Özgürlük Üzerine...

Özgürlük Üzerine...
  • 15
    0
    1
    2
  •  

    Özgürlük, çağlar boyunca insanların hep daha fazla fedakârlık yaparak sahip olmayı arzuladığı yegâne kavram. Şu an sahip olduğumuz sözlüklerde özgürlüğün kelime anlamı her ne kadar insanın her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi düşüncesine göre karar verme durumu olarak tanımlansa da dünya üzerinde yaşayan her bireyin içinde yanan özgürlük ateşinin tanımı asla bir olamaz. Örneğin özgürlük, kişinin kendini rahatça ifade edebilmesi anlamına gelebileceği gibi el âlem ne der kaygısı yerine bu davranış beni yansıtıyor mu düşüncesiyle de açıklanabilir. 

    Özgürlük, kimi zaman İstiklal Savaşı'nda İnebolu'dan Ankara'ya yüreği koşarak gelen kadınların çabalarında, kimi zaman tüm baskılara inat çabalayarak ilkleri başaran Marie Curie'nin çalışkanlığında, kimi zaman da hissettirdikleriyle adına şiirler yazdırmış Tomris Uyar'a duyulan aşkta cisim bulmuştur. Ama aşkların en güzeli özgürlüktür. Burada İspanya'da despot bir rejime karşı özgürlükçü duruşundan ötürü kurşuna dizilerek idam edilen Federica Garcia Lorca'nın, ölmeden önce hayatının kısacık bir döneminde de olsa gerçekten özgür yaşayabilmiş ya da yine hayatının kısacık bir döneminde de olsa özgürlüğünü gerçekten kaybetmiş insanların içindeki çığlıklara ses olan o dizelerini size de hatırlatmak isterim:

    Özgür olmayan insan nedir?

    Söyle bana Mariana,

    Söyle seni nasıl sevebilirim, özgür olmadan?

    Sana yüreğimi nasıl açabilirim, bu yürek benim değilse?

    Şairin de dediği gibi aşk gibi özgürlüğe muhtaç bir duygunun hapsedilmiş bir bedende yeşermesi mümkün değildir. Düşünceleri özgür olmayan bir insan, baskı altındaki bir yürek nasıl sevebilir?

    Yüzyıllar boyunca insanlar bedenlerini ve zihinlerini hür kılabilmek adına çeşitli zorluklara göğüs germişlerdir. Bu zorluk, bazen Bruno'yu kent meydanlarında yakan alevler, bazen de Galileo Galilei'yi o çok sevdiği bilimden ve öğrenmekten alıkoyan bir güç olmuştur. Bu tarz örnekleri insanoğlunun yaradılışından bu yana dünyanın tüm coğrafyalarında görmek mümkün. Maalesef bizim ülkemiz de buna dahil...

    Karadeniz'in bizden yana olan kıyısında bir hapishane hücresinde Sabahattin Ali "Dışarıda deli dalgalar / gelip duvarları yalar / Seni bu sesler oyalar / Aldırma gönül, aldırma" dizleriyle Sinop'a sesini duyurmaya çalışırken, denizin diğer kıyısında "Ve elbetteki sevgilim, elbet dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla, bu güzelim memlekette, hürriyet..." diyen bir Nazım vardı. 

    Bütün bunların yanında bu topraklarda yaşayan, ülkesinin ve milletinin bağımsızlığı uğruna hakkında onlarca idam kararına rağmen milletinin kurtuluşu için çabalamış bir adamın varlığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu adam ki herkesin kazanamazsın dediği savaşta kendisinin ve milletinin içindeki hürriyet aşkını kuşanıp olmayanı oldurmuştur. Yoktan var ettiği tüm bu imkânlar ve bu toprakların insanlarına verdiği hürriyet armağanı hiçbir zaman değerini kaybetmeyecektir. Sözlerimi bu bilge adamın, Mustafa Kemal'in sözleriyle bitirmek istiyorum: "Özgürlük ve bağımsızlık, benim karakterimdir." 


    Yorumlar (1)
    • Örneklerle güçlendirmeler okurken çok hoşuma gitti. Eline sağlık :)

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.