Ölüme Dokunmak

Ölüme Dokunmak
  • 5
    0
    0
    0
  • Yaşam döngüsü insana bahşedilmiş yegane sanrı olan; aslında aslı olmayan, bütünüyle insan beyninin hormonal ihtiyaçlarını dindirmek adına ürettiği ve geliştirdiği bir algıdır. İnsan psikolojik yapısı gereği olumsuzu iter. Hayatta olmanın ve yaşamın sürdürülebilirliğinin karşıtı olan her olgu tehlike olarak görülür. Elbette ölüm insan için olumsuz her olgunun şemsiyesi olacaktır çünkü ölüm insanı hayatta kalmaya zorlayan ve yaşamını çevreleyen ince zardır. Mutlak olan insanın, kaçsa da kaçamayacağıdır. Yaşamın sonu ölüm olarak kabul edilmemelidir çünkü içinde bulunulan döngü zaten ölüme aittir. Hiç bir zaman son yoktur. Mülahazayı derlemek gerekirse ölüm bir okyanus; yaşam ise bu okyanusta oluşan hortumdur. Yaşam da hortum gibi yapısı itibariyle içinde bir çok materyel taşır. Bunları sürreal bir biçimde döngüsüne katar ve kendi dönüşümüyle birlikte materyaller de mutlak gerçek olan okyanusa yani ölüme ulaşacaktır.

    İnsanın tek bir defa deneyimleyebileceği bu olay onda negatif çağrışımlar bırakır. Çünkü kendini ve yok olacağını kabullenmek fıtratına aykırı bir davranış olmakla birlikte içinde olduğu sanrının inandırıcılığını azaltır. Her an ölümün kucağında olduğunu kavrayan birey, döngü içinde karşılaşacağı artçı depremler karşısında hiçbir etkiye mağruz kalmayacaktır. Bilhassa bu durum onda öğrenme ve idrak algısını açacağından daha yüksek sarsıntılar kovalayacak ve içinde bulunduğu döngüden daha hızlı dönmeye çalışacaktır. Farkında olduğu gerçek onu tek bir düzleme oturtur. Zaman algısı da böylelikle tek bir düzlemde ilerler. Birey ne artar ne de azalır. Genç kalamaz ama yaşlanamaz da. Varlığın dengelenmesi hiçliği kabullenmekle olur. Yin ve yang sürekli dönüşecektir. Mutlak olan insanın bu olayı kabullenmesi gerektiğidir. Örnek vermek gerekirse bizler döngü içerisinde sırasıyla bebek, yetişkin ve yaşlı oluruz. Fakat bu değişimleri aynı beden üzerinde gerçekleştiririz. Yani eğer insan zamanı tek bir düzlem olarak algılarsa bu aynı anda hem bebek hem yetişkin hem de yaşlı olarak düşünülebileceği anlamına gelir. Ortaya çıkan aktarım eğer insan bebeklik evresinde yaşlanmadan ya da yetişkinliğe erişmeden ölürse nasıl tanımlayacağımızdır. Bu durum hortumun okyanusta bulunan materyalleri, onların idrakları dışında içine çekmesi ya da içinden atması olarak özetlenebilir. Yani yaşam, ölüm hiçliğinde bizi içine çeker. Fakat ölüme karşı koyma hususunda bizler de yaşam döngüsünün içinde bulunan materyallerizdir. Yaşam gibi soyut bir kavramın duyusal olarak tanımlanmasıyla, ölüm gibi somut bir kavramın soyutluğu bütünüyle ezmesi bu durumun betimlenmesi olabilir. Belki de yaşam aslında kaçılması gerekendir çünkü yaşam bizlere onu tercih etme hakkı sunmaz. Buna binaen ölüm, elini her zaman insana yakın tutar. Nihayetinde bu hortum döngüsü, zaman eğrisiyle insanı hiç tırmanmadığı yüksekliklere çıkaracaktır ve insan yaşam sanrısının getirdiği biyolojik ve psikolojik etmenlerle şuursuz biçimde çıktığı en zirve noktadan ölüm okyanusuna düşecektir. Belki de insan kulaklarını tıkadığında aslında duyduğu ses kanın damarlarda dolaşımı değil, ölümün insanı gerçekliğe çağırışıdır. Belki gerçek, içinde bulunduğu bu hortumun insanın varlığına saygısı olmadığıdır. 

    İnsanın çevresiyle olan bedensel iletişiminde en önemli uzuvlarından birisi eldir ve insan sanrılarını ifade etmek, tanımlamak için dokunmak gibi psiko-motor öğrenme yollarını kullanır. Öğrenmenin sınırı bilinmeyen, yani "x" noktasıdır. Bundan hareketle deneyimlenemeyen yegane olgu da "x" tir. Ölümü "x" varsayarsak, eğer insan sanrıları tanımlamaya bu bilinmezlikle başlarsa; aslında temelinde varacağı noktaya en başında ulaşmış olur: Bildiği kesin olan gerçeğin bir şey bilmeyişi olması. İnsan ölümün elini sıkmalıdır çünkü ölüme çoktan sarılmıştır.. Bu olguyla kuracağı her iletişim kavrayışını güçlendirecek ve böylece insan yaşam dönencesine karşı hayatta kalmaya çalışmak dışında somut bir saygı edinebilecektir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.