Böyle bir zamanda insan konsere,sinemaya ya da tiyatroya gitmeyi ne çok özlüyor... Keşke yine bir Wolfgang Borchert oyunu olsa da gitsek doyasıya izlesek...
“Biz her gün bir cinayete kurban gider, her gün bir cinayet işleriz. Biz her gün bir cinayetin önünden kayıtsız geçer gideriz.”
“Bir adam Almanya’ya geliyor. Uzun zaman yad ellerde kalmıştı bu adam. Çok zaman. Belki haddinden fazla. Adam giderken başka idi, dönüşünde bambaşka. Bin şu kadar gece soğuklarda, ayazda, dışarılarda bekledi, işte sonunda yurduna dönebildi.”
Savaşların en karanlık tarafı savaş bittikten sonra insanlar evlerine döndüklerinde ortaya çıkar. Savaştan dönen askerler sessiz birer hayalet gibi belirsizliğin içindeki evlerine dönmeye çalışırlar. Bıraktıklarının olduğu gibi durduğuna inanarak…
Bu oyun, sessizliğin içinden, belirsizlikler içindeki yurduna, Almanya’ya dönen ama uğruna savaştığı yurdunda kendine var olacak bir yer bulamayan Beckmann’ın öyküsüdür. Herhangi bir savaşa gidip herhangi bir yurda dönen yüz binlerce askerden sadece biri olan Beckmann’ın. Savaştaki her şey gibi yıpranmış ve parçalanmış, hiçbir şekilde hiçbir yere uymayan, ölümle yaşam arasında sıkışmış olan Beckmann’ın. Yaşananların ve yaşayanların gölgesinde boğulan bir adamın, kendini Elbe Nehri’nin kollarına bırakmaktan başka çaresi olmayan bir adamın…
Bu oyun; onların yerine düşünenler, onların yerine karar verenler ve onlara savaşa gitmelerini söyleyenler yüzünden mahvolmuş olan bütün orduların, cephelerden evlerine döndüklerinde düştükleri boşluğun öyküsüdür. Savaşın yarattığı sosyolojik deformasyonu, ahlaki çöküşü ve insanların insanlığa ihanetini anlatır.
Beckmann ölüme bir adım kala savaşın acılarını yutan ve sessizliğe gömülen Elbe Nehri’nin kıyısında kendisiyle, onu savaşa itenlerle yüzleşerek acılarını unutmak ister. Onun dışındaki herkes olanları unutmuş ve umursamazdır. Biz onları abartı kıyafetleri ve makyajlarıyla görürüz. Bu abartı durum konuşmalarından tavırlarına kadar birçok noktada hissedilir. Ama karakterlerin hepsi Beckmann’ni görünümünden dolayı komik bulur. Kendi bozulmuşluklarını, savaşa karşı duyarsızlıklarını bu şekilde yansıtırlar. Oyun sürecinde Beckmann’i anlamaya çalışan tek kişi iç sesi olan Öteki’dir. Ne tam anlamıyla onu dinler ne de oyun boyunca ondan uzaklaşabilir. Oyun bitiminde biz yine savaşın açtığı kapanmayan yaralar, bastırmaya çalıştığımız ötekinin sesiyle baş başa kalırız.
Yazan: Wolfgang Borchert
Yöneten: Mehmet Berkay BAYGIN
Oyuncular
Mehmet Berkay BAYGIN
Caner TAŞ
Erdinç KILIÇ
Yağmur Ilgın ÖZTEKİN
Teknik Ekip
Çınar TAŞDEMİR
Berkay ERDOĞAN
Doğa Başak ÖZTÜRK
Yorum Bırakın