Advertisement
Advertisement

Mütefekkir Cemil Meriç'ten Aşık Cemil Meriç'e

Mütefekkir Cemil Meriç'ten Aşık Cemil Meriç'e
  • 1
    0
    0
    0
  • Ablasını ziyaret için Hatay'a giden Cemil Meriç orada ingilizce öğretmenliği yapan Lamia hanımla tanışmış ve aralarında derin bir muhabbet oluşmuş, aşık olmuşlar. Meriç İstanbul'a döndüğünde başlamış mektup trafiği, bir yıl kadar sürmüş bu mektuplaşma. Sonra Lamia Hanımın tayini çıkmış İstanbul'a ve hasret bitmiş, kavuşmuşlar. Mektuplar Jurnallerle birlikte Cemil Meriç'in vefatından sonra oğlu Mahmut Ali Meriç tarafından Jurnal 1-2 olarak iki cilt halinde yayınlandı. Jurnallerde en samimi haliyle, zaafları, kederleri ile karşımıza çıkıyor üstat. Hem düşünsel hem de gündelik hayatın getirdiği sıkıntılar var. Bunların yanında bir de Aşık Cemil Meriç var. İşte bu sebepten Mütefekkir Cemil Meriç'ten Aşık Cemil Meriç'e...


    "Yine şuh bir bahar sabahı ve yine yoksun... Nasıl olsa geleceksin, nasıl olsa birbirimiziniz. Ama senin için acı çekmemek, sana ihanet etmek gibi bir şey geliyor bana. Acı saadetin bir nevi kefareti imiş gibi geliyor. Unutmak ve avunmak ihanetlerin en büyüğü imiş gibi geliyor. Zaten bu gerginlik uzun sürmez, sinirler çelikten de olsa olsa gevşer ve sel yatağına çekilir. Çekilsin mi? Biliyorsun cananla beraber uyku uyunmaz. Aşk beslenmek ister, kalbimizle beslenir, uzviyetimizle beslenir. Aşk iki vücudun yanarak bir vücut haline gelişi." (7 Ekim 1966)


    "Sevmek tanrılaşmaktır. Tanrı'nın günahı olmaz." (11 Ekim 1966)


    "Kilometrelerce uzakta aynı ıstırabı yaşıyoruz. Ben içmiyorum da. Sensiz içmek, sensiz gülmek, sensiz huzur bana ihanet gibi geliyor. Keşke dudak dudağa can verseydik."(11 Ekim 1966)


    "Kendimi bir mektupta seyrettim. Büyülü bir ayna idi bu. Bu aynada bütün paslarından arınmış ve tanrılaşmış bir Cemil Meriç vardı. Senin Cemil'in. Bu aynada ikimiz vardık. Eriyen, dağılan, kaynaşan ikimiz."(13 Ekim 1966)


    "Türkçe'nin musikisini senin sesinde tattım. Parçam olmasan kıskanırdım seni. Kelimeler benim ülkem. Kelimeler içine gönlümü doldurduğum birer kadeh. Kelimeler benim kölemdiler. Ama onlar da kıskanç. Ben artık kelimeler de değil, sen de yaşamak istiyorum. Kelimelerin dışında yaşamak. Sen kelimlerden de güzelsin ve kelimeler senin dudaklarında güzel. Onları da senin emrine veriyorum. İlk defa, ilk defa çırılçıplağım. Kalbim kansız bir kılıç. Bütün zırhlarımdan soyundum. İlk defa Tanrı'nın içinde kaybolan büyük mistikleri anlıyorum. Biz alevden iki ırmak gibi birbirimize karıştık."(13 Ekim 1966)


    "Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat bahçemin sınır taşları kitaplar."(14 Ekim 1966)


    "Ancak seni tanıyanlara tahammül edebiliyorum. Senin dışında her konu beni yoruyor. Cehennemim, cennetim benim."(15 Ekim 1966)


    "İnsanları ikiye ayırıyorum. Seni tanıyanlar, seni tanımayanlar. Seni tanıyanları ikiye ayırıyorum. Anlayanlar, anlamayanlar. Seni tanımayanlara yabancıyım. Seni anlamayanlara düşman."(19 Ekim 1966)


    "Her kitabımda sen varsın. Hind'i ben yazmış olamam. Bende güzel olan ne varsa, senin ilhamın. Bende büyük olan ne varsa senin eserin. Sen günahlarınla bensin, ben faziletlerimle sen. Levislerini takdis ediyorum. Senin ben de sevgiye layık bulacağın tek büyük tarafım ıstıraplarım, ıstıraplarım yani sensizlik."(22 Ekim 1966)


    "Ben ezeli bir mağdurum, coğrafi kader, siyasi kader, biyolojik kader. Başka bir ülkede doğmalıydım, başka bir ülkede veya başka bir çağda, en iyisi hiç doğmamalıydım. Anlaşılmadım, anlaşılmadım, anlaşılmadım. Hayatım bir bozgunlar silsilesi. Hiçbir kavgam zaferle taçlanmadı. Ben ezeli bir mağlubum ama tarihi yaratan bu mağluplar, bir ülkeyi onlar ebedileştirir. Sen, tek mükafatım benim."(20 Kasım 1966)


    "Kozmosun dilimizdeki karşılığı: Lamia. kozmik de ben. Kozmosla ilgisi olan, sonsuz."(29 Kasım 1966)


    "Ben fetheder gibi konuşan adamım, cengeder gibi, yaratır gibi konuşan adam. Senden sonra kimi fethedeceğim? Sen benim vatanım, beşiğim, mezarım, kainatım."(9 Aralık 1966)


    "Tanrı güzeldir, güzelliktir, fazilettir, feragattir, kemaldir, yani sensin canım benim."(14 Aralık 1966)

     

    kaynak: Cemil Meriç, Jurnal cilt 2, iletişim yayınları


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.