Oysa Biz Hep Bir Düş Kazasında Yitirdik Arkadaşlarımızı: Zafer Ekin Karabay

Oysa Biz Hep Bir Düş Kazasında Yitirdik Arkadaşlarımızı: Zafer Ekin Karabay
  • 3
    0
    0
    0
  •  

    İntihar temasını işlemeyen bir şair görmek olanaksız neredeyse. Peki ya intihardan söz edip ölümü bir aşık gibi kucaklayan şairler? Zafer Ekin Karabay da onlardan biri işte. 

    1975 yılında Kayseri'de doğdu Zafer Ekin Karabay. İlk ve orta öğretimini burada tamamladı. Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı.

    Benjamin'in "Umut dediğimiz şey umutsuzlar adına bir beklentidir aslında..." deyişi her gün sırtımızdan çıkaramadığımız eski bir kıyafet. Zaman ve mekan farketmez. Her neredeysen hangi zamandaysan umut peşinde umutsuzluğu da getirir aslında. Ama bütün bu zorlu yolların bir bitişi ve çıkışı var. Zafer Ekin Karabay, bu yola devam etmemeyi tercih etmiş bir şair. Hem de kitabının basılmasını büyük bir heyecanla isterken...

    Nilgün Marmara'nın "Hayatın neresinden dönülse kârdır" dizelerini benimsemişti. O da Nilgün Marmara gibi hayatı bıraktığında kârda olacağını düşündü ve biz bir düş kazasında yitirdik onu...

    İntihar mektubuna "Daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama." yazmıştı. Zamanının mutsuzuydu, mazlumuydu. Dayanmadı başkalarının acısı pahasına mutlu olan yaşamlara. Yerleşik bir yabancıydı ve alışamadı bütün bu zalimliklere. Kim bilir belki kendisiyle barışabilseydi...

    Öylesine benimsedi ki Nilgün Marmara'nın intiharını, kendisi de 29 yaşının 29 şubatını belirlemişti intiharı için. Ancak o tarihi beklemeye gücü yetmedi. 13 Eylül 2002'de Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde odasının kapısına kemeriyle astı kendini. "Yolculuğa çıkmışlar için hem limansa şiir hem de gemi. O gemiyi en son şair terk etmeli." Keşke bu kadar erken ayrılmasaydın o gemiden.

    İntihar Mektubu:

    "Aslında bütün mesele neydi?

    Hani 'Hayatın neresinden dönülse kârdır' dizesi var ya Nilgün'ün, canım benim, ben yaşamın neresinden döneceğimi çoktan belirlemiştim. Nilgün Marmara'nın 29 yaşında, S. Plath'in şubat ayında intihar etmesi, benim de 29 yaşımın 29 şubatında intihar etmemi gerektirmezdi. Ama madem ki yaşamda kalmayı kendimi ikna edemiyordum, o zaman bir tarih belirlemeliydim ve 29. yaşımın 29 şubatını seçtim. Bu yüzden 'Şubatta Saklambaç' a bir yığın başka bir sırla birlikte intihar edeceğim tarihi de gizlemiştim. Ne var ki, kitabımı bir türlü bastıramadım. (O kitabı görmeden ölmek bana nasıl acı veriyor bilemezsiniz).

    Ama şimdi yaşamımın bu ayrım noktasında hiçbir yerde huzur bulamadığıma göre bu tarihi bekleyecek gücüm de kalmadı. Hem Zebercet de belirlediği tarihten önce intihar etmemiş miydi? (Kimbilir belki kendimle barışabilseydim...) Yerleşik Yabancı'ydım her yere Metin Abi... Sen yanarak öldün ve ben ne yangınlar geçirdim sana ulaşabilmek için. Daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin bir başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama? 

    Tüm arkadaşlarımı ve sevgilim Meral'i çok seviyorum 

    Beni affedin..."

     

     

     

    Kaynak: 1 , 2 , 3


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.