Müzik tarihinde “Klasik Dönem”, XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın başlarını kapsayan zaman dilimidir. Gluck’un operaları Mozart, Beethoven ve Haydn’ın müziğe kazandırdığı yeniliklerle tanınır. Müziğin yapısında dengenin, biçimin iyice sağlamlaştığı, piyanonun sesini duyurmaya başladığı, orkestranın ailesinin kurulduğu, senfonik eserlerin doğduğu sonatın, Quartetin sade bir anlatımda, geniş halk kitlelerine seslendiği çağdır.
XVIII. yüzyılın ortalarında çıkan “klasik” kelimesi üstün nitelikli eserler ve besteciler için kullanılmıştır. Sanatta da dengeli ve tarafsız bir şekilde birleştirilen anlamına gelen “Klasisizm”, eski çağlarda kusursuz olarak tanımlanmaktaydı.
Alman müzik tarihi, 1750li yıllara kadar uzanan bir geçmişe sahip olmasıyla, Orta Avrupa’da yaşayan bestecilerden özellikle Almanca konuşanlar, diğer ülkelerdeki müzik alanındaki gelişmeleri ilk başta reddetmişlerdir. Alman ve Avusturyalı besteciler, XIX. yüzyılda. da yaptıkları çalışmaları XX. yüzyılda da aktarmışlardır.
Klasik müziğin 1750’li yıllardan önce farklı dönemlerden Avrupa müzik tarzlarına etki etmesinde erken müzik vesile olmuştur. “Erken Müzik”, gösterilen orijinal performansların yeniden oluşturulması ve kopyalanmasıdır ve 1920li yıllardaki reform hareketlerinden sonra olduğundan daha fazla kullanılmıştır.
İngiltere’de başlayan “Erken Müzik Dönemi” kendisinden sonra gelen bütün müzik dönemlerini etkilemiştir. Özellikle Romantik dönemde müziğe duyulan hayranlık nesilden nesile geçmesine rağmen, gösterilen performansların demode olduğu düşünüldüğü için erken müzik döneminin başka bir etkisi olmamıştır. İngiltere hariç Avrupa ülkelerinin asıl amaçları doğru nüans ve kombinasyonlarla müziği oluşturmaktır. Fakat, oluşturulan tınılar ve gösteriler genç romantik tınılarıyla zıtlık göstermiştir.
Klasik Dönem’in en önemli müzik biçimi olan “Sonat”ın, Almanya ve İtalya’daki öncüleri Karl Philip Bach ve Scarlatti’nin oğlu Domenico Scarlatti’dir. “Viyana Klasikleri” olarak bilinen üç besteciden birisi de Franz Joseph Haydn’dır (1732-1809). Haydn erken, yaşta müziğe başlamış yeteneği ve azmiyle büyük bir başarı elde etmiştir.Avursturya’lı bir arabasının oğlu olarak dünyaya gelen Haydn’ın altı yaşındayken müzik yeteneği keşfedilir ve 1761’de Prens Esterhazy’nin sarayında çalışmaya başlar. “Fırtına ve Coşku (Sturm und Drang)” akımından etkilenerek eserler bestelemiştir ve 1785’te de, Mozart ile tanışarak, uzun yıllar dost kalmışlardır. Viyana’da Beethoven’ın öğretmenliğini yapmış ve en önemli eserlerinden biri “Yaratılış Oratoryosu” (Die Himmel Erzählen Eie Ehre)dur.
Yorum Bırakın