok neşeliydi. Münir’in bu hakiki affedilme safhası sinemada yaptığı taklit af sahnesinden çok üstün değil mi?"
https://open.spotify.com/artist/34SwvNRArpQFhBMIMWiugNHer Yönüyle Atatürk, Avni Altıner, 1981
Yorum Bırakın