En Gerçekçi Hayatta Kalma Oyunlarından: Project Zomboid

En Gerçekçi Hayatta Kalma Oyunlarından: Project Zomboid
  • 0
    0
    0
    0
  • Evet, o klasik cümle: İşte böyle öldün, diyerek oyun bize en baştan vermesi gerektiği mesajı duru bir şekilde veriyor; oyunda majör bir amacımız yok. Bu yüzden öleceğiz.


     


     


    Project Zomboid, post apokaliptik bir dünyada geçiyor. Klasik zombi kıyametini en gerçekçi haliyle işleyen nadir yapımlardan bir tanesi. Görsellik olarak ise realistik grafik temasını konu alan, amatör, Unity motorlu hayatta kalma oyunlarından bir tanesi olarak Steam'in derinliklerine gömülmek yerine kuşbakışı kamera açısını ve kendine öz görüntü temasını seçerek bugünlere geldi Project Zomboid.

     

     

    (Yürüyen ölüler tarafından esir alnımış şehirden uzaklaşıp kırsala gitmek altınızda bir araç olmadan yapılması pek de akıl kârı bir iş değil) 




     


    Ölülerin ayaklandığı bir dünyada ne yapılabilir ki?

    Tabi ki de hayatta kalmak. Ölüm gelene kadar hayatta kalmak bizim ana amacımız. Oyun sandbox (özgürlükçü açık dünya) olduğu için yapacağınız şeye siz karar vereceksiniz. İster sokakta çıplak bir şekilde zombiler ile ufuklara koşacaksınız, isterseniz de tıpkı bir hayatta kalma ustası gibi silah, gıda ve gerekirse medikal ihtiyaçlarınızı karşılayarak, ''ev'' diyebileceğiniz güvenli yeri bulmak için yola çıkacaksınız. 

    ''Fakat yağma yapmak için bir eve girmeye çalıştığınızda Project Zomboid size şunu diyecektir: Bu hiç de sandığın kadar kolay değil!''

     

    Yağma yapmak başlı başına bir şey. State of Decay'deki gibi pencereden içeriye zıplayarak içerideki zombilerin beyinlerinin pekmezini akıtarak tüyebileceğiniz türden bir oyun değil PZ. İlk önce kendinize bir silah bulmanız gerekmekte. Oyunda neredeyse her şey silah olarak kullanabilmekte. İster mutfağınızdaki kızartma tepsisi, ister garajınızdaki çekiç; isterseniz de zombileşmiş bir polis memurunun kemerinden aldığınız bir altıpatlar. 


    Silahı bulduktan sonra yağmalayacağınız evi pencerelerden kontrol etmelisiniz. Etmelisiniz ki, eve girip mutfağı yağmalarken arka banyodan üzerinize zombi atlamasın. Pencerelerden içeriyi kolaçan ettikten sonra ilk önce kapıdan girmeyi deneyin. Kapı kilitli mi? O halde pencereleri zorlayın, muhtemelen kilitli olmayan bir pencere bulacaksınız ve oradan içeriye gireceksiniz. Oldu da pencereler de mi kilitli çıktı? O halde elinizdeki kızartma tepsisini kullanarak pencerelerden birini kıracaksınız. Dikkat edin de civarda sese gelebilecek çok fazla zombi olmasın. Camı indirdikten sonra ''laps'' diye pencereden içeriye süzülebileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü siz camı kırdığınız zaman kırık cam havaya süzülmedi, ve kirişte elinize batmaya hazır bekliyor. İlk önce kırık camı kenara itip öyle girmeniz gerekmekte. Öbür türlü kırık cam elinize batacak ve bu sefer de cımbız, dezenfektan ve bandaja ihtiyacınız olacak. Cımbız ile kırık camı elinizden çıkarıp, bandaja dezenfektan dökerek elinizi saracaksınız. Ayrıca bandaj yerine üzerinizde bulunan tişörtü de yırtarak bandaj olarak kullanabilirsiniz. 


     


    İşte tam olarak böyle bir oyun Project Zomboid!


     


    Şehirlerden uzak durmak hayati önem arz ediyor

    Şehir merkezleri zombilerin en çok bulunduğu alanlar. Ne kadar çok nüfus, o kadar çok zombi. Bundan mütevellit sırt çantanızı konserve yiyecek, birkaç medikal malzeme ve hamburgerlerle (şaka yapıyorum, sırt çantasında bozulur o. Hem karakter kilo alır zamanla. Sonra sporla uğraş dur) doldurduktan sonra kendinize deposu dolu bir araç bularak kırsal alana doğru açılmak en mantıklı hareketlerden birisi. Tabi keyfiniz isterse şehirde de kalabilirsiniz. Fakat pencerelerinize ve güvenli evinizin dışına barikatlar döşeyene kadar gece uyurken evinizin alt katının zombi ile dolması işten bile değil.

     


     Araç güncellemesi geçtiğimiz sene oyuna eklendi. Araçlar başlı başına bir konu haline geldi tabi. Aracınıza bakmak zorundasınız. Çünkü o bir metal yığını değil, mekanik bir cankurtaran. Etrafınız zombi ile çevrelendiği zaman yaya iseniz işiniz zor. Fakat altınızda bir arabanız varsa aralarına dalarak sıvışabilirsiniz. Ayrıca bagajın ve boş koltukların da ne kadar malzeme taşıdığını unutmayalım. Ayrıca içerisindeki klima sayesinde akü dolu oldukça kışın ısınabilir, yazın serinleyebilirsiniz. Hareket eden bir eve benziyor arabalar. Tıpkı gerçek hayattaki gibi.


    Oyunun haritası 4 ana şehir ve kocaman kırsallardan oluşuyor. Devasa! Tabi bu boş kırsallara kendi evinizi kurabilirsiniz. Ancak ne kadar zor olduğundan bahsetmeme gerek yok sanırım. Gerçek hayatta bir ev nasıl inşa ediliyorsa aynen öyle inşa ediyorsunuz.


    Bu yüzden hep derim; Project Zomboid'de takıldığınız bir yer olursa gerçek yaşamı düşünerek hareket etmeniz en mantıklısı.


    Şehirler her ne kadar tehlikeli olsa da gerekli bir çok şey şehirlerde bulunduğu için girmenizin makbül olduğu bir yer haline geliyor.


     


    Karakteriniz bir robot değil

    Oluşturduğunuz karakterinizin temel ihtiyaçları var, evet, fakat bunu zaten biliyordunuz. Ayrıca bir de bunun psikoloji kısmı var. Karakteriniz sıkılıyor arkadaşlar. Dergi okumadığı için sıkılıyor, dışarıya çıkmadığı için sıkılıyor, kitap okuyarak vakit geçiremediği için sıkılıyor, sürekli aynı yerde oturup beklemekten sıkılıyor. Ardından bu sıkıntı hali depresyona dönüşüyor. Bunu çözmek için bir şeyler okumalı, varsa çikolata, muffin gibi serotonin salgılayan gıdalar tüketmeli veyahut televizyon izlemelisiniz. Fakat oyun içinde 1-2 ay sonra şehirlerde ve kırsalda elektrik ve hatta su kesintisi yaşanabiliyor. Elektrik sıkıntısı jeneratör, su sıkıntısı ise yağmurla çözülebiliyor. Yağmur yağdığı zaman elinizdeki kap kacağınızı dışarıda yere bırakarak içerisinin su dolmasını sağlayabilirsiniz. 

     


    Ayrıca oyunda yemek de yapabiliyorsunuz. Örneğin; yağmaladığınız evde ekmek, tavuk eti ve biraz sebze buldunuz. İlk önce bir bıçak yardımıyla ekmeği kesiyorsunuz. Ardından fırında tavuk etini pişirdikten sonra ekmeğin arasına sebze ile birlikte koyarak kendinize bir sandviç hazırlayabilirsiniz. Tabi yahni gibi yemekler de yapılabiliyor. Ancak bunun için suya ihtiyacınız var.


    Oyunda arayüz şeklinde harita veyahut minimap yok. Şanslıysanız  oradan buradan bulduğunuz bir harita işinize yarayabilir. Ayrıca belirtmekte fayda var; bir kalem bulursanız haritanın üzerine notlar ekleyebilirsunuz. Sonradan şehirde kaybolmamanızı sağlayabilir.

     


    Project Zomboid böyle bir oyun işte. Normal şartlarda Raft, Rust, The Forest gibi hayatta kalma oyunlarından keyif alamayan beni bile içine düşürmüş bir başyapıt. Hem de bu oyun indie bir oyun. Yanlış hatırlamıyorsam 2 arkadaş tarafından tasarlanmış. 


    Sözlerin yetersiz kaldığı durumlar olur ya, işte Project Zomboid için de durum tam olarak böyle. Ayrıca oyunun Türkçe dil desteği de bulunmakta. Steam'de 24 TL fiyat etiketi ile satılan bu oyunu deneyim etmenizi şiddetle tavsiye ediyorum ve bu yazımı da burada noktalıyorum.


     


    Bütün okuyuculara teşekkür ederim...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.