Büyüme Sancısı

Büyüme Sancısı
  • 7
    0
    1
    0
  •                                   

    Çocukken dünya ne kadar güzeldi değil mi?  Dertsiz, tasasız, yemek içmek, yatmak, oynamak, keşfetmek. Az ve öz..Tabi eğer şanslı bir ailede doğduysak böyle başlıyoruz hayata az çok. Yaşayıp gidiyoruz Ayşe,Ahmet,Mehmet arkadaşlarımızla keşfediyoruz bu hayatı,önemli bir nokta bu keşfetmek…Bundan daha kıymetli bir eylem var mı bu hayatta!?  Aklımıza eseni yapıyoruz, o kocaman hayali diyarımızda takılıyoruz kendimizce, mantıklı mantıksız doğru yanlış diye çok kafa yormuyoruz. İstediğimiz gibi yaşıyoruz. İstediğimiz şey o gün parka gitmek salıncağa binmek bile olsa, o şey olunca bizden mutlusu yok. Gel gelelim büyüdükçe hayatımıza daha farklı öğeler giriyor. Duygular çeşitleniyor. Öncelik sıramız değişiyor. Akıl mantık duygu üçgeninde yer bulmaya çalışıyoruz kendimize, çünkü anormal veya farklı olamayız, olursak eğer dikkat çeker dışlanırız diyoruz belki de ve bu tekdüze yaşam serüvenine biz de katılıyoruz. Dedim ya öncelik sıramız değişiyor diye işte duygularımızda da bir öncelik sıramız var. Çünkü büyüdükçe her duyguya bakış açımız da, aldığımız tavır da değişiyor.

    Bilime göre büyüme sancısı direkt fiziksel ağrı olarak geçiyor, ergenlik çağına girerken bedenimizin girdiği değişim bla bla.. Ama asıl sancı; yaşadığımız değişim,benliğimizi keşfederken ve onu inşa ederken,bunu nasıl yaptığımız nasıl yaşadığımız ve kişiliğimizi oluşturan bu adımları nasıl attığımız. Çevreyle uyum içinde olayım korkusuyla neleri yaptığımız veya yapmaktan kaçındığımız, korktuğumuz her şey bknz: büyüme sancısı. Bunun farkına ne zaman varılıyor bilmiyorum ama bir dönem geliyor ve dank diye farkediyosunuz: ben büyüdüm.

    Demem o ki bu sancı, çok güzel. Acısıyla, tatlısıyla yaşanması gereken bir sancı. İsmi sancı ama sonrasında zihnen ve içgüdüsel olarak büyümüş bir sen çıkıyor ortaya. Durup baktığın zaman sen bile şaşırıyorsun kendine bu ben miyim diye. Sana her şeyi net fark ettiren,neden bu hayata geldiğini,nasıl hakkıyla yaşamak istediğini keşfettiğin,yapmak istediğin her şeye kendi seçim ve isteklerine göre şekil   verebildiğin,kendine;benliğine,isteklerine,hayallerine daha cesur olmanı sağlayan o bakış açısını kazandığın,okudukların ve okuyacağın kitaplara minnet duyduğun anlar,şükretmeyi;huzuru, öz sevgiyi, öz saygıyı öğrendiğin ve bu kavramların kıymetini anladığın,kaderine yön verebilme hakkına sahip olduğun zaman bu zaman.

    Değişimden hiçbir zaman korkma. Değişim rüzgârı hep olacak hayatının içinde. Ona olumlu yön verebilecek tek kişi yine sensin. Büyüme sancısı bu değişimine ortak olacak, sen de katıl aralarına. Büyümenin sonu yok çünkü yaş aldığın her saniye, her dakika, her yıl boyunca… İçindeki pamuk şeker yiyen miniği kaybetme, varolmaya devam etsin o salıncakta.

    Yazımı sevdiğim bir anime filmi olan “Rüzgâr Yükseliyor”dan alıntı yaparak bitirmek istiyorum.

    “Le vent se lêve, il faunt tenter de vivre.” (Rüzgâr yükseliyor, yaşamaya çalışmalıyız.)


    Yorumlar (1)
    • Yazım ve noktalama hataları var ama içerik güzel. Biçemi düzeltirsen daha anlaşılır kılarsın.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.