- 1) Bir şeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu farkettim. Önemsemedim.
- 2) Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık denen hergele her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenini bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...
- 3) Ne olmuştu da, "Seninle dünyanın her yerine gelirim," diyen Müzeyyen, durduğu yerde çekip gitmelere başlamıştı.
- 4) "Müzeyyen," dedim, "sende hicran yarasından derin yara mı var ?"
- Verdiği cevabı alıp, suda eritip, yemeklerden sonra bir kaşık: "Ben böyleyim."
- 5) Ben zaten orda değildim. Ne yerdeyim ne gökteyim.
- 6) Her şey benden önce olmuşsa, bana olacak bir yer, durum kalmıyor muydu ? Bana ait tek kişilik bir iskemle, oda yok muydu bu dünyada ?
- 7) Sonsuz cömertliklerin, dipsiz kıyakların vakti değildi artık. Şimdi devrik ve devirsizdik.
- 8) Bir şey içime oturup kalmıştı. Yok olmak. Toz olmak istiyordum. Varlığım orada olmamalıydı. Gelip beni alsalardı. Uzaydan ya da bir yerlerden gelselerdi. Sessiz sedasız kaybolsaydım. Yerime Kız Kulesi'ni bıraksalardı. Ne alakaysa ?
- 9) Zaten bu hayatta her zaman bir şeyler eksikti. Ya da bana öyle gelirdi.
- 10) "Nereye gidiyorsun çocuk," dedim içimden, "büyümeye mi?"
- Kapı, çocuğun ardından kendi ağırlığı ile hareket ederek yavaşça kapandı. Kilidin dili yuvasına otururken, tarifi imkansız bir ses çıkardı.
- -bitse ne olur,
- bitmese ne-
Kaynak: Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku , İlhami Algör - İletişim Yayınları
Yorum Bırakın