Yeni Normalde Okunması Gereken Kitaplar: Sinan Dizman-Kader

Yeni Normalde Okunması Gereken Kitaplar: Sinan Dizman-Kader
  • 6
    0
    0
    2
  • Dünya üzerinde yaşanmış tüm çağlarda öğrenilen bilgiler diğerine ışık tutsun, diye yazı ve çizim yoluyla geleceğe aktarıldı. Bu demek oluyor ki, yazı ile aktarılan öğretiler, her çağın insanının, kalbine yerleşen yegane bilgi.

    Yaşadığımız bilgi toplumunun da en büyük aracı, farkında olmasak da sosyal medya üzerinden yazdıklarımız. İşte, iletim yolunun tamamen değiştiği bu yeni dünyayı titiz metaforlarla anlatan hikayemiz, Sinan Dizman’ın kaleminde can buluyor.

    Kova Çağı’na atıfta bulunan “Kader” eseri, içeriğinde insanlığın doğuşu ve savaşlarını ele alan kişiler ve olaylar barındırıyor. Bu olaylar ve kişiler her ne kadar hayali temsil edilse de, her biri tarihin kaydettiklerine göre akışa yerleştirilmiş. Bu nedenle kitabı okurken kendinizi bilmediğiniz bir dünyanın ortasında gibi hissediyorsunuz. Ancak aslında tam da yaşadığınız andasınız ve bulunduğunuz ana geliş yolculuğunuz satırların arasına sıkıştırılmış durumda.

    Bu bir nevi geçmiş yaşamların, bizlerin ruhunda var olması, gibi tanımlanabilir. Kendinizi kitabın akışına bıraktığınızda ruhunuzun bilgiyle donatıldığını ve iyileştirildiğini gözlemleyeceksiniz.

    Kelimeler size gör beni, diye seslenecek

    Hikayemiz 13. Yüzyılın gizemli tarihine göz kırparak başlıyor. İlk zamanların insanlarının bizlere bıraktığı izleri, bizzat o döneme giderek anlamlandırıyor ve parçaları birleştirmeye başlıyorsunuz. Kitap her ne kadar fantastik-bilim kurgu kategorisinde nitelendirilse de, içerisinde yer verilen kurguların tarihin gerçeklerinden beslendiğinin bir kez daha altını çizelim. Başta bir erkeğin bir kadına duyduğu aşk üzerinden anlatıma başlanılması da, sizleri yanıltmamalı çünkü hikayenin sonunda dünyaya yeniden gözlerinizi açacaksınız.

    Aşk günümüzün ve tarihin vazgeçilmez ve yadsınamaz en gerçek duygusu olduğundan olsa gerek, yazar aşk temasını okuyucuya vurgulayarak duyguların tetiklenmesine sebep olmak istemiş. Duyguyu burada yunan mitolojisi ve yaratılış ile harmanlamış. Yalnızca eşsiz bir tutkunun hikayesi zannedip okuyanlar ise, ilerleyen sayfalarda epey şaşıracağa benziyor.

    “Ateşin şeytan, Güneşin tanrı olduğu zamanların da ötesinde”

    Bir anda aşık olduğu kadını karanlıkta bırakan ve başka gizillerde gezinmeye başlayan ana karakter, yazının henüz icat edilmediği, insanın doğa ile savaşının henüz başlamadığı dönemlere gidiyor. İşte, hikayenin can alıcı kısmı da burada başlıyor. Çünkü hiçbirimiz M.Ö ve hatta bu tarihten çok daha öncesi hakkında kesin bilgilere sahip değiliz. Üstelik bunlarla ilgilenen kimseler de çoğu zaman “hayalperest” olmakla eleştiriliyor.

    Bu uçsuz bucaksız tarih serüveninde adı bilinmeyen ruhlar ve canlı evrenlerinin varlığı kanıtlarla gözler önüne serilse dahi, henüz 20. Yüzyıl insanı için dinozorlara inanmak bile oldukça zorken, bahsedilen yaşantılar hakkında kesin bulgular arzu edilmesini normal karşılıyorum. Ancak günümüze bir dönüp bakarsanız, geçmişin tozlu kalıntılarından daha ürkütücü bir hayal ile karşı karşıyayız: çağın koşullarına uygun olmayı beklemeden, çağ atlayan teknoloji.

    Kader ise yazılma amacı ve içeriği bakımından bizlere, bu önyargı ve inançsızlığın, asıl bilgi kaynağının (aklın) önünü ne denli kapattığımızı gösteriyor.

    Zannetmeyin ki, size bilgiyi verip onunla ne yapmak isteyeceğinizin kararını size bırakacak. Yazar dünden ve dünün ötesinden seslenirken, eş değer bilgilerle o dönemin insanının neler yaptığını da anlatıyor. Burada imgelemeler oldukça işinize yarayacaktır. Kader, betimlemeleri ile de aklın sınırlarını zorlayan türden bir roman.

    Öyle ki, Tanrı Dağı’ndan yerin altına uzanan bir anlatım bu. Bu tasvirler hayal dünyanızı doyurmasının yanı sıra, öz benliğinizde yatan ve ruhunuzun bildiği asıl gerçeklikle sizleri yüzleştiriyor. Geçmişte öğrenilen bilginin, yeniçağda –sizin ruhunuzda- açığa çıkmasını deneyimliyorsunuz.

    Okurken daha fazlasını öğrenmek isteyeceksiniz

    Kader, bilinmeyenleri anlatmasının yanında bilinmeyenleri de içeriyor. Okurken tanımlamaları ve toplulukları anlamak için bilginizin yetersiz kaldığını düşünebiliyor ve sonuna yaklaştıkça daha fazla bilgiye aç bir insan olarak araştırmaya koyuluyorsunuz.

    Şamen kitapta, “Bilinmeyenin hayal etmekten öteye gidemediğinden bahseder” sözüyle –ki bu bir kutsal yazıttan alınan emirdir- sizlere yolculuğunuzda eşlik edebilir.

    Nerden geldiğinizi, kim olduğunuzu ve varlık amacınızı derinlerde hissettiğiniz an, dünya için neler yapabilirim, sorusu zihninizde uyanıyor. Sırlı bir hazinenin size emanet edildiğini düşünün, hem korumak hem de herkese duyurmak için can atıyorsunuz.

    “Benimle gelirsen eğer seninle geleceğe kök salmak için geçmişi aramaya çıkacağız.”

    Dönemin dinlerinin ritüellerini diğer dinlerinkilerle benzerliklerini, sınıfsal ayrımın ya da ekonomi ve siyasi gücün eski çağlarda yansımasını da torbanıza koyacağınız bir eser, bu. Kader’i araştırmaya ve geçmişini, toplumsal hayatın dayandığı son noktayı görmek isteyenleriniz için, engin bir denize dalmadan önce yanınıza alacağınız can simidi olarak, düşünebilirsiniz.

    “Karanlık bir hastalıktır, iyileşeceğiz”

    Bugüne gelene değin insanın güç ve para için verdiği kirli savaşın, salt sevgi ve bilgiyi nasıl unutturduğunu, gözler önüne seren Kader, bizlere yaralarımızı nasıl saracağımızı ve yeniden nasıl özümüze döneceğimizin öğretisini veriyor.

    Yaratılışı gereği bir diğerine mutlak ihtiyacı olan insanın ancak üreterek ve bilgiyi işleyerek hayata katkıda bulunabileceği üzerine kilitlenen hikaye, aynı zamanda geçmiş bazı inanışların aktardıklarına göre “Kutsal misyonu olan uyanmış insan” ya da “Işıltılı İnsan” olarak adlandırılan, çağın insanını anlamak üzerine yoğunlaşıyor. Unutulmamalıdır ki, birbirini anlayabilen bir türün, kendisine dönmesi kaçınılmazdır. 

    “Ey birlikte yaşamaya gönüllü olanlar. Karanlığa aydınlık, aydınlığa karanlık bulaştırmadan yaşayın diye geceyi ve gündüzü var edeceğim. Ateşin oğulları, geceler sizindir, gündüzler rüya. Toprağın oğulları, gündüzler sizindir, geceler rüya.”

    Çağın insanının çalıştırdığı bu hiçlik enerjisinin farkına varmasını ve yeniden ‘yaşam suyundan içmesi’ misyonunu veren anlatım, hali hazırda girmiş olduğumuz Bilişim Çağı’na da ayna tutuyor. Böylece hem fantastik, macera dolu bir öykü okurken, içinizdeki asıl benliğinizi de dürtmüş oluyorsunuz.

    Kitap şöyle son buluyor: Ataletten kurtulan, ‘büyük bir uyanış’ın verdiği heyecan gibi. Sanki her şey daha yeni başlıyor, gibi.

    “Bilinsin ki, hiçbir şey eksik yaratılmamıştır. Bu buluşma, eksik olanları tamamlayacak.”


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.