1907 Fenerbahçe'nin Kaptanı Berke "Thaldrin" Demir İle Röportaj Yaptık

1907 Fenerbahçe'nin Kaptanı Berke "Thaldrin" Demir İle Röportaj Yaptık
  • 0
    0
    0
    0
  • 2013 yılında kariyerine Team Turquality’de başlayan ve giderek yükselen performansıyla yavaş yavaş adından söz ettiren Thaldrin, en büyük başarılarına 2015 ve 2016 yıllarında ulaştı. Başarıdan başarıya koşmaya devam eden Berke "Thaldrin" Demir ile kısa ve keyifli bir röportaj yaptık ve sizlerin karşısına sunuyoruz. İyi okumalar dileriz. Oyun tutkunu ne zaman profesyonelliğe dönüştürme kararı verdin? Senin için dönüm noktası ne oldu? Ben uzun seneler boyunca oyun oynadım ancak üniversite sınavına hazırlanırken, derslerimi etkilediğini düşündüğüm için bıraktım. Ama geri döndüğümde eskiden beraber oynadığım arkadaşlarımın neredeyse hepsi turnuvalara katılmış, takımlara girmiş ve ilgimi çekti açıkçası. Arkadaşlarım iyi oynadığımı söylerdi ama bu şekilde kullanabileceğimi düşünmemiştim. Sonrasında denemek için arkadaşlarımın yanına gitmeye başladım, böyle böyle ufak çaplı turnuvalara katılmaya başladık derken kendimi bir anda burada buldum. Açıkçası ben profesyonel olayım diye düşünmedim ama bu iş nasıl oluyor diye meraktan oldu. Nasıl keşfedildin? League of Legends için keşfedildiğinde ailen nasıl bir tutum sergiledi? Karşı gelme, istememe gibi durum söz konusu olmuş muydu? Diğer herkese kıyasla benim durumum biraz istisnaydı çünkü ben bu arenaya girdiğim ilk zaman çok fazla takım ve oyuncu yoktu, yine birkaç takım vardı ama şu anki gibi değildi. O zamanlar dediğim gibi arkadaşlarım takımlarda oynuyordu onlar sayesinde ben bazı takımlara girdim. Benim için biraz şanslı bir durumdu. Günümüz şartlarında işe yarayacak bir şey değil bana kalırsa. Babamla anlaştığım bir konu vardı, babam bilgisayar mühendisi benim. Bilgisayarla çok içli dışlı olmama bakam negatif bakmıyordu annemin aksine. Şöyle bir konuda karar kılmıştık; ben üniversiteye gireyim, istediğim yeri kazanayım sonrasında bana kalmıştı. Üniversite her türlü biter diye bir algı vardı o yüzden ben üniversite sınavı döneminde bıraktım oyunu. O yüzden ailem negatif bakmıyordu aksine sıcak bakıyordu. Keşfedilmek isteyen bir oyuncu sence ne yapmalı? Nasıl bir yol izlemeli? Tekli dereceli diye bir şey var oyunda ve Tekli dereceli sıralaması aslında her şeyi belli ediyor. Genelde iyi takımlar, iyi takımlardan kastım şampiyonluk liginde ilkleri oynayan takımlar genelde oyuncularını Avrupa sunucusunda ki tekli dereceli sıralamasından seçerler. Bunun sebebi orasının daha çekişmeli ve üst seviyede olması. O yüzden benim tavsiyem şu olurdu; Türkiye sunucusunda belirli bir seviyeye geldikten sonra, -örneğin ilk beşe girdikten sonra- Avrupa sunucusuna geçmek. Çünkü Türkiye sunucusunda belirli bir seviyeye çıkmadan Avrupa sunucusunda da çıkamıyorsunuz. En azından oyuncuların Türkiye sunucusunda kendilerini ölçümlemesi lazım bence. Avrupa sunucusunda Challenger'da iyi bir yerde belirli bir süre kaldıktan sonra takımlar otomatikman, "Gel seni bir deneyelim, gel bizde yedek ol." gibi bir süreç başlıyor. o yüzden tekli derecelide kendilerini en üst seviyelere çıkıp keşfedilmeyi beklemeleri gerekiyor.

    Esporcu olduktan sonra hayatında neler değişti? Sana kattıkları neler diyebiliriz?

    Bana kalırsa benim hayatımda çok bir değişiklik olmadı. Ben her zaman zaten birinciliği hedefleyen takımlarda oynadım. O yüzden bence hayatımda çok büyük bir değişiklik olmadı. Bundan önce neysem şimdi de oyum diyebilirim. Biliyorsun ki esporcu kimliğine sahip kişiler belli bir yaştan sonra refleksleri zayıfladığı için sahneden çekiliyor. Sen kariyerini kaç yaşına kadar sürdürmeyi istiyorsun? Sonrası için yaptığın bir yatırım/plan var mı? Ben bu refleks yavaşlama ya da zayıflama olaylarına pek katılmıyorum. İnsanlar reflekslerini kaybetmekten çok şevklerini kaybettiği için sahneden çekiliyorlar. O yüzden bu konuya pek katılmıyorum. Benim durumum biraz farklı çoğu oyuncu üniversite okumuyor bu işi yaparken, ben bir yandan da Sabancı Üniversitesinde Endüstri Mühendisliği okuyorum, hatta bu dönem okula gidip geliyorum. Benim sonrası için opsiyonlarım çok fazla ama sonrası için, "Ben bunu yapacağım." dediğim bir durum yok. Belki mesleğime yönelirim, belki esporla alakalı şeyler yaparım. Ama daha ne yapacağım konusunda kararsızım, karar vermiş durumda değilim, o yüzden bu soruya bilmiyorum demek durumundayım. Bırakma konusunu yaklaşık 3 senedir düşünüyorum çünkü tam anlamıyla okulumu devam ettiremiyorum. Bazı dersler birbiriyle bağlı olduğu için ben ilk dönemi okuyorum, ikinci dönemi okuyamıyorum oyunla çakıştığı için ve bazı derslerimi de veremiyorum. Aile büyüklerine, akrabalarına söylediğinde ne gibi tepkiler aldın? Aile büyüklerine bir şey açıklama gibi bir durumum olmadı. Ne hikmetse onlar olaylardan haberdardı. Benim ne yaptığımı biliyorlardı. Daha çok annem ve babam bunları açıkladı "Berke'nin mesleği budur, bunu yapıyor" diye. Yaşça büyük olan, teyzemler, anneannemler oturup maçımı izliyor o yüzden ben bir şey anlatmak durumunda kalmadım aile büyüklerine. Günde kaç saat antrenman yapıyorsun? Özel hayatını nasıl idare ediyorsun bunun için özel bir formülün var mı yoksa gelişigüzel şekilde mi ayarlıyorsun? Bizim esporcular olarak 24 saatin 8 saatini uyuyarak geçiriyorsak geri kalanın aşağı yukarı 10-14 saat antrenmanla geçiyor. Takım antrenmanı denen bir olay var, neredeyse 8 saatimiz takım antrenmanı ile geçiyor ve bunun haricinde kalan kısımda tekli dereceli ile geçiyor. Zaten tekli dereceli oyunları bireysel olarak bizim gelişmemizi sağlıyor. Bizim haftada bir gün, dinlenme günümüz. Bu günlerde takım antrenmanı olmuyor ancak tekli dereceli yine de atmamız gerekiyor. Atmadığımız takdirde bir başka takımdan rakibimiz bizim önümüze geçebilir. Özel hayatımız varla yok arasında diyebilirim. Boş günümüzde tamamında dışarı çıkmamak şartıyla 2-3 saat dışarıda vakit geçirebiliyoruz. Ben bu şekilde yapmaya çalışıyorum. Biliyorsun ki ülkemizdeki çoğu oyuncu bir ligde "stuck" olmaktan şikayetçi. Onlara tırmanmak için verebileceğin tavsiyeler var mı? Bana kalırsa hangi şampiyondan, hangi koridordan zevk alıyorlarsa ona yönelmeliler. Ama bu her hafta değişmemeli örnek olarak, "Ben bugün Katarina, yarın da Diana oynayacağım." gibi olmamalı. Çünkü bütün şampiyonları en üst seviyede oynamak imkansıza yakın. O yüzden bir-iki tane şampiyon belirleyip -ki bu genellikle aynı tarz şampiyonlar oluyor- oynamalılar. Kısaca sevdiğiniz koridor ve sevdiğiniz tarzda şampiyonlar ile "stuck" durumundan kurtulabilirsiniz diyebilirim. League of Legends antrenmanları dışında hangi oyunları oynuyorsun? Ben genelde canım ne istiyorsa, bana hangi oyun keyif veriyorsa onu oynuyorum eğer LoL oynamıyorsam. Ama profesyonel oyuncu olduğumdan beri ne yalan söyleyeyim LoL'den başka oyun oynamadım diyebilirim ciddi vakit vererek. Ben daha çok sezon bittikten sonra, sezon arası dönem dediğimiz zamanlarda başka oyunlar oynuyorum. Diğer oyunları oynamak vakit kaybı gibi geliyor ama dediğim gibi sezon sonrasında World of Warcraft, PUBG, CS:GO, bazen yeni çıkan, bazen de eski oyunları yani bana ne zevk veriyorsa onu oynuyorum. Wildcard bölgesi olarak tanımladığımız bölgeler içerisinde Türkiye en iyi bölge olarak görülse de Vietnam ve Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan daha az uluslararası başarıya sahibiz. Sence bunun asıl sebebi nedir? Bağımsız Devletler Topluluğu'nun daha başarılı olduğuna kesinlikle katılmıyorum. Tek başarıları Dünya Şampiyonası'nda çeyrek finale çıkmışlardı. Ama genel anlamda biz Rusları her zaman yendik. Bana kalırsa bizden daha iyi değiller. Vietnam bölgesine baktığımızda ise Vietnam, evet bizden daha iyi olabilir. 5 ana bölge var şu anda Vietnam'da onlardan biri diyebiliriz. Bunun da asıl sebebinin Kore sunucusunda tekli dereceli atma şansları olduğu için diyebilirim. Kore sunucusu Dünya'daki en iyi sunucu. Bu sunucuya sadece Kore, Japonya, Vietnam erişebiliyor diye biliyorum. Japonlar hala nasıl yükselemedi bilmiyorum ama yakın zamanda umarım yükselirler. Türkiye sunucusuna "Akademi Ligi" gelmesi söz konusu, ne düşünüyorsun? Ligde yaklaşık 100 oyuncu olacak, bunun ligimize ne gibi faydaları olur? Türkiye'nin oyuncu sayısı olarak kıtlıkta olduğunu düşünüyorum profesyonel oyuncu sayısından. Yeni simalar tanıyoruz Yükselme Ligi'nden dolayı evet ama amatör ligi kaldırabilecek durumda olduğunu düşünmüyorum Türkiye'nin. Amerika dediğimiz bölgede çok fazla dışarıdan gelen oyuncu var ve onların bile bana kalırsa Akademi Ligi'ni kaldırabilecek alt yapısı yok. Akademi Ligi'ni bence sadece Kore ve Çin diyebilirim ama denemek güzel bir şey. Aramıza bir çok yeni oyuncu katılacak ve bu takımları öne geçirecek. Farklı oyuncular farklı stratejiler demektir o yüzden takımlar yeni stratejilere yönelebilecek. Yakında LoL Dünya Şampiyonası başlayacak favorin kim? Neden? Benim favorim tabii ki de SUP bizi temsil ettikleri için. Ben onların kazanmasını isterim her koşulda. Ama genelde ben 2 takımı tepelerde görmek istiyorum KT Rolster ve RNG. Bu takımlar ne derecede başarılı olur bilmiyorum ama ben bu takımların bir şekilde karşılaşmalarını izlemek istiyorum. Bu takımların yanında da 2 takımı ayrı tutuyorum AFs, Afreeca Freecs genç ve güçlü bir takım onların başarısını merak ediyorum tepelerde görmek istemiyorum ama merak ediyorum. 2. takım olarak da IG var Çin liginden, Rookie'den dolayı sanırım o takımı da merak ediyorum.  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.