Unutanlardan Değil, Hatırlayanlardandık: Nilgün Marmara

Unutanlardan Değil, Hatırlayanlardandık: Nilgün Marmara
  • 7
    0
    0
    1
  •  

    13 Ekim 1987'de evinin penceresinden "bekleme salonu" olarak gördüğü dünyadan ayrıldı Nilgün Marmara. Dünyayla yaralı olan ve ondan yaralı bir şekilde ayrılan şair ve yazar, ölümüne kadar yazdıklarını sır gibi sakladı içinde. Kimse bilmedi. Sylvia Plath hakkında yazdığı teziyle ölümü ona benzetildi.

    "Yer inanılmaz güvenli gelmişti. Zaten düştüğüm ve daha fazla düşmeyeceğimi bildiğim için rahattım" / Sylvia Plath

     

    Sylvia hakkında mezuniyet tezinde şu yazıları görebiliyoruz:

    "Plath'ın narin, incinebilir ruhani varlığı ve her şeyin sürekli kirlenişinin iç karartıcı bir şekilde farkında oluşu, onu ölüme sürüklemiştir. Kadınların toplumsal bir hastalığı sonucu olan perişanlığın kurbanı olmuştur. Karmaşık düşünce yapısının yol açtığı gerilimin niteliği çözümsüzlük doğururken, yaşamının gerilimi sonsuza akar...

    Şiirlerini köşkünün tamiratı sırasında konan tuğlalar, intiharınıysa tam bir başarısızlık olan bu evin tamamen yıkılması olarak görebiliriz..."

    Nilgün Marmara'nın en yakınlarından biri olan Ece Ayhan 1987'de şöyle yazmıştır:

    "Boğaziçi Üniversitesi'nde (ve daha önce Robert Koleji'nde, 'yukarıda') okuyanlar iyi bilirler; orada, spor salonu ile kantinin bulunuğu yapıda 'umutsuzlar merdiveni' vardır; demirdendir. Kim bilir belki de bırakılmış bir yangın merdiveni ! Okul arkadaşları anlatırlar: Nilgün Marmara Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciyken derslere pek girmez ve garip bir 'kuş' olarak basamaklara tünermiş. Acaba büyük kanatları yüzünden uçamayan 'o' (ya da 'bir') albatros mu? Denizler kuşu. Gözleri denizin derin yerleriyle sığ yerleri arasındaki maviliktendir işte!"

    1982'de endüstri mühendisi olan Kağan Önal ile evlendi ve eşinin işi dolayısıyla bir süre Libya'da yaşadılar. Herkesten gizlediği yazılarını da burada yazmayı sürdürdü. Türkiye'ye döndükten sonra Kızıltoprak'ta yaşadıkları ev adeta şairlerin toplanma yeriydi. İşte o evin penceresinden "Ey iki adım yer küre, senin bütün arka bahçelerini gördüm ben" diyerek bıraktı bu dünyayı.

    "Yerle gök arasında bulutu bile harca kestiğiniz bu yerde daha fazla kalamam."

     

    Cemal Süreya'nın Zelda'sıydı... Cemal Süreya da onun ardından şunları söylemiştir:

    "Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış. Ece Ayhan söyledi. Çok değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli saatten sonra kişilik, hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır, bakışlarına çok güzel, ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da gençti. Sanırım, otuzuna değmemişti daha. Ece ile gergedan için yaptığımız aylık söyleşide ondan şöyle söz ettim: Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün'ün yüzünde. O zamanlar görememişim. Bugün ortaya çıkıyor."

    Ölümün ardından çeşitli iddialar ortaya atıldı. Eşi Kağan Önal suçlandı.

    Kağan Önal, kendisine yöneltilen suçlamalara yönelik, "Oysa Nilgün'ün tedavi olması gerekiyordu ama o doktordan kaçıyordu. Doktor geldiğinde evde olması gerekirken evde değildi. Doktor beklemişti. Gelince de konuştular... Doktor bana 'İşiniz çok zor, tedavi olması lazım ama çok zeki ve kültürlü. Yani en zor vakalardan' demişti. Çünkü iyileşmesi için entelektüel faaliyetlerde bulunmaması gerekiyordu. İlacı dayayacaklar ve uyuşacaktı. Orta kültür ve zekalı durumlarda bu hastalık genelde 20'li yaşlarda ortaya çıkarmış, Lityum tedavisi başarılı olurmuş. Ancak Nilgün bu tipte değildi. Tedavi olması, buna ikna olması, tedaviden memnun kalması hepsi ayrı dertti. Dolayısıyla tedavi olmadı. Öldüğü gün bana tedaviye tekrar başlayacağına dair söz vermişti." şeklinde açıklama yapmıştır.

     

    Manik-depresif tanısı konuldu ona. Sessizdi. Düşerken çığlık atmamıştı. En büyük çığlığının şiirleri olduğunu biliyordu çünkü.

    "Hayatın neresinden dönülse kârdır." demişti. Henüz 30 bile olmamışken atladı o pencereden...

    "Bir şeyden kaçıyorum kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendime bir yer edinemiyorum, kendime bir yer."

     

     

    Kaynak: 1 , 2

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.