Karadeniz'in Batısından Gelen Bir “Dostluk Hikayesi”

Karadeniz'in Batısından Gelen Bir “Dostluk Hikayesi”
  • 3
    0
    1
    0
  • Peki, onların yüklerini hafifletenlerin kim olduklarını hiç merak ettiniz mi? Bugünün insanının mühür vurulmuş kalbini yumuşatan ve emekçilerimizin tebessümüne sebep olanlar, hayvan dostlarımız.

    Zonguldaklı belediye işçilerinin gece vardiyalarına yol arkadaşlığı eden katırlar ve onların yürekleri ısıtan hikayesiyle tanışın. Yine hayvanların masum çehrelerinde var, ne varsa, dedirten bir “Dostluk Hikayesi”, bu. Ahmet Öktem Arıç’ın kadrajından bizlerin kalplerine doğru yolculuk eden katırlar ve Zonguldak belediye işçilerinin gecenin siyahına ağır ağır yürüyüş hikayesi…

    Anlatılsa bir eski zaman anısına benzeteceğimiz, yalnızca çekimleri sırasında işçilerin buruk gülümsemesinde yatan hissiyatı görerek idraka erişebileceğiniz; hem huzur veren hem hüzünlendiren bir belgesel filmi, “Bizimkisi Bir Dostluk Hikayesi”.

    Herkes uyurken işlerinin başına geçen Zonguldak belediyesi çalışanları, gündüzleri insanların ayaktayken kirlettiği bu dünyayı temizlemek için var gücüyle yola koyuluyor. Onlar için şehrin engebeli yollarına kamyonetleri çıkarmak pek mümkün değil. Hal böyle olunca, iş başa düşüyor. İşçiler yokuşlara tabana kuvvet edip, yürüyerek çıkıyor ve sabahtan kalan atıkların temiz bir çevre için toplanmasına başlıyorlar.

    25 yıllık bir dostluk

    Üstelik yalnız değiller, onlara Fadime ve Yavuz’da eşlik ediyor. Öyle ki, onlar belediye çalışanları için bir hayvan ya da katır değil, “Onlar da bir insan!” diyorlar anlatırken, dostluklarını. Zonguldak’ın dik yokuşlarını çıkarken birbirlerinin yüklerini alıyorlar omuzlarından, böylece geceye yolculuk daha az ürkütücü ve daha az yorucu oluyor.

    Fadime ve Yavuz gibi başka dostlarımız da var. Onları hem sevgileriyle hem de bakımlarıyla şımartıyor, emekçilerimiz. Zonguldak’ın soğuğunda sevgileriyle ısıtıyorlar görenlerin kalbini, adeta. Karınlarını da birlikte doyuruyorlar, sularını da birlikte içiyorlar. Hatta kah gülüp, kah ağlıyorlar... Mesela kim hangi yemeği sever, hangisinden haz etmez biliyorlar artık. Eh, 25 senelik bir arkadaşlık bu, yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen cinsten.

    Gece vardiyası boyunca katırlar, araçların çöpleri taşıyabileceği yere varmak için emekçilerimizin yanında yer alıyor. Yani bizler daha iyi bir dünyada yaşayalım diye, diğer canların varlığına daima ihtiyaç olduğunu bir de bu yönüyle hatırlatıyorlar.

    Günün ilk ışıklarına doğru son buluyor görevleri ve işçilerimiz sanki arkadaşlarıyla sohbetten kalkmış gibi mesut bir şekilde dönüyor, evlerine. Fadime ve Yavuz’da sıcak yuvalarına çekiliyorlar.

    Bu hikaye böyle yıllardır devam ediyor, onların dostlukları ise insanoğlunu imrendiriyor. Hayvandan dost olur mu, demeyin. Hayvandan dost oluyor da, insandan insan bile olmuyor bazen. Acımadan hor gördüğümüz o canlara ve düşüncesizce kirlettiğimiz doğamıza dönüp bir daha bakalım.

    Arkamızda bıraktığımız enkaz ve çığ gibi büyüyen o nankörlük, kimlerde nasıl izler bırakıyor, işte her yönüyle varlık amacımıza ışık tutan, yurdumuzdan bir hikayeyi gözler önüne seren belgesel.

    Hadi, Ahmet Öktem Arıç’ın yönetmenliğini üstlendiği bu güzel hikayeye bir kulak verelim:

    ">

    İzlerken aklınızda bulunsun, “Ne ekersen, onu biçersin”.


    Yorumlar (1)
    • Güzel bir yazı olmuş, tebrik ederim. Bahsi geçen belgesele dair ben de bir yazı kaleme almıştım, okursanız pek memnun olurum. Saygılarımla.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.