Kaliteli müzik takvimine hoşgeldiniz.

Ara ara kayda değer albüm haberleri aldıkça yapmak istediğim bu konseptin ilk bölümünde üç konuğumla size tekrardan hoşgeldiniz diyorum:

Balthazar, slowthai ve Roosevelt.

1. Balthazar, Sand (29 Ocak 2021)

Jinte Deprez ve Maarten Devoldere’nin önderliğini yaptığı Balthazar’ın, bas gitarı öne çıkaran groove şarkılara takıntısını hepimiz biliyoruz. Özellikle son albümleri Fever ile kendi çizgilerinin dışına biraz çıkmış olsalar da bunu beğenmiş olacaklar ki Sand albümü için, ‘’Fever’i o kadar sevdik ki Sand ile bu tecrübeyi biraz daha ileri taşımak istedik.’’ diyor Devoldere.

Kendileri, albümün yaratacağı hissi; pandemiyle paralel olarak, ‘’sabırsız ve gergin bir bekleyiş, o anda hissedememe ve geleceğe duyulan kaygının karışımı.’’ olarak aktarmayı tercih ediyorlar.

Sürreal sayılabilecek bir yapısı olan grubun alışık olduğumuz müzik tarzını, alışık olmadığımız elementlerle tanıştırmasını açıkçası ben çok seviyorum ve bu yüzden size bu albümü beklemenizi ve dinlemenizi tavsiye ediyorum.

 

2. slowthai, TYRON (5 Şubat 2021)

slowthai, İngiliz hip-hop’ından post-punk ve garage tınılarına uzanan geniş bir genre’da kendine yer bulan nadide bir sanatçı. Müziğinin dinamiklerini sürekli geliştirmeye çalışan vizyonlu birisi fakat medyayla arası bir türlü düzelmedi.

Özellikle bir komedyene yaptığı sözlü tacizden dolayı NME ödüllerine alınmayışı ve bir konserinde Boris Johnson’ı tasvir eden koparılmış kafa maskesi ile medyayı çok fazla negatif anlamda meşgul etmiş, daha sonrasında ise bütün bu yaşananları ‘’utanç verici’’ bulmuştu.

İşte bu olayların ışığında TYRON albümü onun için, ‘’karanlık taraflarından kurtulmak ve içindeki iyiyi göstermek’’ adına iyi bir fırsat. En azından kendisi böyle söylüyor. Geçmişteki hatalarından ders alarak ilerlediğini ve birey olarak daha tutarlı olmaktan bahseden slowthai’a bu albümünde Skepta, James Blake, Denzel Curry ve A$ap Rocky gibi yıldızlar eşlik ediyor. Şu ana kadar üç single’ını dinlediğimiz albüm açıkçası bana inanılmaz ümit veriyor.

 

 

3. Roosevelt, POLYDANS (26 Şubat 2021)

Electro-pop’un bolca dans ile harmanlandığı, melankolik synth’lerin zenginlik kattığı ve bütün bunların sınırlarını kendisi belirleyen Roosevelt’in (Marius Lauber) en son albümü POLYDANS’a hoş geldiniz.

Baslarını, davullarını ve synth’lerini tamamen tek başına yazan Lauber, bu albümle beraber sıcak ışıkları, analog sesleri ve club elektroniğinin sahnedeki interaktif tavrını yeniden önümüze sunmaya hazırlanıyor.

‘’Her gün istediğim müziği yapacağımın bilinciyle gittiğim, ve yaratıcılığımın sınırlarını olabildiğince açabildiğim bir stüdyo tecrübesi yaşadım ve bu albüm benim en kişisel albümüm oldu.’’ diyor Marius Lauber.

Özetle POLYDANS, şimdiden 80’s era dans müziğinin ve son on yıldır ivme kazanan French-house ekolünün önemli bir parçası olmaya geliyor gibi duruyor.

 

Yazının orijinaline ulaşmak ve daha fazlası için kişisel bloguma buradan ulaşabilirsiniz.