Tolga Böyük’ün projesi olarak 2010 yılında hayata geçen Islandman, vurmalılarda Eralp Güven, synthesizer ve gitarlarda Erdem Başer’le eserlerini sahneye taşıyor. Anadolu saykodeliğin dünyanın farklı coğrafyalarından sesler ile harmanını elektronik ritimlerle buluşturuyorlar. Cosmic Chill - Electro Kraut şeklinde tanımladığı müziğini her üyesinin kendine has müzikal deneyimini ortaya koyduğu yorumuyla güçlendiren Islandman, şarkıları ve performanslarında afro beat’ten krautrock’a uzanan geniş bir müzikal aralık sunuyor. Music For Dreams isimli ilk EP’sinin ardından, geçtiğimiz yaz aylarında Ağıt isimli yeni EP’sini yayınlayan Islandman, doğaçlama katkılı canlı performanslarıyla da büyük beğeni topluyor.
Şarkılarının yapım aşamasından bahsederken "Önce parçanın vermek istediği hisle ilgili bir hayal kuruluyor. Daha sonra kayıtlar yapılıyor, sesler seçiliyor, fikirler alınıp, veriliyor. Sonunda dinlediğimiz şey bir kayıt ve bu kayıt hoparlörden çıktığında bizde bir şeyleri titreştiriyorsa, kafamızda çıplak ayakla kumda dans ediyormuşçasına bir resim canlandırıyorsa parça bitmiş demek oluyor." sözleriyle anlatıyor Tolga Böyük.Geçtiğimiz yıllarda Avrupa’nın en büyük caz festivallerinden Montreux Caz Festivali’nde sahne alan ve festival kapsamında gerçekleştirilen Montreux Caz Yetenek Ödülleri’nde yarışan Islandman, ödülünde sahibi oldu."Bizim için çok farklı bir deneyimdi. Çaldığımız mekan ve dinleyiciler açısından daha önce çok az rastladığımız bir durumdu. Herkes oturup çıt çıkarmadan dinliyordu, biz ise tamamen doğaçlama üzerine kurulu, çok kırılgan bir set çalıyorduk. Dinleyicilerin bu kırılgan ipte yürüyerek dans etmemizden etkilendiği kanısına vardım. Bu kadar köklü bir festivalden böyle bir ödül almak bize yaptığımızı devam ettirmemiz için bir mesaj gibi geldi.
"Biz Anadolu müziğinden yeni bir şey yapmaya çalışıyoruz. Hiçbir zaman bir Erkan Oğur gibi bağlama çalamayacağız belki… Bu işin içinde büyümüş, kundakta annesinden türkü dinlemiş biri gibi türkü söyleyemeyeceğiz; çünkü biz başka bir şekilde yetiştik. Yapmaya çalışsak da farklı duracaktır. Curayla bizim jenerasyona özgü tınıları nasıl birleştiririz, onun peşindeyiz açıkçası. Mesela radyodan duyup, etkilendiğimiz grubun herhangi bir şeyini çalmak değil, mesele kendimizi ifade ediş biçimimiz. Biz de bir zamanlar bir şeyler dinliyorduk radyoda, hani orada türküler, ezgiler vardı, bunlar şu an bize nasıl yansıyor, bir ayna tutup bunu nasıl yansıtabiliriz, bunun peşindeyiz."
Rest in Peace’i -bizdeki karşılığı’ Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsındır’- alıp, uzayda dinlen, orada mutlu ol anlamına gelebilecek ‘Rest in Space’e dönüştürdük. Uzay temasının karşılığı bizde bu şekilde oldu çünkü artık gerçek miyiz, orada mıyız, neredeyiz, karıştığı için buraya bir gönderme yapıyor albüm. Neredeysen ol, orada mutlu ol gibi bir noktadan çıkıyor. Albüm de gerçekten 90 – 95 BPM civarında, hafif hafif salınan, birazcık da pozitif enerji veren parçalardan oluşuyor. O uzayla ilgili terimsel göndermelerle bir alakası yok yani, bir dilek gibi düşünün.
Yorum Bırakın