Oyunlar bazıları için stresten uzaklaşmak için bir araç, bazıları için iş, bazıları için bir deneyim olabiliyor. Geçmişten bu yana oyunlarda kötü de olsa iyi de olsa bir amaç vardı. A noktasından B noktasına gitmek, dünyayı kurtarmak, kötüyle savaşmak vesaire. Ya bir karakterin hikayesini oynardık ya da kendi yarattığımız karaktere hikaye yazardık. Peki bir oyunda tüm bunlar olmasaydı nasıl olurdu? Daha doğrusu şöyle sorayım, peki bir oyunda karakterimiz bütün kainat olsaydı nasıl olurdu? İşte Everything bu soruya cevap veriyor.
Johan Huizinga, 1938 senesinde yazdığı Homo Ludens (Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme) kitabında "Oyun alanı içerisinde mutlak ve alışılmamış bir düzen hüküm sürer" der. Everything'i bir cümleyle özetlemek gerekirse bu alıntı tam uyar. Oyun alanı evren, mutlak ve alışılmamış bir düzen de evrenin içindeki her şey. Başlıktan da anlaşıldığı üzere bu oyunda her şeyi oynuyoruz, kelimenin tam anlamıyla her şeyi. Ağaçtan düşmüş bir kozalak, trafik lambası, çimen, buz dağı, bakteriler, galaksiler aklınıza gelebilecek her türlü şeyi bu oyunda oynayabiliyoruz. Sadece oynamakla kalmıyoruz bunların dertlerini de dinleyebiliyoruz. Yazı bekleyen bir ağaç, çölde terlemiş bir deve size dertlerini anlatabiliyor. 
Oyuna başladığımızda karanlıktaki bir ışık hüzmesini kontrol ediyoruz. Ardından oyun bizi dünyaya atıyor. Yine doğadaki canlıların verdiği kısa bir öğretici konuşmaların ardından oyun sizi yapayalnız bırakıyor. Neyi seçtiyseniz başlıyorsunuz keşfetmeye. Doğayı keşfe çıkıyorsunuz. Karşılaştığınız varlıkların üzerinde konuşma bulutu işareti varsa ona tıkladığınızda o varlık size derdini anlatıyor. Bir de oyunun bazı tanımları var. Örnek vermek gerekirse varlıkların çıkardığı seslere şarkı diyor oyun. "Her ses bir şarkıdır." Bir varlığı kontrol ederken boşluk tuşuna bastığınızda oyunun tabiriyle şarkı söylüyorsunuz. Herhangi bir varlığın yanına gidip şarkı söylediğinizde o da size kendi diliyle şarkı söylüyor. Yani her varlık şarkı söyleyerek anlaşıyor bu oyunda. Bunun yanında sürü olabiliyorsunuz. Bir varlığı kontrol ederken aynı türden varlığın yanına gidip V tuşuna bastığınızda sürü oluyorsunuz ve tüm sürüyü kontrol ediyorsunuz. Sürünüzün sayı olarak bir sınırı yok. Bir de oyunun dans diye tabir ettiği üreme var. Sürüyken 8 tuşuna bastığınızda sürünüz dans etmeye başlıyor. Karmaşık bir dans değil, her varlığın kendine göre düzenli bir dansı var. Belli bir süre dans edip X tuşuna bastığınızda sürünüze yeni doğmuş bir varlık doğuyor. 
Oyunda canlıları kontrol etmek biraz garip. Alışagelmiş bir şekilde hareket etmiyor canlılar. Takla atarak hareket ediyorlar. Oyunu ilk oynadığımda bu bayağı garip gelmişti hatta bunun bir hata olduğunu düşünerek kapatmıştım. Fakat bu bilerek yapılmış bir şey. Cansız varlıklar sürünerek, canlılar ise takla atarak hareket ediyor bu oyunda. Bir başka güzel detay da oyunda geçen zaman. Bir adayı kontrol ederken zaman farklı geçiyor, bir yaprağı kontrol ederken farklı. Böyle bir detaya önem vermeleri de çok güzel.
Oyunun felsefi bir kısmı da var. O da şöyle ki bir varlığın üzerinde işaret oluyor gidip ona tıklarsanız 1975-1973 yılları arasında yaşamış, filozof Alan Watts'ın konuşmaları çıkıyor. Bu konuşmalar da oyuna harika bir derinlik katıyor. Eğer İngilizceniz iyiyse bu konuşmalara özellikle dikkat verin derim -altyazı olarak da çıkıyor- çünkü bu konuşmaların etkileyiciliği bambaşka. Everything'in bu bakış açısı ilginizi çekti mi? Tıpkı Everything gibi felsefi tutumlar içeren oyunlar listemiz emrinize amade.
Oyunun bir de müthiş müzikleri var ki, derinliği başka bir seviyeye çıkartıyor. Her alana uygun bazen sakin bazen hareketli müzikler gerçekten de harika.
Genel olarak Everything, felsefi bir oyun. Dünyaya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilecek etkileycilikte. Oyunda, serçe parmağımızdan daha küçük bir böcek dünyaya nasıl bakıyor veya kocaman ulu bir ağaç dünyaya nasıl bakıyor ve çok daha fazla çeşitlendirebileceğimiz örneklerle birlikte bunu görüyoruz. Açıkcası beni çok etkiledi ve kendime çıkardığım bir sürü ders verdi bu oyun bana, eminim ki herkesin kendine çıkaracak bir dersi de vardır. Şiddetle tavsiye ederim bu oyunu, Everything bambaşka bir deneyim. Buyurun bu da Steam sayfası.
Oyuna başladığımızda karanlıktaki bir ışık hüzmesini kontrol ediyoruz. Ardından oyun bizi dünyaya atıyor. Yine doğadaki canlıların verdiği kısa bir öğretici konuşmaların ardından oyun sizi yapayalnız bırakıyor. Neyi seçtiyseniz başlıyorsunuz keşfetmeye. Doğayı keşfe çıkıyorsunuz. Karşılaştığınız varlıkların üzerinde konuşma bulutu işareti varsa ona tıkladığınızda o varlık size derdini anlatıyor. Bir de oyunun bazı tanımları var. Örnek vermek gerekirse varlıkların çıkardığı seslere şarkı diyor oyun. "Her ses bir şarkıdır." Bir varlığı kontrol ederken boşluk tuşuna bastığınızda oyunun tabiriyle şarkı söylüyorsunuz. Herhangi bir varlığın yanına gidip şarkı söylediğinizde o da size kendi diliyle şarkı söylüyor. Yani her varlık şarkı söyleyerek anlaşıyor bu oyunda. Bunun yanında sürü olabiliyorsunuz. Bir varlığı kontrol ederken aynı türden varlığın yanına gidip V tuşuna bastığınızda sürü oluyorsunuz ve tüm sürüyü kontrol ediyorsunuz. Sürünüzün sayı olarak bir sınırı yok. Bir de oyunun dans diye tabir ettiği üreme var. Sürüyken 8 tuşuna bastığınızda sürünüz dans etmeye başlıyor. Karmaşık bir dans değil, her varlığın kendine göre düzenli bir dansı var. Belli bir süre dans edip X tuşuna bastığınızda sürünüze yeni doğmuş bir varlık doğuyor.
Oyunda canlıları kontrol etmek biraz garip. Alışagelmiş bir şekilde hareket etmiyor canlılar. Takla atarak hareket ediyorlar. Oyunu ilk oynadığımda bu bayağı garip gelmişti hatta bunun bir hata olduğunu düşünerek kapatmıştım. Fakat bu bilerek yapılmış bir şey. Cansız varlıklar sürünerek, canlılar ise takla atarak hareket ediyor bu oyunda. Bir başka güzel detay da oyunda geçen zaman. Bir adayı kontrol ederken zaman farklı geçiyor, bir yaprağı kontrol ederken farklı. Böyle bir detaya önem vermeleri de çok güzel.
Oyunun felsefi bir kısmı da var. O da şöyle ki bir varlığın üzerinde işaret oluyor gidip ona tıklarsanız 1975-1973 yılları arasında yaşamış, filozof Alan Watts'ın konuşmaları çıkıyor. Bu konuşmalar da oyuna harika bir derinlik katıyor. Eğer İngilizceniz iyiyse bu konuşmalara özellikle dikkat verin derim -altyazı olarak da çıkıyor- çünkü bu konuşmaların etkileyiciliği bambaşka. Everything'in bu bakış açısı ilginizi çekti mi? Tıpkı Everything gibi felsefi tutumlar içeren oyunlar listemiz emrinize amade.
Oyunun bir de müthiş müzikleri var ki, derinliği başka bir seviyeye çıkartıyor. Her alana uygun bazen sakin bazen hareketli müzikler gerçekten de harika.
Genel olarak Everything, felsefi bir oyun. Dünyaya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilecek etkileycilikte. Oyunda, serçe parmağımızdan daha küçük bir böcek dünyaya nasıl bakıyor veya kocaman ulu bir ağaç dünyaya nasıl bakıyor ve çok daha fazla çeşitlendirebileceğimiz örneklerle birlikte bunu görüyoruz. Açıkcası beni çok etkiledi ve kendime çıkardığım bir sürü ders verdi bu oyun bana, eminim ki herkesin kendine çıkaracak bir dersi de vardır. Şiddetle tavsiye ederim bu oyunu, Everything bambaşka bir deneyim. Buyurun bu da Steam sayfası.
Yorum Bırakın