Narcissus 21. Yüzyılda Yeniden Uyandı

Narcissus 21. Yüzyılda Yeniden Uyandı
  • 12
    0
    1
    3
  • *Öne çıkan görsel, EAO MAG İnternet Dergisi, "Günümüz Narcissus ve Echoları" yazısından alınmıştır.

    Öncelikle, Yunan mitolojisi efsanelerinden olan Narcissus (Narkissos) 'un hikayesini hatırlayalım. Kahramanımız Narcissus, güzelliğiyle etrafındakileri büyüleyen ve sayısız aşığı olan bir gençtir. Ancak ona aşık olanlara burun kıvırır ve yeryüzünde bulunan hiçbir yaratılmışın kendisini hak etmediğine inanır. O, kendisine göre, bu dünyadan olmayan güzellikleri hak ettiğini düşünür. Bu nedenle onu arzulayan hiçbir sevenine karşılık vermez, onlara yüz çevirir. 

    Narcissus'un doğuşu

    Bu şekilde yaşamı devam ederken, günlerden bir gün kahramanımıza Echo (Ekho) aşkını yüreklilikle seslenir. Yüreklilikle, diyorum çünkü Echo, Zeus'un aşk kaçamaklarını karısı Hera'dan gizlediği için cezalandırılmıştır. Cezası ise en belirgin özelliklerinden biri olan, o güzel sesinin bir daha asla başkası konuşmadan önce duyulamayacak olmasıdır. Yani, Echo ile konuşmak için ilk adımı karşı taraf atmalıydı. Aynı zamanda Echo'da, Narcissus gibi gururlu ve onu sevenlere karşılık vermemiş, bir karakterdi. 

    Böylece Echo, bir gün ormanda avlanan Narcissus'u gördü. Oracıkta ona aşık oldu ama sesi çıkmadı, kendisini belli edemedi. Sonraları yine Narcissus'u görmek için geldiği bir gün, Narcissus etrafta birinin olduğunu sezdi ve “Kimse var mı orada?” diye seslendi. Echo, sonunda sevdiğiyle konuşabilecek olmanın verdiği heyecanla sadece, “Burada, burada” diyebildi. Narcissus korktu ve "Gel" dedi. Sesini serbest bırakmanın verdiği o özgürlük hissiyle duyguları bedeninden dolup taşan Echo, kollarını açtı ve aşkını bağırarak Narcissus'un kollarına koştu. Ancak Narcissus bu açık sözlülükten rahatsız oldu ve korkuyla oradan kaçtı.

    Aşkına karşılık bulamayan ve sözlerinin Narcissus'un duvarlarına çarpıp yere düştüğünü gören Echo, şifasız bir hastalığa kapılır. Yavaş yavaş ölüme sürüklenir. Tanrılar bundan sonra Echo'nun başına gelenlerden Narcissus'u sorumlu tutar ve onu kendisiyle tanıştırmaya karar verirler. 

    Narcissus yine ormandayken nehirden su içmek ister ve bu sırada sudaki yansımasını görür. Kendisini öylesine beğenir ki, suya bakmaktan kendini alamaz. Adeta olduğu yere çakılmıştır ve günlerce kendini izler. Kendinden başka hiçbi şey göremez ve kendine duyduğu aşktan delirmiş gibidir. Sonunda kendisini görmekten daha fazlasını ister ve nehre sarılmaya çalışır. Ancak suyun içine düşer ve bir daha yansımasını göremez. Üstelik yüzme de bilmeyen Narcissus, nehirde yavaş yavaş dibe batmaya başlar ve boğularak ölür. 

    Narcissus'un yeniden uyanışı

    Narcissus ve Echo'nun hikayesi ile bugünün insan ilişkilerinin kıyasını yapabilmek mümkün. Anlatımda vurgulayarak yazdığım yerlerin aslında 21. yüzyılın ilişkilerinde sıkça rastladığımız olay ya da problemler olduğuna dikkat çekmek isterim. Bu yazıyı yalnızca aşk ilişkileri ile sınırlı tutmayarak, aynı zamanda dostluk ya da diğer özel ilişkilerinizi de düşünerek, okumanızı istiyorum. Dahası, konuşacağımız örneklerin öznesi ya da nesnesi "ben" veya "o" da olabilir. Çünkü Narcissus, 21. yüzyıl insanının ruhunda yeniden can buluyor.

    Şöyle bir ilişkilerimizi ya da ilişkilerden dert yanan insanların yaşadıklarını anımsayalım. En çok duyduğumuz cümlelerin birkaçı şöyle: Zirvede, "Söylemek istediğim çok şey var ama egosunu okşamak istemiyorum" cümlesi var. Ardından belki de modern dijital insanın en popüler cümlesi, "Önce o yazsın" geliyor.

    Bu listeyi bunların türevleri olan, "Fazla tevazu gösterdim, haddini aştı ", "O kadar çok hislerimi belli ettim ki, onun için bir önemim kalmadı", "İçimden geçenleri olduğu gibi söylersem, ilk vazgeçilecek insan ben olurum", "Sert ve katı biriyim çünkü duygularımı yok saydılar", "Eğer ona seni seviyorum, dersem bütün büyü bozulur" gibi cümlelerle uzatabiliriz.

    İşte, her birimizin bedeninde yeniden canlanan Narcissus'un sudaki yansımasını, bu sözlerden okuyabiliriz.

    Belli ki, modern çağda ilişkileri yaşamanın artık bir kuralı var. Bizler de bunun bilinçli ya da sezgisel olarak farkındayız. Bu nedenle gard almamız gerekiyor, çünkü Echo gibi zührevi bir hastalığa yakalanıp ölmek istemiyoruz. Burada şu noktaya değinmek istiyorum, Echo sizce Narcissus'la birlikte olamadığı için mi ölüyor? 

    Hayır. Aynı ona benzeyen sevdiği gibi, o da ego çalıştırdığı için, ilk kez birine duyduğu aşkı söylemek ve onun için göze aldıklarını da ekleyerek, bir de tüm bunlara rağmen aşkına karşılık bulamayınca, gururundan kendini yok sayarak ölüyor.

    Bu yüzyılın hastalığı da, Echo gibi egosuyla konuşan ve Narcissus gibi egosuyla yanıt veren insan olsa gerek. Hem de yetersiz bir egoya sahip olduğunun farkında olmadan...

    İnsanlar tek yönlü konuşmazlar. Duyguları ifade etmenin bin bir çeşit yolu vardır. Bunu aklınızla, kalbinizle, libidonuzla ya da egonuzun yettiği kadar yapabilirsiniz. Kalbimizle söylemek istediğimizi egomuzla törpülemekte bir sakınca yok ya da aklımızdan geçenleri yaparken, yine egomuzla ona belli bir sınır koyarız. 

    Kaynağa ulaşmak için yola çıkan duygunun, sorumluluğu da size aittir. Fakat egomuzu olgunlaştırmadıysak, yani egosu yeterince olmayan biriysek, ortaya çıkan sonuçlarla başa çıkmak yerine, aklı ve kalbi de yitirmiş biri gibi davranırız. 

    Bu “ben” algısı içerisinde, duygu iletildiğinde hayal kırıklığı yaşarsa, kişi kendi egosunu yıkamadığı için karşısındakini yıkabilme gücünü kendinde bulur. Bu gücü kullanan kişide ise egonun olgunlaşmadığını görürüz.

    Hikayeden de yola çıkarak, günümüz insanının bu tip kişisel hazlarla arasında derin bir bağ kurduğunu ve ikili ilişkide narsizm propagandasına tutulduğunu anlıyoruz. Yanı sıra, ego ile akıl ve kalp arasındaki dengeyi oturtamış olan 21. yüzyıl insanı, hırslarıyla ve yanlışlarıyla baskın geliyor. Bu da, varsa karşılıksız hissiyatta olan ve "biz" algısını sağlayabilen, diğer grubu çekingen kılıyor. Bu nedenle, kimimiz her ne kadar istemesek de, bu düzene ayak uyduruyoruz ve egomuzu şişirip adeta bir hava yastığı niteliğinde kullanmaya başlıyoruz. Bu da, tıpkı Narcissus'un yaptıklarına karşılık yansımasını görmesi gibidir.

    Oysa tüm bunların, insanın varoluşuna aykırı davranışlar olduğunun farkında mısınız? İnsanlar, diğer canlılardan farklı olarak akıl terazileri ile doğarlar. Bu onlara hayvani duygularını dengede tutabilme yetisi verir. Yani biri sizi reddettiğinde öfkelenebilirsiniz ama bunu belli etme konusunda tutkulu davranmak ya da tam tersi biri sizi sevdiğini söylediğinde tüm nezaketsizliğinizle omuz üzerinden bakıp, hava yastığınızı şişirmeye devam etmek çağın insanı için epey yabanıl. 

    Nezaketi eziklik, nahifliği aptallık, aşkı esaret ve sevgiyi yalnızca alınacak bir şey olarak gören tersine dönmüş bu dünya, bana George Orwell’ın 1984 eserindeki toplumu hatırlatıyor. Eserde, tüm bu bastırılmış hisleri ve eylemleri yaşamak için can atan, henüz topluma karışmamış insanlar, birbirini bulduğunda dehşetle seviniyor sonra “Bir gün ayrılacağız” korkusuyla kaybolup gidiyorlar.


    Yorumlar (1)
    • uzun zamandır ilişkiler konusundaki hislerimi tarif eden bir yazı olmuş o kadar hak veriyorum ki. herkes Narkissos ve herkes Echo olmaktan kaçınıyor.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.