Peyzaj işleri, natürmortları, otoportreleriyle Fransız resminin büyük babalarından biri kabul edilen Paul Cezanne, pek çok ressam gibi mitolojik eserler de verdi. Bu eserlerden biri, 20’sinde başlayıp bir senede bitirdiği “The Kiss of the Muse“; Türkçe’siyle “Muse’in Öpücüğü“dür. 

Fransız ressam Paul Cezanne’nin ilk dönem işlerinden olan “The Kiss of Muse” (ya da “Dream of the Poet“), orijinial ismiyle “Le baiser de La Muse“, 82 x 66 cm‘lik kanvas üzerine yağlıboyayla yapıldı. Paris’teki Orsay Müzesi‘nde sergilenen bu resim, tavan arası odasındaki bir şairi ve Yunan Mitolojisi’ndeki 9 sanat perisinden birini içeriyor.

Mitolojiden birini içerdiği için önce figürümüzün öyküsünü aktarayım. Yunan Mitolojisi’nde iki büyük Titan, Uranüs ve Kronos‘un kızı ve oğlu; Uranüs kızı Mnemosyn ile Kronos oğlu Zeus, 9 gece boyunca birlikte olur. Bu 9 gecelik macera sonunda tam 9 kız çocuğu dünyaya gelir. Bu kızlara ‘Mousa‘ (Mousai) yani ‘Muse‘ deniliyor. Her birinin ayrı ayrı adı ve işlevi var. Aslında etkileri itibariyle bu kızları ‘işlevsel’ görmemek gerek; çünkü Mousalar şiir, müzik, dans, hatta komedi ve tragedya eserlerinin sahiplerine yaratacak ilhamı veren ilahelerdir. Cezanne‘nin bu işinde de bir Şair’e ilham veren Mousalar‘dan birini görüyorsunuz. Mousa‘nın (Muse) kimliği belirtilmemiş, ancak şairin dış görünümüne bakarak bu kızın Aşk Şiiri Perisi Erato ya da Tragedya Perisi Melpomene olduğunu düşünebiliriz. İki büyük beyaz kanadıyla Şair‘in karanlık odasına gelen güzel ve zarif Muse, arkadan touzla toplanmış sarı saçları ve turuncu ve pembeye çalan açık pastel uzun elbisesiyle doğaüstü varlık izlenimi yaratıyor. Aslında resmin ilk İngilizce adı olan “Dream of the Poet“, yani “Şairin Düşü“, bizi aydınlatıyor; zira gözleri kapalı Şair, muhtemelen uzun süredir beklediği ilham perisini düşünde görüyor.