Kurtlarla Koşan Kadınlar: 'benlik' Mücadelesi

Kurtlarla Koşan Kadınlar: 'benlik' Mücadelesi
  • 10
    0
    0
    1
  •  

    Cinsiyetimiz uğrunda mücadeleyi gerektiren kimliğimiz midir?

     18.yüzyılın sonlarından bu yana kadınların toplumsal rollerini ve haklarını genişletme mücadelesidir feminist kuram. Kadınların kendilerini baskılayan düzeni tanıması ve tanımlaması ile buna karşılık mücadele metodları arayış sürecidir. İleri sürülen birçok feminist yaklaşım “cinsiyet” ve ”toplumsal cinsiyet” kavramlarından yola çıkarak kendilerini ifade etmektedirler.

     Cinsiyet, kadın ile erkek arasındaki biyolojik-anatomik farklara işaret ederken; toplumsal cinsiyet cinsel kimliklerin ortaya çıkışının toplumsal ve kültürel olduğuna işaret eder. Toplumsal cinsiyet kavramı içinde cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele, eşitsiz sistemin doğal, yaradılışsal, biyolojik kökenli olduğunun reddedilmesini ve kadınlık ile erkekliğin toplumsal iktidar ilişkileri yoluyla kurulduğuna yönelik yargılar barındırır.

     İnsanlık tarihi boyunca örselenen ve bastırılan kadınlar ve mücadeleleri birçok araştırma ve eserin konusunu oluşturmuş. İşte en çarpıcı olanlarından biri Clarissa P.Estes’in vahşi kadın arketipine dair mit ve öyküler barındıran kitabı: Kurtlarla Koşan Kadınlar

     Doğa ile bağını sürdüren ve duygusal bağlamda hareket eden kadınları içeren atasal tip: “Vahşi Kadın”dan yola çıkan yazara göre kurtlar ve kadınlar arasında vahşilikleri, zarafetleri ve bulundukları topluluk ile aralarındaki bağlar açısından psişik bir benzerlik var.

       “Sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlılık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi.  Sezgileri çok güçlüdür, yavruları, eşleri ve sürüleriyle yoğun bir biçimde ilgilenirler. Sürekli değişen koşullara uyum sağlayabilir, tuttuklarını koparan ve cesurdurlar.”*

     Kadınların çok yönlülüğüne de işaret eder bu alıntı .Çoğu zaman kendimizi herkes için her şey olmaya çalışırken buluruz. Bu yoldan bulunamamış bir ”benlikle” ve çabalamaktan yorulmuş bir ruhla döndüğüm çoktur ne yazık ki.

     İşte bu sebeple içgüdüsel doğa ile yan yana olmaya davet ediyor kitap bizleri.

       “İçgüdüsel doğayla yan yana olmak, hayat alanını belirlemek, kendi sürüsünü bulmak, yetenek ve kusurlarına bakmaksızın güven ve gurur duyarak bedeninin içinde olmak, kendi yararına konuşmak ve hareket etmek, farkında ve uyanık olmak, sezgi ve algının doğuştan gelen dişil güçlerine dayanmak, kendi döngülerine girmek, ait olunan yeri bulmak, mümkün olduğunca yüksek bir bilinç düzeyini korumak demekti.”*

     Sanırım özgün ve özgür bir hayata giden yol benliğimizi bulmaktan geçiyor .Hayatımızın gayesini benliğin dünyasına açılan kapıları aramak olarak belirleyebiliriz belki de. Sezgilerimiz bu yolda hep güvenebileceğimiz bir rehber olmalıdır.

       “Benliğin dünyasına açılan kapılar az ama değerlidir. Derin bir yara iziniz varsa o bir kapıdır; eski, çok eski bir öykünüz varsa, o da bir kapıdır. Gökyüzünü ve suyu tahammül edemeyecek kadar çok seviyorsanız, o bir kapıdır. Daha derin, daha eksiksiz, daha makul bir hayatı özlüyorsanız o da bir kapıdır.”*

       “Kadınlar, hayatlarının kapılarını açıp onun ücra köşelerindeki katliamı incelediklerinde, çoğu zaman en önemli düş, hedef ve umutlarının azar azar öldürülmesine izin verdiklerini görürler.”*

      Kapı açmaktan korkmadan ilerlemeliyiz, anahtarlarını yalnızca kendimize saklayarak. Umutlarımıza ve düşlerimize öyle sıkı bağlarla bağlanmalıyız ki inceltilse bile kopmamalı bu bağlar. Hep yeni düğümler ata ata ilerlemeliyiz bu yolda.

     Çöl,  hayatın çok yoğunlaştığı bir yerdir. Canlıların kökleri son su tanesine bile tutunur ve çiçekler sadece sabahları erkenden ve öğlenden sonraları da geç saatlerde görünerek meni biriktirirler. Çölde hayat küçük ama muhteşemdir ve olan bitenlerin çoğu yeraltında süregider. Birçok kadının hayatın da buna benzer sözleri ile yazar aslolanın hayatın yeryüzünde yaşanması olduğunu söylüyor bizlere. Tüm olup biten muhteşemlikleri özgürce gün yüzüne çıkarabilmeyi öğütlüyor.

       “İster içe, ister dışadönük olun, ister kadınları, ister erkekleri, ister Tanrı'yı seven bir kadın ya da bunları hepsi birden olun, ister basit bir kalbe, ister bir Amazon'un tutkularına , ister bir işin en iyisini yapmaya çalışan biri olun, ister yarına bırakan biri, ister esprili olun, isterseniz üzüntülü, soylu ya da ayaktakımı; her durumda Vahşi Kadın size aittir. O tüm kadınlara aittir.”*

     

      İçimdeki, içinizdeki , çevrenizdeki tüm o “Kadın”lara bir selam.

     

      *Alıntılar: Clarissa P.Estes - Kurtlarla Koşan Kadınlar romanı

     

     

     

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.