Küçük bir martı bu Jonathan
Küçük bir martı, o kadar
Uçmak istiyordu Jonathan
Uçmak istiyordu ama farklı..
Yaşar Kurt / Martı ile hikayenin ruhunun ahengi
Martı Jonathan Livingston kitabı 1972 yılında Richard Bach tarafından yazılmış, özgürlüğün ve uçsuz bucaksızlığın öyküsü.
Güneşin ilk ışıkları , denizin ürpertisi , balıkçı teknesi , sakinlik , parıltılı deniz , özgür kuşlar , gökyüzünde kanat çırpışları... bu kelimeler insanın huzurlu hissetmesine ve umutlu olmasına , neşeli bir güne başlamasına sebep olan tamlamalardır. Öyle güzel bir hikaye de Martı Jonathan'dır.
Jonathan sürüsünden ayrılmış , uçmayı her şeyden çok seven , diğer martılar gibi meselesi boğaz meselesi değil , tamamen uçma dürtüsüyle mutlu olan bir martıdır. Çoğu kez annesi ve babasıyla ters düşüyordu Jon, annesi neden diğer martılar gibi olamadığını , alçaktan uçmayı neden pelikanlara , albatroslara bırakmıyorsun diye söyleniyordu. Ama Jon tüm bu sözlere rağmen havada ne yapıp ne yapamayacağını bilmek istiyordu. Sınırları aşmak istiyordu , görmek , bilmek , hem kendini keşfetmek hem de uzak diyarları keşfetmek istiyordu
Martı Jonathan bir insan olsaydı eğer, NASA çalışanı, bir astronot , Elon Musk veya bir gezgin olurdu , belgesel yapımcısı da olabilirdi. O meraklı bir kuş. O Christopher McCandless karakteri gibi.
Hız üzerine yaptığı , bazen başarısızlıkla da sonuçlanan, hatta pes edip -sürüme dönmeliyim diyen Jon,
sınırlarını çizmedi ve denemelerini sürdürdü ve sonunda başardı ve öğrendi ki '' kanat ucundaki tek bir tüyü santim oynatmak bile müthiş bir hız kazandırıp , güzel bir manevra sağlayacaktı, tek bir tüyden fazlasını oynatmanın da ona ne derece zarar vereceğini de öğrenmiş oldu ''
Ama bu hikaye burada bitmedi
-Martı Kurultayı - onun bu davranışını utanç olarak buldu, onun davranışlarının kısıtlı ve türlerinin sadece avlanma ve yemek üzerine olduğunu vurguladı ve
Martı Jon için sürgün edilme kararı verildi.
Hikayenin geri kalanı kitapta ..
İspanyol filmleri hariç çoğu kez bir hikayenin , bir romanın , bir filmin sonunu tahmin edebiliyoruz , bu hikayenin de sonunu az çok tahmin edebiliriz ama verdiği huzur, motivasyon ve deneyimin hazzını çoğu klasik romancılar deneyimlememiştir. Bazı kurgusal hikayeler de distopik bir dünya sunsa bile bir ders verebilme alabilme niteliği taşır. Karanlık tarafın olmadığı , içsel dinginliğin , cesaretin , riskin , sana zarar veren her ne ise onu da sevgi dolu halledebilmenin , kin ve nefretle yanan ateşi su ile söndürmeyi başarabilen bir hikaye.
Uçmak bir martının doğal hakkıdır ama özgürlük varlığın özündedir der Jonathan. İster boş inançlar , gelenekler , ister sınırlamanın bin bir türlü yolu olsun , özgürlüğü ne kısıtlıyorsa ister sürü yasası olsun , rafa kaldırılmadan direk çöpe atılması gerektiğini , tek gerçek yasanın özgürlüğe açılan kapılar olduğunu anlatmaktadır.
Captain Fantastik , İnto the Wild , Wild filmleri gibi bir hikayedir Jonathan, hem küçük yaşlar , hem de genç yetişkin için öğretici, sınırlayıcı olmayan , kendini keşfetmenin ve ruhla hareket edebilmenin müthiş olgunluk katan bir serüveni.
Yorum Bırakın