Oyun Zamanı Dünden Bugüne

Oyun Zamanı Dünden Bugüne
  • 3
    0
    0
    3
  • Oyunlar çocukluğumuzda hepimizin neşe ve heyecan ile yaşadığı güzel anılarla süslü zaman dilimleridir. Her çocuk oyun oynamayı sever ve ister. Oyun çocukların kendilerini özgürce ifade ettikleri bir araçtır. Daha ilk oyunumuzu annemi bize ceee diyerek başlar ve bunları anca 6-7 yaşlarımızda anımsarız ama ilk adımlarımızı atmaya başladığımızda artık aslında her şey bizim için bir oyundur. 

    Çocukluğumuzda arkadaşlarımızla saklambaç oyunu ile hem merakımızı hem de yeni yerler keşfetme eğlencesi ile tanışırız . Yakan top ile arkadaşlarımızdan gelen toplardan kaçmaya çabalarız , ip atlayarak en çok kim ip üzerinde atlarsa o kazanır buda bizde azim duygumuzu tetikler. Sek sekte taşı sektirerek belirli çizgilerin içinde disiplini hayatımıza koyarız . Bunların farkında değiliz ama okul eğitim hayatında ders çalışırken veya günlük işlerimizi planlarken belki de bu oyunlardan edindiğimiz birikimle daha planlı daha düzenli bireyler oluruz. Mızıkçı isek de hayatımız boyunca mızmızlanır ve hiçbir zaman güzelliklerin  farkına varmadan eleştiri yaparız.

    Oyunlardaki arkadaşlarımızla olan iletişimimiz bizim kişiliğimizin üzerinde olumlu kazanımlar edinmemizi sağlar. Oyunlarda arkadaşlarımızı tanır , kendimize yakın bulduğumuz insanlarla daha fazla vakit geçirip daha fazla eğleniriz .

    Günümüzdeki oyunlarda cep telefonları ve bilgisayarlar  sayesinde teknolojik olarak değişime uğradı ve hayatımıza artık sanal gerçeklikte olan oyunlar girmeye başladı .

    Çocukluğumuzda atariler vardı onlar epey dikkatimi toplamama ve uygun şekilleri uygun yerlere hizalamama yardımcı yardımcı oldu. Ayrıca hafızamı güçlendirmeme ve dekore etme duygusunu sanal olarak da olsa tatmamı sağladı. Böylece meslek seçimimde de büyük bir rol oynadı bir ev oluşturmak , dekore etmek beni çok sevdiğim İnşaat Mühendisliği bölümünü tercih etmemde etkin bir rol oynadı.

    Daha sonraki yıllarda televizyona bağlanan joysticklerle oynanan büyük ekranlı oyunlar çıktı karşımıza. Artık maçlar elimizin altındaydı ve bizim insiyatifimize göre ilerliyordu .Böylece arkadaşlarımızla keyifli maç anıları yaşattı ve gol atma sevincini yaşadık . İzlemekten çok kendi attığımız gollerin zaferin mağlubiyetin tadı başka oldu .

    Telefonlarımızla oynadığımız beceri oyunları , araba yarışları yada sanal hayvan yetiştirme oyunları (kedi ,köpek) besleme oyunları da bizi bir dönem epey meşgul etti . Daha bir kedi sahiplenmeden sanal dünyada kedi besleyerek sorumluluğumuz gelişti . sanal kedim her aç her susuz kaldığında telefonuma mesajlar geldiğinde hızlıca o oyuna girip kedimi bir an önce besleyip temizlediğimi çok iyi hatırlıyorum . Bazı telefon oyunlarında evrensel olduğu için bir sürü yabancı bireyle rekabet ettiğimi onlarla takım kurduğumuzu sohbet ettiğimizi. 

    Ama şunu da unutmayalım ki bu oyunların bazıları çok tehlikeli diyebileceğimiz kategoride olanları var .Onları anlatmadan geçemeyeceğim .

    Oyun adı üstünde hoşça vakit geçirmek için tasarlanmıştır .Günlük hayatın stresinden sıkıntısından bizi uzaklaştırdığı için bizim için bir kurtarıcı görevindedir . Mavi balina gibi oyunlar yüzünden birçok masum can hayatını kaybetti . Oyunda küçücük çocuklara çeşitli direktifler vererek onları oyuna bağlayıp kendilerine zarar vermelerini sağlıyorlar .Çocuklar da maalesef kazanma hırsından rekabet duygusundan ötürü bu kötü oyunun emellerine alet oluyor .Yeni bilgisayar oyunlarındaki bir önem vermemiz gereken konu da bu oyunlardaki kişilere kendi yaşadığımız yer hakkında bilgiler verip kötü niyetli insanlarla karşılaşma durumu .Sizi bu insanlar bir şekilde takip edip hırsızlık veya başka şekilde zarar verebilen kişilerle karşılaşma riski. Ayrıca bu tarz tehlikeli oyunlara erişimin kolay olması beni üzen başka bir konu . Örneğin Instagramın reklamlarında , Youtube reklamlarında veya Youtuber dediğimiz insanların sayesinde çocuklarımız kolayca bu oyunlara erişip indirme ve oynama talihsizliğine düşüyor maalesef . Bilgisayar oyunları ile ilgili izlediğim bir film beni çok etkilemişti. Filmin konusunda on kişi duvarları metal bir odaya konuluyor ve birbirlerini öldürmeleri isteniyor .Bu kişiler sürekli kameradan izleniyor kazanan bir bavul dolusu para ile ödüllendiriliyor .Nihayet bir karakter o vahşet ortamından çıktığında bir kapı açılıp bavul dolusu para onu bekliyordu . Karakterimiz bavula uzandığı anda kapı kapanıyor ve yeni bir on kişi onunla birlikte para kazanmak için oyun tekrar başlıyordu. Film beni çok etkilemişti ve ürpermişti .Bir oyun bu kadar önemli olabilir miydi ? Kazanmak sonra tekrar başa dönmek tekrar insanların birbirlerini para için öldürmeleri ve bunun bir oyuna indirgemesi beni çok etkilemişti. Filmi izledikten sonra insanların kontrollerini kendilerinin kurmasının çok önemli olduğunu oyunların mükafatlarla insanların birbirini öldürecek kadar insanlıktan çıkabileceğini daha iyi anlamama yardımcı oldu . 

    Oyun tarihini sadece günümüz ve benim çocukluğuma indirgemek te doğru olmaz . Kaytan adı verilen bir ip vardır o ipi topaca sıkıca sarmak gerekir kaytanın bir ucu sağ elin orta parmağına sıkıca bağlanır. Oynayan kişiler ellerindeki topaçları aynı anda çevirmeye başlarlar .Kim topacı uzun süre dönerse o kazanır bu oyun yeni neslin çok bilmediği topaç oyunudur . Mendil kapmaca (ortada mendili tutan çocuğun elinden mendili kapmaya çalışılır mendil kapan diğerlerinden kaçmaya çalışır) , 9 taş (yere bir daire çizilir 9 tane yassı taş üst üste konur takımdan bir atıcı seçilir ve topu belli bir mesafeden taşlara doğru yuvarlarlar taşların hepsini dağıtabilirse kendi takımı kaçmaya başlar diğer takım elinde topla kaçan takımın elemanlarını kovalar kaçan takım dağıttığı 9 taşı tekrar üst üste dizebilirse oyunu kazanmış olur .), yerden yüksek (oyuncular arasında bir ebe seçilir kalan oyuncular etrafta yüksek yerlere çıkarlar sürekli aynı yerde kalmayıp yer değiştirirler ve yere indiklerinde ebelenen yeni ebe olur .) gibi eskiden büyük heyecanlar oynanıp maalesef günümüzde gelişen teknoloji ile körelen oyunlardandır . Ama küçük mahallelerin bazılarında çocuklar bu oyunları  yine aynı coşkuyla oynama devam etmektedirler . Bu durum az da olsa mutlu eder çünkü oyun kültürümüz dışarda etkileşim kurmaya ve eğlenmeye dayalıdır ve ben bu durumun bozulmasını asla istemem .

    Üniversiteden bir hocam dersteyken bize çocukluğunda hiç oyuncağının olmadığını anca profesör olduğunda bilgisayar oyunları ile tanıştığını anlatmıştı . Bu oyunların onu çok eğlendirdiğini ve kendisine sınır koymasının pek mümkün olmadığından şikayet etmişti. Bize bir an önce eve gidip bilgisayar başına geçip oyun oynamak istediğini anlatmıştı .Hatta bir tavsiyede bulunmuştu ‘’Çocukluğunuzda oyun oynayın yoksa benim gibi elli yaşında çocuk gibi oyun oynarsınız .İnsanlar da sizi yadırgar ‘’ demişti . Ben oyunun  yaşı olduğuna pek inanmasam da çocukken dışarıda oynadığım oyunların tadını sanal gerçeklikte bulamadım .Dışarıda oynayabildiği kadar arkadaşlarıyla oynamalı insan sonra çok arıyor o günleri . Uzun lafın kısası oyunla kalın mutlu kalın .


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.