Deli Ve Dahi: Oxford Sözlüğü'nün Hikayesi

Deli Ve Dahi: Oxford Sözlüğü'nün Hikayesi
  • 17
    0
    5
    1
  • Kelimeler hayatımıza girdiği andan itibaren evren yeni bir anlam kazandı. İletişimin en önemli anahtarı olan kelimeler bazen kurduğumuz hayallerde bazense paylaştığımız fikirlerde hayat buldular. Sözlükler de kelimelere sonsuz bir yaşantı bahşetmişlerdir bu bağlamda. Bunlar arasında Oxford Sözlüğü'nün de hatrı sayılır bir yeri vardır. 

    Kimisine bir sözlüğün hikayesinin olması absürd gelebilir ancak Oxford bildiğiniz üzere sadece sözlük sıfatı taşımıyor. Oxford Sözlüğü'nün temelleri James Murray tarafından 1858 yılında atılmış fakat 70 yıl sonra ancak tamamlanabilmiştir. Tarihteki en geniş çaplı, büyük sözlüklerden biridir.

    Her sayfası özenle yazılmış, sayfalarındaki her kelime bir yaşantı sonucu ortaya çıkmıştır. Hikayenin kulağa en garip kaçan tarafıysa sözlüğün bir "deli"nin katkılarıyla yazılmış olması.

    William Chester Minor Yale Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra Amerikan İç Savaşında cerrah olarak yer aldı, bir diğer görevi ise düşman askerlere işkence yaparak zarar vermekti. O dönemde maruz kaldığı ağır koşullar Chester'i mental olarak derinden yıprattı. Şizofreni başlangıcıyla birlikte tedavi için hastaneye gönderildi ancak iyileşme belirtisi göstermeyince ordudaki görevinden atıldı. Bir süre sonra İngiltere'ye taşındı, orada da paranoyasına yenik düşerek masum bir adamın canına mal oldu. Akıl sağlığı yerinde olmadığı gerekçesiyle hapishane yerine hastaneye yatırılan William'ın hayatı buradaki küçük bir tesadüfle değişti.

    Bu sırada hikayemize Oxford Sözlüğü'nün baş editörü James Murray dahil oluyor. Bu ikili, kelimenin tam anlamıyla bir elmanın iki yarısı oldu. James Murray İskoçya'nın Denholm kentinde doğdu, 14 yaşında okuldan ayrıldı. 17 yaşından itibaren ise öğretmenlik yapmaya başladı. Kendisinin filolojiye olan derin merakı onu sürekli araştırmaya itti. O kadar ilgiliydi ki kendi dili dışında sekiz dil daha biliyor, işinden artakalan vakitlerinde kelimelerin etimolojisini araştırıp sayfalarca not tutuyordu. Oxford ile tanışması ise Filoloji alanında duyulan adı sayesinde oldu. Oxford'un kendi hocalarının baş edemediği sözlüğe yardım için bu işe başladı ve belki de o zamanlar hayal edemediği bir başyapıta imza attı. Oxford Sözlüğü'nü duyurmak için bir proje düşündü ve gidebilecek her yere yardım ilanları dağıtıldı. Yardım ilanlarından biri de Dr. William Chester'in olduğu hastaneye gitti. Her şey tesadüf müydü bilinmez fakat evren onlara çok büyük bir sürpriz hazırlamıştı.

    Bu sözlük Chester'ın bir yerlerde sıkışıp kalmış zihnine ve dört duvar arasında yatan bedenine hediye oldu. Kendisini tamamen kelimelere bırakıp hepsini tek tek yaşadı, hissetti. İkilinin arasındaki iletişim bir süre mektuplaşmayla devam etse de 7 yıl sonunda ilk defa yan yana geldiler. Birbirlerinden haberi olmayan bu iki kişinin ortaklığı daha sonra maneviyata döküldü ve birbirlerinin en yakın dostu oldular. Bize de bunun meyvesi olarak başyapıt bıraktılar. 

    Oxford Sözlüğü içerisinde sadece kelimeleri barındıran bir kitap olarak bulunmamalı aklımızda. Ortaya çıktığı dönem, kişilerin yaşadıkları, nasıl zorluklardan geçildiği, ne çabalar harcandığı ve bunlar yaşanırken hissedilen duygular, kurulan dostluklar...

    Oxford Sözlüğü bizlere sadece kelimeleri ve açıklamalarını vermedi, kendi hikayesini de anlamlandırdı.

    BONUS

    Eğer ilgi duyarsanız bu ikilinin hikayesini anlatan başrollerini Mel Gibson ve Sean Penn'in paylaştığı The Professor and The Madman adlı filmi de izleyebilirsiniz.

     


    Yorumlar (5)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.