19. Yüzyıla geldiğimizde Fransız sanatının korkunç ama cesur çocuğu Gustav Courbet, çağdaş sanat eleştirmenlerinden kurtulmak için elinden gelen her şeyi yaptı. 1863 salonlarında Cabanel’in “Venüsün Doğuşu” tablosunun başarısından sonra Courbet, Fransız akademilerine meydan okumak istedi ve 2 başyapıt ortaya çıkardı. 1864 yılına geldiğimizde ilk başyapıtı ‘ahlaksızlık’ nedeniyle akademi tarafından reddedildi. Ancak nasıl olduysa bu reddedilmeden tam 2 yıl sonra “Papağanlı Kadın” 1866 yılında akademi tarafından onaylandı ve kabul gördü.
Tabloya bakan çoğu ziyaretçi ve 19. Yüzyıl akademi jürileri tablodaki modelin atılan kıyafetleri ve dağınık saçlarının yapısı karşısında şok oldu. Jurilerin çoğunda şok edici tepkiler uyandırmasına rağmen bu kışkırıtcı resim, Courbet’in akademik standartları göz ardı ettiğinin kanıtıydı. Akademik sınırları aşan ve kuralcı çizgilerin dışına çıkan bu tablo genç nesil sanatçıları tarafından beğenildi. İlginç bir şekilde Courbet’in büyük savunucusu olan olan Jules-Antonie Castagnary, sanatçıyı “zamanımızın çağdaş kadınını” temsil ettiği için övdü.
Tablodaki modele gelecek olursak muhtemelen resimdeki kadın Courbet’in ilham perisi olan sevgilisi Joanna Hiffernan olmalıydı. Bir çok kesim tarafından idealize ve ideolize edilmiş Cabanel’in Venüsü ile karşılaştırıldığında aslında bu kadın gayet normaldi. Başı mavi renk olan bir Amazon papağanı tabloya hem egzotik hem de erotik bir anlam katsa da bunu somutlaştıran bir bulgu henüz ortaya konmamıştır.
1864’te, Papağanlı Kadın’dan önce, Courbet Venüs’ü ve Ruh’u resmetti. Eleştirmenlerin deyişiyle “Görkemli, uyuyan bir sarışına karşı nefret ve şehvetle karışık bir ifadeyle bakan esmer tenli erkek” tasvir edilmiş. Tablodaki uyuyan kız Psyche, Papağanlı Kadın’daki kadın ile neredeyse aynı konumdadır. Ne yazık ki tablo, 1945 yılında Berlin’de bir hava saldırısında yok oldu.
O zamana kadar Courbet’in iki baş yapıtı gözdeydi. Neyse ki çağdaş eleştirmenlerce çağdaşlık için iki çıplaklık çok fazlaydı ve biri yeterliydi. ABD'nin ünlü sanat koleksiyoncusu, feminist ve hayırsever Louisine Havemeyer, eseri başlangıçta satın alan, eserin ne olacağı konusunda bir fikre sahipti. Hatırladığına göre “ Resmi satın alması için Havemeyer’ yalvardım. Nü karşıtları bir devrim ilan edip anayasayı yenilesin diye galerimize asmamalıyız. Sadece biz resmi kurtarıp gelecek nesillere aktarılsın diye bunu yaptık.” Demiştir.
Yorum Bırakın