2020 Yılının Tablosu: Pompeii'nin Son Günü

2020 Yılının Tablosu: Pompeii'nin Son Günü
  • 6
    0
    0
    0
  • Birkaç gün önce Instagram üzerinden yaptığım ankette siz değerli okuyuculara 2020 yılının tablosu konusu ne olmalı sorusunu yöneltmiştim. Büyük çoğunluk kıyamet, kaos, ölüm gibi konuları seçtiği için bu eşsiz tablonun detaylarını size aktarmak istedim. Dilerseniz beni Instagram üzerinden takip ederek (@mustaphatherich) gelecek yazılarım hakkında bilgi sahibi olabilir ve sıradaki tabloların anketlerine katılabilirsiniz. Şimdi birlikte 2020 yılına layık eşsiz tablomuzun detaylarına göz atalım.

    Gecenin derin karanlığı gündüzün huzur veren aydınlığını birden bastırdı, etraf kapkaranlık oldu. Üzerine bastığımız toprak ise birden bizi yutmaya çalışırcasına titremeye başladı. Birden büyük bir gürültü, bir patlama sesi duyuldu, toprağın sarsıntısı giderek artıyordu. Yaşadığımız bu şey neydi? Gerçek miydi? Neden başımıza geliyordu? Günahkar sırların cezası, ruhu kararmış insanların cezalandırılması mıydı tüm bunlar? Düşünecek vakit yoktu. Hemen kaçmamız gerekiyordu…

    Az önce okuduklarınız her ne kadar ürkütücü olsa ve 2020 gibi felaketlerle dolu bir yılın son günlerine yaraşır olsa da bir zamanlar Pompeii halkı bu acı olayı yaşadı. Yüzlerce Pompeii vatandaşı insanlık tarihinin en büyük doğal afetlerinden birine tanıklık ettiler. Vezüv Yanardağı’nın volkanik patlamasına. Rus asıllı sanatçı Karl Bryullov, Pompeii’nin Son Günü tablosunda bu felaket sırasında hissedilmiş olması muhtemel tüm duyguları işlemeyi başardı. Gelin birlikte bu anıtsal şahesere biraz daha yakından bakalım.

    Bryullov, Pompeii'de yeni ortaya çıkarılan sokaklarda yürürken ve şehrin patlamadan önce nasıl göründüğünü hayal ederek birkaç gün geçirdi. Sanatçının bu gezi sırasında yaşadığı duygular o kadar kuvvetliydi ki, ziyaretinden kısa bir süre sonra resim üzerinde çalışmaya başladı. Resminin olabildiğince gerçekçi olmasını sağlamak için arkeolojik ve tarihi kaynakları yakından inceledi. Bu eşsiz çalışmada Bryullov, klasisizm ve romantizmin sınırlarını aşmaktadır. 

    Resmin kompozisyonu, üçgen kullanma klasisizm kuralını takip etse de resmin tüm ruhu ve içeriği romantizmi yansıtır. Bu tarihi sanat eseri, bir kahramana veya belirli bir kişiye değil, tüm ulusa ve tarihi olaya adanmıştır. Pompeii’nin son gününde patlayan yanardağdan gelen kırmızılık tabloya duygusal bir gerginlik eklemektedir. Gökyüzünden gelen soğuk yeşilimsi tonlar ise tabloya dramatik bir hava katmaktadır. Bu tabloda Bryullov iki farklı ışık kaynağı kullanmıştır. Tabloda kullanılan parlak ve derin renkler aynı zamanda klasik geleneğin de ötesine geçerek, insanların Bryullov’u romantizm sanatçısı olarak adlandırmasına neden olmuştur.

    Tablonun sol tarafına doğru göz gezdirdiğimizde biz izleyicilere doğru bakan kadını görmekteyiz. Kadın korku dolu bir ifadeyle gökyüzüne bakarken hemen yanında gür saçlarıyla bir adam ve arkasında boyalar, fırçalar dolusu bir çekmece dikkatimizi çeker. İşte bu adam Karl Bryullov’dur. Bu eşsiz tabloya kendi portresini eklemiştir. Sanatçı Bryullov, kendini tabloya yerleştirerek yanardağın neden olduğu yıkıma karşı olan hislerini biz izleyicilere aktarmak istemektedir. Tablonun sağ köşesine doğru yolculuğa çıkacak olursak annesinin kalkıp kaçmasına yardım eden genç bir adam görebiliriz. Bu genç adam, Pompeii’den zamanında kaçmayı başaran ve trajik gün hakkındaki deneyimlerini bizlere aktaran Plinius’dan başkası değildir.

    Bryullov bu tablo üzerinde birkaç yıl çalıştıktan sonra nihayet 1833 yılına tabloyu tamamlamayı başarmıştır. İlk sergisi Milano’da yapılan tablo, 1834’te Paris salonlarında sergilenmiştir. Aynı yıl Bryullov, Fransız Güzel Sanatlar Akademisi Ödülü’ne layık görülmüştür. 

    Kaynaklar: 1, 2, 3, 4


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.