Bir Kadın Umut

Bir Kadın Umut
  • 1
    0
    0
    0
  • Rus Çarlığı'nın son döneminde, Bolşeviklerin hanedanın geriye kalan tüm mensuplarını devrim yolunda birer tehdit olarak görmesiyle, hepsinin öldürülmesine karar verilmiştir. Son Çar II.Nikolay, bütün çocuklarıyla birlikte devrim yanlıları tarafından infaz edilmiştir. Olaydan yıllar sonra, hanedana ait mezarlar incelenirken Prenses Anastasia'nın cesedine ulaşılamamıştır. Bu durum hanedanın neslinin devamı için bir umut oluşturmuştur. Fakat vakayı ilginç kılan şudur ki; Prenses Anastasia doğduğunda, ailede ondan önce doğan erkek bir çocuk olmadığından, Çarlığın erkek veliaht umutlarını suya düşürmüştür. Kayıp Prenses Anastasia, doğumuyla erkek hegemonyasını sarsarken, hayatta kaldığı söylentisiyle de onu tahtta oturmaya layık görmeyen kimseleri kendine muhtaç hale getirmiştir. Devrimin karşısında durabilecek veyahut en azından hanedanın soyunu devam ettirebilecek yegane umut, bir kadın olmuştur. Bu örnekten anlaşılacağı üzere erkek egemen bir toplumun çaresizliği kadındır. Kadının güçlü olduğu her noktayı kendi zayıflığı sayan yapılar ya da yönetim biçimleri, nihayetinde hazin bir duruma düşer. Bir toplulukta kadın ne kadar saygınsa, toplumun gelişmişliği de aynı orantıdadır. Kadın toplumun devrimidir.

    İslamda son peygamber olarak kabul edilen Muhammed'in, belki de tarihte görülebilecek en erkek egemen toplumların yaşadığı Arap coğrafyasında, bütün çocuklarının ölmesiyle geriye kalan kızı Zeynep sayesinde, kutsal sayılan soyunun devam etmesi bulunduğu yapının normlarını derinden etkilemiştir. Erkek egemen toplulukların yapısal olarak ayakta durabilmesini sağlayan mihenk taşı kadındır. Kadına ve kadınsal olan bütün olgulara, gerektiği saygıyı göstermeyen tüm yapılar temelden problemli ve içten çürümeye mahkumdur. Hristiyanlıkta İsa'nın doğumu kutsal kabul edilir. Onu dünyaya getiren kadın bulunduğu toplumda aciz ve güçsüz sayılırken, günümüzde kişiliği ve öğretileriyle birlikte kutsal bir dini karakterdir. İsa'nın mucizesi, Meryem'den olmasıdır. İnsanın ilk öğreteni ve fizyolojik olarak ilk iletişim kurduğu kişi annesidir. Buradan hareketle eğer insan ilk başta hayvan sevgisini, ağaç sevgisini veyahut en azından temel beşeri gereksinimlerini annesinden alırsa, insanın ekolojik sisteme vereceği zarar da en aza indirilmiş olur. Kadın, dünyanın ekolojik sistemi de olmak üzere bir çok konuda söz sahibidir. Bebeklerin doğduktan sonra iletişim kurmaya çalışacağı dil annesinin konuştuğu dil olur ve böylelikle "anadili" kavramı ortaya çıkmıştır. Toplumun dil öğretisi ilk önce kadının elinden geçer. Dil, kültüre açılan bir kapıdır ve kadın direkt olarak bulunduğu toplumun diline, kültürüne hatta ahlaki değerlerine etki eder. Geri kalmış zihinlerde düşünüldüğü gibi ahlak ve namus kadının bacak arasında değil, omuzlarının üstündedir. İnsanların ahlaki değerlerindeki gelişmişlik, toplumda kadının düşünmesi ve söz sahibi olmasıyla aynı orantıdadır. Eğitimsizlik ve cehalet ilk önce kadına saldırır. Çünkü kadın, insani yapının formunu değiştirebilecek etkiye sahip yegane mercidir. Bu derecede önemli bir konuma sahip olması, aslında neden bütün eril kötülüklerin odağında olduğunu da açıklar. Öldürülen, hor görülen ve saygısızlık yapılan her kadınla birlikte aslında insanlıkta yok olmaktadır. Sistemin yapısı gereği eğer kadın olmazsa hiçbir şey olmaz. Kadın yaşamazsa insanlıkta ölür. 

    Günümüzde fiziksel, psikolojik ve sosyal şiddete maruz bırakılan her kadın, günümüzden ötede toplumsal olarak yaşanılacak çöküşün habercisidir. Nasıl ki küresel ısınma global olarak dünyayı etkileyen ve belki sistemi tamamen dağıtacak bir problemse; kadınların erimesi buzulların erimesinden daha az önemli değildir. Nihayetinde insanlık kayıp prensesle yüzleşecektir.. Eril gücün kadının doğumunu istememesinin sebebi, kadın yaşadığında ona muhtaç olacağını bilmesidir. Sistemin sürekliliği için erkek, kadına muhtaçtır. Zihinsel farkındalığa erişmemiş erkeğin şiddeti, kendi sonuna yönelmesinden ibarettir. Hayatını ve haklarını kaybeden her kadın insanlığın ahlakını yitirmesidir. Kadın, nesiller arasındaki konumuyla yok olmaya yüz tutmuş dünya adına bir umuttur. Kadına şiddetin özrü ya da affı olamaz.

    Birbirine bağlanmış çiçekler demet olur, çiçek olan toplum, kadın ise bağıdır; ve bir demet papatya, bir kadın umuttu, ama adam bunu unuttu..


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.