Kendime Öğretiler

Kendime Öğretiler
  • 10
    0
    3
    1
  • ''Sorumluluğu üstlen. Sorumlu ol çünkü o zaman bir şey yapılabilirsin. Sadece kendinle bir şey yapabilirsin. Dünyadaki başka kimseyi değiştiremezsin, sadece kendini değiştirebilirsin. Mümkün olan tek devrim budur. Mümkün olan tek dönüşüm kişinin kendisinin olandır.''

     

    Hayatta attığımız her bir adım bizi ya bir adım ileriye ya da bir adım geriye götürüyor. Yol hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor ama bitiyor fakat biz yolun sonuna ulaşmak için olanca enerjimizle koşmaya çalışıyoruz. Durup dinlenmeye kalktığımızda ise geride bıraktığımız yolda gözden kaçırdığımız şeyler sırtımıza yük oluyor. Sonrasında ise adımlarımız yavaşlıyor, kaçırmamak için hiçbir şeyi tüm dikkatimizi etrafa veriyoruz. Bu sefer de vakit kaybediyoruz, kendimizi kaybediyoruz farkında değiliz. Önemli olan neleri kaçırıp neleri yakaladığımız değil aslında. Önemli olan sonunu bilmediğimiz bu yolda bize nelerin keyif vereceğini bulmak.

    Somut gerçekler önemlidir. Eğitim almak, bir iş sahibi olmak, para kazanmak, hayatımıza insanları dahil etmek ama bu yolda asıl gözden kaçırdığımız kendimiziz. İçsel yolculuğumuzu başlatmakta o kadar geç kalıyoruz ki bunu farkettiğimizde nereden başlayacağımızı, ne yapacağımızı ya da zaten yapmış olduklarımızın taşınmaz ağırlığını yükleniyoruz. Bazılarımız bu içsel yolculuğa farkında olmadan başlıyor, bazılarımız ise hiç başlamıyor.

    Farkındalık geldiğinde yorgunluk da başlıyor, tüm düşünceler birbiri ardına ekleniyor. Farkındalık evresi o kadar uzun sürüyor ki… Tüm bu farkında olduklarımızı hayata geçirmek nasıl olacak? Kendimizi zorluyoruz, hedefler koyuyoruz, kendi üzerimizde kimsenin kurmadığı baskıları kuruyoruz. Çünkü hayat bir okul ve öğrenmek zorundayız fakat öğrenmek tek başına yeterli değil. Bunları gerçekleştirmeliyiz. Aslında hiçbir şeyin zorunda değiliz ama kendimizin farkında olmak zorundayız. Hani bir söz vardır ya; ‘’Mahalleyi temizlemek istiyorsan herkes kendi kapısının önünden başlasın.’’ ya da bir kısa hikaye var yırtılan dünya haritasını birleştirmeye çalışan çocuk arkasındaki insan bedenini düzelterek haritayı eski haline getiriyor. Bu kadar işte, anlamı dışarıda aramak yerine, insanları irdelemek yerine kendimizi irdelemeliyiz.

    Klişe bir söz ama insan önce kendisini sevmeli, sonrası kendiliğinden gelecek. Çünkü biz içimizdeki yetersizliklerle boğuşmaktan, eksik yanlarımızı tamamlamaya çalışmaktan dışarıya karşı hep öfkeliyiz. Dünyayı sevgi kurtarmayacak, dünyayı kendimizi sevmek kurtaracak. Bunu bencilce bir davranış, narsistlik boyutunda söylemiyorum. İnsan kendini tanır, sever, güvenirse karşısındakine de kendisine davranılmasını istediği şekilde davranır. Empati yeteneği gelişir ve empati bu hayatta öğrenmemiz gereken en önemli şey. Tüm canlılara karşı empati yeteneğimizi geliştirmeliyiz.

    Sizlerle 31 Ağustos 2019 yılında günceme yazdığım yazıdan bazı şeyleri paylaşacağım. Muhtemelen bu yazıyı bu tarihten çok daha önce yazdım ama telefonuma bu tarihte kaydetmişim. Bu yazıda kendime öğretiler sunmuştum. Hazırsanız başlıyorum…

    ‘’1. Karşındaki her kim ve nasıl birisi olursa olsun, kendimden; kişilik ve karakterimden ödün vermemem gerektiğini öğrendim: … Ben belli düşünceleri, davranış ve anlayış biçimleri olan birisiyim. Her insan birbirinden farklı olacak, iyi veya kötü fakat ben her birine göre şekil alamam, her birine ödün veremem. Kendimiz olarak birbirimizin hayatına eşlik etmeliyiz. Elbette karşılıklı hoşa gitmeyen davranışlarımız olacaktır. Bu davranışları karşılıklı ilişki içerisinde yapmamak, ödün vermek, değişmek demek değildir. Bu karşılıklı saygı duymaktır kişinin değerlerine.’’

    2. İnsanlar üzerine çok fazla düşünmemem gerektiğini öğrendim: Kimse benim düşündüğüm kadar ince düşünmüyor. Ben de kendimi düşüncelerimde boğmamalıyım. Bunu umursamamak olarak söylemiyorum sadece, maalesef ki ince düşünen incinir. Bu yüzden düşüncelerimi kendi hayatıma yöneltmeli ve kendi hayatımı güzelleştirmeliyim.

    3. Daha tahammülkar olmam gerektiğini öğrendim: Her insan kendi hayatını yaşıyor. Herkesin kendi sorunları ve öncelikleri var. Keşke herkes daha empatik olabilse ama olmuyor. Bu yüzden ilişkilerde kendi düşüncelerime kapılıp gitmek yerine daha sabırlı olup zamana bırakmam gerekiyor.

    4. Kendimi olumsuza şartlamamam gerektiğini öğrendim: Melankolik bir yapım var ama yaşamayı istediğim hayat bu değil. O yüzden olayların olumsuz yanına kapılıp gitmek yerine her şeyin bir güzelliği olduğunu görmem gerekiyor.

    5. Kendi değerlerime saygı duymam ve kendimi sevmem gerektiğini öğrendim: Kendimi dış dünyanın sıfatlarından, insanların gözünden yinelelen tanımlamalardan uzaklaştırmam gerektiğini öğrendim. Neticede hepimiz farklıyız ve farklılıklarımız sevmeliyim. Kendi sıkıntılarımı sırf başkasının gözünde değeri yok diye küçümsemem gerektiğini, bana ne hissettirdiğine odaklanmam gerektiğini öğrendim. Çünkü yaşayan da hisseden de benim. Nasıl göründüğünün, kimin ne dediğinin bir önemi yok.

    6. İkili ilişkilerde bahane varsa değer yok bunu öğrendim: Birbirimizin hayatında bir yere kadar eşlik eden yabancılarız. Hepimizin kendine göre yaşamı var fakat arkadaşlık bu yolda durup dinleneceğimiz bir duraktan çok daha fazlası. Bazıları bunun anlamının farkında değil. Arkadaşlıkta bahaneler varsa bu yalnızca bir duraktan ibarettir, daha fazlası değil.

    7. Hatalı ya da saçma görünen davranışlar sergilemenin yanlış olmadığını farkettim: Mükemmel insanlar değiliz. Her birimiz hatalar yapabilir ve bolca saçmalayabiliriz, yaşımız kaç olursa olsun. Önemli olan tüm davranışlarımızın farkında olmak, kabullenmek. Hiçe saymamamız gerekiyor. Kusurlarımızla güzeliz ve insanız.

    8. Bakış açımı genişletmem gerektiğini öğrendim: Herkesin kendine ait bir bakış açısı olmalı ama aynı zamanda diğerlerininkine gözlerini kapatmamalı. Dinlemeli, anlamaya çalışmalı, empati yapmalı. Kimse kimseyi tam anlamıyla anlayamaz ama saygı olduğu sürece sorun da olmaz.

    9. Almadan önce vermem gerektiğini öğrendim: Sevgi verdiğinin karşılığını beklemekle gerçekleşmez. İçinden bir şey geliyorsa karşılık beklemeden yapmalısın. Her zaman verdiğimiz değerin, sevginin karşılığını bulamayacağız. Bulmak zorunda da değiliz. Eğer inciniyorsam gitmem, değer vermek istiyorsam da karşılık beklemeden vermem gerektiğini öğrendim.

    10. Mutluluğumu insanlara bağlamam gerektiğini öğrendim: Bir şeyden, birilerinden dolayı üzgünsem bile günümü bu hissin şekillendirmemesi gerektiğini farkettim. Mutluluğum bana bağlı olmalı. Eğer bunu bir başkasına bağlarsam hep eksik kalacağım.

    11. Duygularımı canlı tutmam gerektiğini öğrendim: Hayat gün geçtikçe, biz kırıldıkça duygularımızı törpülüyor. Çünkü hep şu söylendi; ‘’Mutlu olmak istiyorsan umursamamalısın.’’ Hayır. Umursamalıyım. Mantığım önemli olduğu kadar duygularım da önemli ve duygularımı susturursam benden geriye ne kalır ki?

    12. Her kelimenin tanımının herkese göre değiştiğini öğrendim: Bu hayatta birçok şeye anlamlar yüklüyoruz. Canlı, cansız birçok şeye ve biz nasıl görüyorsak, algılıyorsak karşımızdaki de öyle görsün, anlasın istiyoruz ama her birimizin algısı kendi yaşam pratiklerine göre şekillenir.

    13. Tembellik etmemem gerektiğini öğrendim: Yaşamımızın ne zamana kadar devam edeceğini bilmiyoruz ve yaşamaya devam ediyorsak bu zamanı boş geçirerek heba etmemeliyim. Amaçsız bir yaşamın ne anlamı var ki. Kendime her zaman bir amaç edinmeliyim, küçük ya da büyük. Yaşam çok yönlü ve renkli. Onun renklerini solduran bizleriz. Yeniden renklendirmekse bizim elimizde.

    14. Önceliklerimi iyi belirlemem gerektiğini öğrendim: Eğer bir sıralama yapacaksak önce kendimizi öncelemeliyiz. Çünkü ben mutlu ve huzurlu olursam yapacağım her şey de bir o kadar güzel olacak.

    15. Geçmişe değil bugüne odaklanmam gerektiğini öğrendim: Bugüne kadar hep geçmişe takılı olarak yaşadım ve bunun bugünümü mahvetmek dışında bir işe yaradığını görmedim. Bugünümü de geçmişin hüzünlü sayfalarına göndermek dışında bir şey yapmadım. Elbette üzüleceğim ama kapıyı ardımdan çektiğimde sorunlarım orada kalacak ve ben bir ay sonra üzülmeyeceğim bir konuya bir saat kafa yormayacağım.’’

    Aralarda geçen daha birçok ayrıntı, başlangıç ve sonuç var ama bu kadarını yazabildim. Bunları paylaşmak hiç kolay değil, çünkü insanın içinden geçenleri yazıya dökmesi ve paylaşması çok zor. Tüm bu öğrendiklerimin kaçta kaçını uyguladım derseniz sadece birkaçını… Yolun o kadar başındayım ki boğuluyor gibi hissediyorum. Bu zamana kadar tek başıma geldim ve ben de artık öğrendiklerimi hayata geçirip mutlu olmak istiyorum.

    Bu arada söylediklerimin yüzde yüz doğru olduğunu kesinlikle savunmuyorum. Bunlar 2 sene önceki doğrularımdı. Dünden bile farklı bir insanlarız, her gün değişiyoruz ama hepimizin bir özü var ve ne olursa olsun ondan kopmamalıyız. Eğer koparsak dalından düşen bir yaprak gibi savruluruz…

    Aynaya baktığımızda bir suretten çok daha fazlasına bakıyoruz ama görmüyoruz. Değerliyiz sevgili okur… Kendi hayatlarımızda çok değerliyiz. Bir başkasının hayatında ise durak olmak yerine mutlu anlar olmak dileğiyle…

    ‘“Farkındalık daima ilk basamaktır. Çünkü farkında olmadığınız bir şeyi değiştiremezsiniz. Zihninizin yaralarla ve duygusal zehirle dolu olduğunun farkında olmazsanız, yaraları temizlemeye ve iyileştirmeye de başlayamazsınız, acı çekmeye devam edersiniz.”  -Don Miguel Ruiz

     

    -Ceren Kenar


    Yorumlar (3)
    • Yaşam hakkında öğütleriniz çok güzel, ama yazım yanlışlarından dolayı içeriğe odaklanamadım.. Keşke yayınlamadan kontrol etseydiniz. Yine de elinize sağlık.

      • Bir büyüğümden öğüt dinliyorum gibiydi.. Öyle samimi ve içten. Bu değerli yazını bizimle paylaştığın için kendi adıma teşekkür ederim 🧡 Mutlu yaşa 🧡

        • resmen kendi içime tutulmuş bi ayna gibiydi yazılan her şey.. harika bi yazı olmuş tebrik ederim 🌈

          Yorum Bırakın

          Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.