Christoper Nolan 30 Temmuz 1970'de Londora'da dünyaya gelmiştir. Memento, Insomnia, Batman Begins, The Dark Knight ve Inception gibi ciddi gişe başarıları yakalamış filmleri portföyünde tutan, İngiliz senarist, prodüktör ve yönetmendir. Çocukluk yılları Londra ve Chicago'da geçmiştir. Orta öğrenimini Hertfordshire, İngiltere'de, Haileybury and Imperial Service College'da tamamlamış daha sonra lisans eğitimini University College Londra'da İngiliz Edebiyatı bölümünde tamamlamıştır. Üniversite yıllarında okulun film kulübünde çok kısa bir film çekme imkanı bulmuştur. 1990'ların başında foto-gazeteci Dan Eldon'un Afrika yardım projelerinde kameraman olarak çalışmıştır. 1998'de rastgele insanları takip eden bir yazarın hikayesini konu almış olduğu ilk filmi Following'i çekmiştir. Filminin beğenilmesi üzerine Newmarket Films ile anlaşmış ve 2000 senesinde sonradan kötü filmler arasına girecek olan Memento'yu tamamlamıştır. Guy Pearce'nin başrolünü oynamış olduğu bu film Altın Küre ve En İyi Senaryo dalında Oscar kazanmıştır. 2002 yılında gelindiğinde aslı bir Norveç filmi olan Insomnia'nın versiyonunu çekmiştir. 2005 de ise çocukluğunun kahramanı olan Batman Begins filmini çekmiştir. 2006'da The Prestige, 2008 yılında ise Batman Begins'in devamı olan The Dark Knight filmlerini çekmiştir. 2 Oscar kazanan The Dark Knight inanılmaz bir gişe başarısı yakalamış ve ünlü sinema sitesi IMDB'de en iyi 250 film arasından uzun süre 1. sırada kalmıştır. 2010 yılında başrolünü Leonardo Di Caprio'nun oynadığı Inception beyaz perdeye çıkmıştır. 2012 yılında yapmış olduğu Batman serisinin son filmi olan Kara Şövalye Yükseliyor filmini çekmiştir. 2014 yılında Interstellar isimli filmini, 2017 ise Durkirk isimli filmini vizyona sokmuştur. 

Christoper Nolan'ın hayatına ve başarılarına baktıktan sonra bir de sinema diline birlikte bakalım.

Nolan, filmlerinde gerilimi ve soğukluğu, içerisinde varoluşsallığı ve etik değerleri ön plana çıkarma derdindedir. Sıklıkla kentsel mekanlar, takım elbiseli adamlar, sessiz tonlar ve konuşma sahneleri üzerinde durduğu görsel tarzı modern mekanlar ve mimari ile geniş yakın çekimde çerçevelenmiştir. Belgesel tarzı aydınlatmayı, doğal mekanları ve gerçek çekim yerlerini tercih etmektedir. Nolan üstkurmaca elemanlar, oval kesim, tekbencilik bakış açısı, doğrusal olmayan öykü anlatımı, dolambaçlı konular, tarz ve şeklin birleşimi ile sürekli olarak değişmeler yapmıştır. Nolan'ın çalışmalarında öznel tecrübe, hafızanın bozulması, zamanın doğası ve kişisel kimliğin inşası gibi varoluşsal, etik ve epistemolojik konuları araştırdığı görülmektedir. Karakterleri genellikle yalnızlık, suçluluk, kıskançlık ve aç gözlülük korkuları ve endişeleriyle karşı karşıyayken duygusal açıdan rahatsız ve manevi açıdan belirsizdir.

Birlikte bir filmini inceleyelim.

INCEPTİON

Filmin temel felsefesi rüya üzerine kuruludur. Rüya içerisindeki süre, rüyanın mekanı, bilinçaltının duyarlılıkları, bilginin elde ediliş tarzı ve rüyadan nasıl uyanılacağı ayrıca rüyanın hangi bilincin üstünde kurulacağı ustalıkla işlenmiştir filmde. Rüya katmanlar içerisinde, adete rüya içinde rüya olarak ilerleyerek ele alınmıştır. Olayları tam olarak anlayamamanın verdiği uyanıklık izleyicinin tüm film boyunca uyanık kalmasını sağlıyor. Filme baktığımızda aksiyon sahnelerinin efekte kurban gitmediğini görüyoruz. Kurgu, filmin sonuna kadar hatta film bittikten sonra bile her şeye uyanmamıza izin vermiyor. Film rüya evreleri içerisinde ilerlerken her ilerleyiş bir önceki evrede duyulan fiziksel acıyı azaltıyor. Ancak düşme, savrulma, tokat yeme gibi durumlar bir sonraki rüya evresinde etkisini gösteriyor. Ayrıca sanal alem, gerçek alem farkının sezinlenebilmesi için çeşitli nesneler kullanılmakta filmde. Topaç veya hileli zar bunlardan bazıları... Filmde geçen topaç, eğer döndürülüp bırakıldığı taktirde hiç durmazsa rüyada, durup devrilirse gerçek hayatta olduğu anlaşılıyor. Film, Nolan'ın diğer filmlerinde olduğu gibi sırlar ve kurgu ile seyirciye büyük bir keyif verecek şekilde ortaya konmuş bir başyapıttır diyebiliriz.