Mülteci Ve Kadın

Mülteci Ve Kadın
  • 0
    0
    0
    0
  • Rodos’un taş sokaklarında, begonvil kokuları arasında, bir temmuz günü rastladım ona. Gözleri dalgalı ve uzaklarda, elini uzatmıştı önünden gelip geçen sağır, kör kalabalığa.

    Modern dünyanın kentlerinden tatil için gelenler “Old Town” sokaklarını neşeyle adımlarken önlerine uzanan elin yardım çığlığını fark etmiyor bile.

    Avuç açmak, dilenmek Doğu geleneğinde; artık çaresizim, sizlerin yardımına ihtiyacım var, gönlünüzden ne koparsa ona razıyım, anlamında bir hareket. Yani sizin göstereceğiniz rızaya o boşluğa uzanan el, dünden razı ve duacı.

    Kadının gözlerindeki kederle yüzündeki hüzün, onun acılar içindeki hayata dair, ilkel bir çağdan kopup gelmiş tanıklığının taşlara yansıması.

    Kimdi, nereden gelmişti tarihin bütün ihtişamıyla yapılara yansıdığı, insanlara, kuşlara, kedilere mutluluk olarak yerleştiği yere.

    Önünden akıp giden kalabalıktan bazıları birkaç fotoğraf karesi çekip hemen uzaklaşıyor kendi duyarsızlıklarının yarattığı gerçeklikten.

    Muhtemelen şişme bir botla bizim kıyılardan (Ege’den) insan kaçakçılarına yüklüce ödenen bir parayla ulaşmış Rodos’a.

    Sahil güvenlik botlarının devriye gezdiği soğuk sularda, gecenin karanlığından yararlanarak ölüm korkusuyla balık istifi varmışlar Rodos’a.

    Adı belki Ayşe, belki Fatma, Ortadoğu’nun yanmış yıkılmış kentlerinden her şeyi göze alarak yeni bir yaşam için gelmişler buralara.

    Hayat ona şimdilik yeni bir yaşam olarak elini uzattığı yabanıl bir açlık sunmuş. Her gün tarihin tanıklığında ellerini uzatıyor hiç çekinmeden vicdanlarımıza ve umarsızlığımıza.

    Önünden gelip geçiyoruz, görmüyoruz, duymuyoruz. Yanmış yıkılmış kentlerde yaşanılan vahşetteki ateş payımızı almak istemiyoruz.

    O el orada uzanırken öylece, mutlu muyuz?


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.